Başbakan Ecevit dün Kemal Derviş’e "Hem yeni bir siyasi oluşumun içindesiniz, hem bu hükümette bakansınız. İkisi bir arada yürümez" mesajını veriyor.
Bunun üzerine Derviş, yeni oluşumun lideri İsmail Cem ile konuştuktan sonra istifa mektubunu yazıyor ve Ecevit’e gönderiyor.
Ecevit istifa mektubuyla birlikte Çankaya’ya, Sezer’e çıkıyor.
Sezer, herhalde sağduyulu ve duyarlı bazı çevrelerle zaten ilişkidedir. "Ekonominin şu duyarlı sürecinde Derviş’in görevde kalmasının yararlı olduğunu" söylüyor.
Ecevit’e, "İsterseniz bunları Sayın Derviş’e de söyleyebilirim" diyor. Ardından Sezer, telefonda Kemal Derviş’e bu söyleminin arkasında duruyor; "Vatanın size ihtiyacı var."
Derviş’in "Şu sıra görevde kalmam gerektiğini düşünüyorum ama istifam istendi" cevabı üzerine Sezer gene de onun hükümette kalmasını rica ediyor.
Sonra, Başbakan Yardımcısı Şükrü Sina Gürel, Kemal Derviş’i telefonla arıyor ve "Başbakan Ecevit’in ondan istifasını geri almasını rica ettiğini" söylüyor. Kemal Derviş "peki" yanıtını veriyor.
Hayret verici bir olay.
Başbakan Ecevit "Artık çekiliniz, yoksa azledilirsiniz" uyarısında bulunduğu bakanına, iki saat sonra Cumhurbaşkanı dayatınca istifasını geri alması ve göreve devam etmesi için rica mesajı gönderiyor.
Olayda İsmail Cem ve arkadaşları için hiçbir eksi yok.
Zaten dün gece Kemal Derviş’e Cem, "istifa için kararını, Türkiye yararlarına en uygun zamanlamayla kendisinin vermesi gerektiğini" söylemişti.
Onlar, alışılan sığ politikacılardan farklılar.
Ayrıldıkları gemiyi batıran siyaset cücelerinden farklılar.
Zaten o nedenle Türkiye insanının umut listesinde üst sıradalar.
Buna karşılık Ecevit, bildiğimiz, tanıdığımız çizgisinin dışında; politik sindirim sistemi iyi çalışıyor.
İstifasını istediği ve "aksi halde azledeceği" mesajını verdiği bakanına, Cumhurbaşkanından geri çevrilince "Lütfen gitmeyin, istifa mektubunu geri alın" ricasını iletiyor.
Sormazlar mı?
"O bakanınızın istifasını daha birkaç saat önce yüz yüze konuşmanızda siz istemiş değil miydiniz?"
Evet...
Politikanın omurgası yok mu?
Derviş, olgun ve bu topraklara hizmeti hedeflemiş...
Böyle söylemleri dile getirmiyor, istifasını, IMF heyeti gidinceye kadar erteliyor.
Bunların ötesinde, duygu yüklü söyleme yeniden işaret etmek isterim.
Cumhurbaşkanı Sezer’in, Derviş’e telefonda "Vatanın size ihtiyacı var" söylemine...
Siyasetin kireçlenmiş kabuklarını kırarak altından "geliyoruz" mesajını verenlerin ebemkuşağı renkleri umut veriyor.
İşte Cem ve Derviş...
İkisi de küresel ölçekte değerler.
Çetin Altan’a göre, bu ülkeyi "önemliler" yerine "değerliler" yönettiğinde, umut duyulabilir.
Cem ve Derviş, Edirne sınırlarının ötesinde de küresel ölçülerle birer "değer".
Başka gelenler de var.
Örneğin...
Mehmet Ali Bayar.
Politikaya soyunmakta olduklarını sezdiğimiz diplomatlar, bilim adamları, sanatçılar ve diğerleri...
Türkiye, deri değiştiriyor.
Türkiye, son kullanma tarihini çoktan geçmiş siyaset dinozorlarına ya da siyasetin nispeten genç ama tapon mallarına baş kaldırmakta.
Ve ben yıllar sonra mutluyum.
İlk kez bir Cumhurbaşkanı’nın bir bakana, Atatürk dönemini anımsatırcasına "Vatanın size ihtiyacı var" söylemine tanık oluyoruz.