Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Kıbrıs Rum Kesimi'nden bir milletvekili grubu İsrail'e sokulmadı. Telaviv Havaalanı'nda pasaportlarına "GİREMEZ" damgası vurulup, geri çevirdiler.
Bu grup İsrail'i kınayan bir bildiri açıklamak ve Arafat'la görüşmek üzere Telaviv'e uçmuştu. Milletvekili sıfatı ve diplomatik pasaportları nedeniyle girişlerinin engellenemeyeceği kanısındaydılar.
Buna karşılık 6'sı Saadet Partili 2'si Anavatan'lı Türk Parlamanter heyeti İsrail'deler.
Hem İsrail yetkilileriyle hem Filistin Yasama Meclisi'nden milletvekilleriyle görüşmeler yapıyorlar.
3 değerlendirme yapılabilir.
1- Ecevit'in "soykırım" söyleminin amacını aştığının ve gerçek düşünceleri yansıtmadığının İsrail yönetimi tarafından anlaşılmış olduğu...
2- ABD ve AB'deki Yahudi Lobisi'nin Türkiye'ye desteğinin sürdüğü... Böyle yanlışlara devam ederse Rum Lobisi'nin Musevi'lerle karşı karşıya gelebileceği...
3- Hem İsrail hem Filistin yönetimi tarafından Türk heyetine gösterilen ilgi, izlenmekte olan politikanın doğruluğunu göstermekterir.

Bunlar, Arafat'ın ve mali sorumlu Subaki'nin intihar saldırılarına finansman sağladıklarının kanıtları olduğu iddia edilen, üzerinde rakamlar, yazılar ve imzalar olan notlardı.
"O belgelerin gerçekliğinin denetlenmesi için ABD'ye gönderildiği" bildirilmişti.
Türkiye'nin Telaviv Büyükelçiliği de o fotokopileri Ankara'ya Dışişleri Bakanlığı'na ulaştırmıştı.
İsrail'in Ramallah'ta Arafat'ın karargahını kuşatması Batı blokunda pek de tiz perdeye ulaşmayan tepkileri biraz da bu nedenle izah edilebilir.
Dün Şaron'un o belgeleri Meclis kürsüsünden açıklaması, internet ortamında yayınlaması ambargonun kalktığını gösteriyor.
Gerçekliği kanıtlandığı için mi?...
Belgelerden birini yansıtalım.
Antetli kağıdın başlığında "Al - Aqsa Martyres Troops - Palestine" yazılı. Türkçesi... Arafat'a bağlı olan FKÖ'nün, adını Kudüs'teki Al Aksa camiinden alan "Al Aksa şehit birlikleri..." Kağıdın ortasında bir amblem. Al Aksa camii deseni üzerinde namluları birleşen iki makineli tüfek.
Bazısı İngilizce ve çoğu Arapça satırlar. "Dolar" işareti karşısında hem Latin, hem Arap rakamlarıyla alt alta ödemeler...
Ve Abu Amar imzası.
Abu Amar, iddialara göre Yasser Arafat'ın yazılı belgelerde kullandığı imza.

Şaron, dün Arafat'ı işte bu belge iddialarına dayanarak "terör bürokrasisi oluşturmakla" suçluyordu.
Hem onun konuşması, hem Beyaz Saray'dan söylemler Yasser Arafat'ın ipinin çekilmesi, yani sürgün kararlılığını gösteriyor.
Fas kralının "Arafat'ı topraklarında konuk edebileceğini" bildirdiği, ancak "70 adamını istemediği" yolundaki sözler, ateşin varlığının habercisi dumanlar.
Birkaç gün öncesine kadar Şaron sıkışıktı.
Ulusunun desteği yüzde 30'lara gerilemişti.
Meclis'te güvenoyu alamayabilirdi.
Ateşkes ve barış görüşmeleri için Arafat o süreci değerlendirme refleksini gösteremedi.
Oysa Şaron işgalle birlikte, Arafat'ı ve diğer Filistin liderlerlerini hareketsiz hale getirirken, 10 gündür İsrail'de tek bir bombalı intihar eylemi olmuyor.
O nedenle İsrail halkı kenetlenmiş durumda. Son kamuoyu yoklamasında Şaron'a destek yüzde 70'e yükselmiş bulunmakta.

İsrail'den gelen çok sayıda elektronik postadan birini özetle yansıtayım:
"Desteği yüzde 30'a kadar inen Şaron, halkın sesine kulak verip, giriştiği operasyonla bu oranı yüzde 70'e yükseltti. Çünkü, kimse bombalı intihar saldırılarıyla kurbanlık koyun olmak istemiyor.
Şaron'u biz getirdik. Şu an için böyle biri gerekiyordu. İşi bitince biz götürürüz. Barış kurbanı İzak Rabin'i, Barak'ı da biz secmiştik. Yarın barış zamanı geldiğinde, barışı yapacak olanı seçmeyi de biliriz. Arafat en büyük kazığı bizim gibi geçmişe sünger çekmeyi kabul eden sol kesimi aldatarak atmıştır."
Bu yazıların sahibi ve elektronik posta gönderemeyecek durumdaki Filistinli için bir "kesişme noktasını" hala oluşturamamak... Masum insanların kanını durduramamak sadece kasapların değil uygarlığın da "insanlık suçu."