Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakanlar, bakanlar milletvekilleri gider, o kalır. Ama... TC vatandaşı değildir.35 yıldır her yıl basın kartını yeniler.Yurtdışına çıkması gerektiğinde KKTCye gider. Türkiye Büyükelçiliğine başvurur. KKTC pasaportunu verir, ona o gezisi için bir TC pasaportu verirler. O da 1 veya 2 yıl için. Ama...TC vatandaşı değildir.Metin Münir, yıllardır Türkiyede oturduğu için bir ev almak istese, alamaz.Genelkurmaydan yabancılar için o yerlerin hassas bölge olmadığını belirten kâğıt gerekir. Çünkü...TC vatandaşı değildir.Peki nedir? Dünyada tanınmayan KKTC vatandaşı. Neden böyledir?Nedeni için açıklama dahi inanılır gibi değildir. Eğer Kıbrıslı soydaşlara TC vatandaşlığı verilirse KKTC nüfusu azalırmış(!).Peki... Neden - otomatik - çifte vatandaşlık verilmez? "Başvuruyla" pasaportu her KKTC yurttaşına - otomatik olarak - Kıbrıs Rum yönetimi bile veriyor.KKTC - Rum Kesimi - AB üçgeni içinde gerçekçi değerlendirmeler gerek. Meslektaşım Metin Münir Türkiyenin üç büyük gazetesinden birinde Genel Yayın Yönetmeliği yapmıştır. Büyük gazetelerimizden birinde yazardır. İç ve dış politikada kamuoyunu etkiler. Annanın sürprizi Kıbrısta eski devletin devamını ve KKTCnin BM ve AB tarafından tek muhatap tanınan Rum yönetimine katılmasını, ama eski Anayasada bazı güncelleştirmeleri öngören Rum tezine karşı, Türk tarafı "yeni devlet" ilkesini savunuyordu.BM önerisinde eski Anayasa ve Rum yönetimi siliniyor, KKTCnin de içinde olacağı "yeni devlet" muhatap kabul ediliyor.Bu, Türk görüşüdür.Rum tarafı iki kesimli bir ortak devletin, ortak Anayasaya dayandırılmasını istiyordu.Türk tarafı ise ortak Anayasaya karşı çıkıyor, iki ayrı devletin imzalarıyla ortak devlet kuruluş anlaşmasını savunuyordu.Çünkü Rum tarafı Anayasayı 1960larda olduğu gibi ihlal ederse gene "bu bizim iç sorunumuz, kimse karışmasın" diyebilir. Oysa, anlaşmayı ihlal ederse KKTCnin bu anlaşmayı fesih hakkı doğar.BM önerisi Türkiyenin tezine daha yakın. Yani yeni devletin kuruluşu iki devletin anlaşmasına dayanacak... Fakat Anayasa gibi görülecek.VetoRum tarafı AB ile ilişkilerde ortak yönetimin tek muhatap olmasını öngörüyordu.Türk tarafı ise Belçika modelini örnek gösteriyordu. Orada nasıl ki Brüksel yönetimi ABye ilişkin konularda ancak Valon ve Flaman kesimlerinin mutabakatı halinde görüş bildiriyor, oy kullanıyor, bu mutabakat yoksa çekimser kalıyor... Kıbrısta yeni devlet için de bu tür bir düzenleme olmalı diyordu. BM önerisinde bu konuda da Türk tezine daha yakın bir formül var. ABye ilişkin konularda ortak yönetimin karar ve oyları için iki yönetiminden birinin veto etmemesi gerekiyor. Ayrıca...Bir özel madde var. Anlaşmada "yeni Kıbrıs devletinin ABye Türkiye üyeliğini destekleyeceği" hükmü yer alacak.Bu da Türk tarafının görüşüne daha yakın. BM Kıbrıs için öneri paketi gerçekten sanılandan daha olumlu... Örneğin... Dönüşüm ve ötesi Senatoda eşit sayıda temsil de öyle.Alt Meclisteki farklı oranda temsil, eşit sayıda temsile dayalı Senatoda "onay zorunluğu" ile dengeleniyor denebilir.Bunlar genelde Türk tarafına yakın öneriler. Buna karşılık Ankaradan edindiğim izlenim toprak bölüşümü oranları ve geriye göç düzenlemelerinde sorunlar yaşanabileceği. Sonuç...Türk tarafı bu önerileri "görüşülemez" diye bir kalemde reddedemez.İsteklerinin çoğu tasarıda yer alıyor.Bu nedenle... Aklın yolu "ihtiyatlı bir görüşmeye devam" açıklamasıdır.Yani..."Bu da, üzerinde ciddi olarak konuşulabilecek olan önerilerden biridir" demek. "Yakınlaşmaları ve umudu" belirtmek. Ve ciddiyeti lafta bırakmamak.Çünkü, ilk kez Türk tarafını bu kadar kollayan bir metin var. Rum tarafında çömlek patlatılmıyorsa AB üyeliğine kazasız varmak içindir. g.civaoglu@milliyet.com.tr Ayrıca "Başkanlık ve Başbakanlık dönüşümlü olacak" hükmü, süreler farklı da olsa, önemli mesafedir.