Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Güneri CIVAOĞLU

Türkiye'de siyaset sisi yoğunlaşırken, Cumhurbaşkanı Demirel, çıkış yolları gösterme çabasında:
"Kim iktidar... Kim muhalefet halk göremiyor.
Yöneten demokrasi olmalıyız.
Seçimlerde Almanya'da olduğu gibi, siyasi partiler ittifak yapabilmeli.
Halk sandığa giderken kimin iktidar olacağını görebilmeli."
Şu satırları Berlin'den yazıyorum.
Demirel'in değindiği gibi...
Gerçekten...
"Almanya'daki kamuoyu araştırmaları geleceğin iktidarını ortaya koymakta.
Sosyal Demokrat Scheleser yüzde 56...
Hıristiyan demokrat Kohl yüzde 20 dolaylarında."
Almanya'
da herkes biliyor ki, yapılacak ilk seçimde Sosyal Demokratlar tek başına iktidardalar.
Scheleser, Federal Almanya'nın şansölyesi olacak.
16 yıl iktidardan sonra Kohl, herhalde terliklerini giyip kenara çekilecek.
Almanya sadece iktidarın başını değil, geleceğin önemli bakanlarının kimler olacağını dahi şimdiden biliyor.
Şimdiden Sosyal Demokratların programları ve söylemlerine bakarak Almanya'nın yeni iktidarının politikaları, Almanya halkı ve dünya siyaset çevrelerince bilinmekte.

Cumhurbaşkanı Demirel, "Almanya modelinde seçim ittifakları" mesajını verdi mi?
Bilemiyorum.
Çünkü...
Şu aşamada Sosyal Demokratlar, yüzde 50'nin üzerinde oyla, tek başlarına iktidara yürüyorlar.
Fakat...
Bugünkü Hıristiyan Demokrat iktidar, Kinkel'in Liberalleriyle ortak hükümet kuracaklarını ilan ederek, bir bakıma ittifak yaparak seçimlere girmişti.
Uzun bir iktidar dönemi böyle sağlanmıştı.
Fakat...
Yöneten demokrasiyi sağlayan asıl seçim modeli, Fransa'dan alınabilir.
Fransa'da pek çok parti iki turlu seçime girer.
Birinci turda yüzde 50'nin üstünde oy alan seçim yöresindeki partinin adayları seçilmiş olur.
Hiçbir partinin yüzde 50 üzerine çıkamadığı seçim yörelerinde, en çok oyu alan iki partinin adayı ertesi hafta ikinci tura katılır.
Diğer partiler, bu adaylardan hangisi kendilerine yakınsa, ikinci tur seçimde onu desteklediklerini seçmenlerine ilan ederler.
Bu arada, şimdiki Sosyalistlerden önceki iktidarda olduğu gibi, kendilerine "çoğunluk" adını veren merkez sağ partiler, gerçek anlamda ve daha birinci turdan itibaren seçim ittifakı da yapabiliyorlar.
Böylece, sağlam çoğunluğa dayalı bir iktidar oluşuyor.
Hükümet ve iktidar her zaman aynı şey değildir.
Tabanı zayıf ve giyotin altında bir hükümet, iktidarsızdır.
Fransa
yukarıda anlattığım modelle "yönetemeyen demokrasiden, yöneten demokrasiye" geçişte sağlıklı bir adım atmıştır.
Ayrıca...
Yarı Başkanlık Sistemi'ni getirmiştir.
Cumhurbaşkanı, gereğinde hükümeti ve hatta Meclis'i feshedebilir.
Bunalım halinde ülkeyi seçime götürebilir.
Meclis'in de yetkilerini kendine alarak
bir süre ülkeyi olağanüstü koşullarda ülkeyi tek başına yönetebilir.
Bütün bunlar, Fransa'"karışıklıklar, istikrarsız görüntüler ülkesi" olmaktan çıkarmıştır.

Almanya'nın imparatorluk dönemi, huzursuzluk, savaş ve arayış
demekti...
Birinci Dünya Savaşı'yla geçen dönem, hayal kırıklığıydı.
Sonra Hitler'in gelişi... Dünyaya Nazi cinayetleri ve savaş serüvenleriyle çizilen diktatorya Almanya'sı... Avusturya kökenli, badana ustası bir onbaşının peşine koskoca bir ulusun budalaca ve sürü gibi takılışı...
Federal Almanya, ancak 1949'dan sonra kendini bulabilmiştir.
İlk kez, 50 yıldır savaşmıyor.
Bütün enerjisini ekonomiye, demokrasiye, insan haklarına dayandırıyor.
İlk kez, insanlar Alman olduklarından dolayı utanç duymuyorlar.
Gelecek için umutlular.
Sağlam bir demokrasi kurmuşlar.
Bugün Avrupa'nın hangi ülkesine bakarsanız, Fransa ya da Almanya benzeri öykülerle karşılaşırsınız.
1949'dan bu yana savaştan uzak kalmaya özen göstermek...
Ulusların birbirini sevmesi ve yeni savaşların önlenmesi için Avrupa Birliği'nde kilitlenmek...
Demokrasi ve insan hakları gibi moral değerlerin yükselişi.


Sorunlarını çözemeyen ülkelere Avrupa'da iyi gözle bakmıyorlar. Geri ligde sayılıyorlar.
Ayrıca...
Sorunların çözülemeyecek gibi olduğu inancında da değiller.
"Ulusal kollektif akıl" denen kavrama büyük önem veriliyor.
Bireylerin yararlarının, akılcı çizgide ulusal uzlaşmalar ve çözümler yaratması gerektiğine inanıyorlar.
Yönetebilen demokrasi...
Artık...
Sorun olmaktan çıkmış bulunan enflasyon...
İnsan hakları...
Refah devleti...
Refahın sosyal adaletle paylaşımı...
Terörden ve savaştan uzak bir toplum...
...........
Türkiye de, ulusal kollektif akıl
örneğini vermek durumundadır.
Oysa...
Buradan görünen "aklımızı peynir ekmekle yemekte olduğumuzdur".


Yazara EmailBERLIN