Güneri CİVAOĞLU
PİAR - Gallup'un Başkanı ve
İstanbul bağımsız milletvekili
Bület Tanla'nın çok ses getiren araştırması
"RP kapatılsa da yerine kurulacak partinin oyların en az üçte ikisini koruyacağını" ortaya koydu.
RP kapatılırsa... kurulacak partinin lideri kim olacak?
En yakın adaylar şöyle:
Aydın Menderes, Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Şevket Kazan ve Fehim Adak...
Öncelikle şunu belirteyim:
Son
Anayasa değişikliği, bir partinin kapanması halinde liderine ve bütün yöneticilerine siyaset yasağı getirmiyor. Sadece, partinin kapanmasına neden olanlar için siyaset yasağı öngörülüyor.
Cezaların şahsiliği ilkesinin doğal gereği budur.
İddianamede
Refah Partisi'nin kapanması için konuşmaları ve eylemleri nedeniyle suçlananlar
Necmettin Erbakan, Halil İbrahim Çelik, Hasan Hüseyin Ceylan, Şevki Yılmaz ve
Ahmet Tekdal'dır.
Necmettin Erbakan'ın doğasına bakarak tahminde bulunmak gerekir.
Erbakan liderliği en iyi taşıyabilecek olana ya da
RP'yi merkeze açarak genişletecek, kitle partisi haline getirebilecek isimlere değil, en güvendiği isme elini verir. Daha önce kendisi siyasi yasaklı iken
Refah Partisi'nin kuruluşu sırasında liderliği en yakını ve kişisel avukatı olan
Ahmet Tekdal'a bırakmıştı.
Tekdal da topun ağzında olduğuna göre,
Erbakan'ın
"sonuna kadar güvenebileceği en yakın hissettiği" isimlere bakmak gerekir.
Emaneti onlara verebilir.
Bunlar
Şevket Kazan ve
Fehim Adak'tır.
Karizma ve temsil açısından bakıldığında
Şevket Kazan, Fehim Adak'tan daha önde görülüyor.
Buna karşın tabanın en fazla tuttuğu isim
İstanbul Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Muhafazakar seçmen için,
"İstanbul'un fethi özel önem taşır. Bir çağın kapanıp, yenisinin açılması, İslam'ın karşısındaki zaferlerinin dönüm noktası olarak görülür. Fetih gününün çok görkemli kutlanmasının bir nedeni de budur."
Recep Tayyip Erdoğan'ı
Refah zihniyetinin fatihi olarak görmektedir.
Ayrıca...
Onun söylemlerini cesur ve bir bakıma meydan okur gibi görmektedir.
İcraatlarını başarılı bulmaktadır.
Genel inanç, er veya geç
RP'nin başına onun geleceğidir.
Öte yandan... Tabanda
Recep Tayyip Erdoğan'a yakın popülaritesi olan bir lider adayı da
Abdullah Gül'dür.
Gül'ün çok iyi İngilizce biliyor olması,
Avrupa ve
Amerika'da iyi kontaklarının bulunması, yıllarca
Suudi Arabistan'da
İslam Bankası'nda çalışmış olması, ekonomist yönü ve nihayet
Erdoğan'ın milletvekili olmaması,
Gül'ün şansını artıran özellikleri.
Konuştuğum
RP'liler, buna karşın
Murat Karayalçın ve
Süleyman Demirel örneklerini veriyorlar. İkisi de seçildiklerinde milletvekili değillerdi.
Ve nihayet
Menderes faktörü...
Aydın Menderes geçen bütçe konuşmasında büyük puan toplamıştı.
"İşte veliaht" dedirtmişti. Taşıdığı aile ismi ve merkeze yakınlığı daha aydınlık kafa yapısı ve kültürüyle
Refah Partisi'ni
Batı'nın
Hıristiyan Demokratları anlamında,
Müslüman Demokrat, ılımlı kitle partisi konumuna taşıyabilir. Partiyi büyütür. Felç geçirmiş olması handikap değil.
ABD Başkanı Roosevelt, İkinci Dünya Savaşı'nda
ABD'yi tekerlekli sandalyesinden yönetmişti.
İşte görüntüler bunlar...
RP kapanırsa,
RP'li seçmenin
yüzde 65'i yine kendi partisine oy verecek. Bu anlamlı bir orandır.
Eğer
Yılmaz hükümeti başaramazsa, geri kalan
yüzde 35 ve hatta fazlası dahi,
RP'ye, kapanırsa
RP'nin yerine kurulabilecek partiye gidebilir.
Önemli olan
RP'nin hangi kafayla nereye gidebileceğidir.
Çizdiğim portreler bu sorunun cevapları üzerinde düşünmeyi amaçlıyor.
NOT: Meğer merhabamız olan ne çok finansman kurumu sahibi olan ve TV, radyo istasyonu, ya da gazete kurmayı düşünen tüccar, sanayici, inşaatçı varmış. Pazar günkü yazımdan sonra mesajlar yağdı. Bizim medyaya olan ilgi güzel de... Yazımda da belirttiğim gibi
"silah" gibi kullanmamak koşuluyla.
Ama ne yazık ki, onların bir kısmının dışında, medyayı silah gibi kullanmak isteyenler de az değil.
Üstelik, pazar günkü yazımda bahsettiğim dostum gibi tamamen iyi niyetli ve diğer işlerinde olduğu gibi TV - radyo ve gerekirse gazete yatırımında da dürüst, doğru ve ilkeli olanı yapmak amacıyla bu alana girmek isteyenler kuşkulular.
"Acaba sahibi olacağım TV - radyo, gazete denetimimizden çıkıverir ve şimdi başkalarında kınadıklarımızı yaparsa" diye kaygıları var.
Ve bir yandan da belden aşağı vuran rekabete, bürokrasinin de eziyetine karşı
"medya zırh olabilir mi" diye düşünüyorlar. Kimbilir şu ortamda belki de haklılar...
Kaygılanmasınlar.
İlkeli ve dürüst yayın için bu dünyaya girsinler.
Çürükler, silahlılar ve külahlılar nasıl olsa elenecekler. Radyo ve televizyonlar özelleştikten sonra Fransa ve İtalya da bu süreçten geçti.
Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr