Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugün Oysa... Önümüzdeki 5 yıl ülkeyi "cumhurbaşkanı değil, hükümet yönetecek."AKP 22 Temmuz'da sandıklardan merkez partisi olarak çıktı.En azından "oynak merkez" teorisine göre belki de, bir başka tanımla, "merkezi sağa kaymış kitle partisi..." Alevilerden, sosyal demokratlardan, liberallerden yeni AKP milletvekilleri de bu tanımın altını çiziyor.Örneğin... Sosyal demokrat Haluk Özdalga, eski CHP Genel Sekreteri Ertuğrul Günay, Alevi kanaat önderlerinden Reha Çamuroğlu, Prof. Zafer Üskül, Mery Lynch'ten gelen Mehmet Şimşek...Peki... Bunlar ve diğerleriyle kan değişimi hükümete yansıyacak mı? Ne oranda?Elbette sadece o isimlerden birkaçını Bakanlar Kurulu'na almak vitrin süslemesinden öte işlevsel algılanmaz.Önemli olan yeni bakanların, tüm kararların alındığı "çekirdek kabine" dışında, icranın "çevre yolu sakinleri" gibi kalmamaları. Cumhurbaşkanı seçimi "Nasıl bir hükümet" sorusunu arkaya iteledi. Şöyle bir söz vardır:"Doğru adam, doğru zaman, doğru mekân..."Prof. Zafer Üskül, AKP'nin "vaadi" olan yeni anayasa için açıklamalar yaptı. Üskül'ün akademik kariyerine bakarak "birinci kural" için yorum yapamam...Ama... açıklamalarının "zamanı" mıydı?Başta AKP'nin Genel Başkanı R. T. Erdoğan olmak üzere partiyi bu günlere getirenlerin hiçbirinin "Evet" diyeceğini sanmam.Ya "doğru mekân"?Meclis toplanır. Meclis Başkanı, cumhurbaşkanı komisyon seçimleri yapılır. "Sivil anayasa" için aklı başında demokrat hukukçulardan bir çalışma grubu oluşur. AKP adına Prof. Dr. Üskül de yerini alır.Görüşlerini, o zaman, o platformda ve gereğinde medya söyleşilerinde açıklar.Söylemlerinin doğruluğu, yanlışlığı tartışılır.Ancak...Daha parlamentodan içeri adımını atmadan bodoslama "söylemleri", anlaşılır gibi değil.Gelelim söylemine...Önce... Bir hukukçu olarak belirteyim ki önerdiği kurumsal değişimler, "küresel norm"larla "örtüşmüyor" değil.Örneğin...Devletin tüm kurumlarının, tüm kararlarıyla yargı denetiminde olması "teorik" olarak doğrudur.Bu bağlamda en fazla toz duman kaldıracak önerisi, "YAŞ (Yüksek Askeri Şûra) kararlarının da idari yargı denetimi kapsamına alınması." Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yolunun açılması için düzenlemeler de önemlidir."Olması gereken ile "olabilirlik" bazen uzak kalsalar da, bunlar "hukukun objektifliği" ve "genelliği" ilkelerinin gereği olarak yorumlanabilir.Ancak..."Atatürk ilkelerinin" Anayasa'da yer almasına karşı tavrı hayli tartışma götürür.Üskül, Atatürk ilkelerini kendine göre yorumluyor ve onların içinden, sanki başka bir kişiye aitmiş ve Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik, laik hukuk devletine aykırıymış gibi, ayıklanması gereken bir "Kemalizm doktrini" üretiyor. Atatürk ilkelerini savunanların, "çok istiyorlarsa bir Atatürk ilkeleri partisi kurmalarını" öneriyor. Bunun "demokratik zenginlik "olacağı mesajını veriyor.Peki ya birileri de çıkar da... "Sayın Zafer Üskül demokratik zenginlik için Atatürk ilkeleri karşıtlarının partisini de siz kurun" derse!..Öte yandan... Prof. Üskül'ün Atatürk ilkelerine gönderme yapan maddeleri ayıklanmış, kendi tanımıyla "renksiz anayasa" için açıklamalarında, nedense "dokunulmazlıkların kaldırılması" için tek sözcük yok.Seçilmişlerin "adi suçlar" nedeniyle hukukun "objektifliği " ve "genelliği" ilkeleri gereği, yargı kapsamında olmaları "sivil anayasalarda" temel kural değil mi?Seçilmiş ve atanmışların üzerindeki "dokunulmazlık zırhını çıkarmayı" da "sivil ve renksiz" anayasa projesinde öngörmüyor mu? Siyasetin doruklarına hiç kar yağmasın mı?Prof. Zafer Üskül'ün iyi bir sivil anayasa için katkıları olabileceği inancımı sürdürmek istiyorum. gunericivaoglu@milliyet.com.tr RENKSİZ ANAYASA