Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

HAVANIN çıldırdığı cuma gecesi... Yağmur kamçı gibi vuruyor, rüzgâr buz gibi ve sert...
Ama...
Sait Halim Paşa Yalısı’nın cam salonu dolu...
Harem adlı bale gösterisini izlemek isteyen salon dolusu sanat çılgını orada.
Türk musikisiyle bale ancak bu kadar güzel sevişebilir.
Harem bir saray entrikasının öyküsü...
Padişah, Valide Sultan, cariyeler, yeniçeriler, platonik âşık harem ağası, saray ressamı...
Ve harika müzik; “Dök Zülfünü Meydane Gel, Gidelim Göksu’ya, Şehnaz Longa, Gelse O Şuh Meclise, Kimseye Etmem Şikâyet, Gülnihal...”
Batı’yla Doğu’yu harmanlayan bu güzel yapıtta reji, koreografi ve libretto Merih Çimenciler’den. O bir devlet sanatçısı.
1992 yılında Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından demokrasi adına müziği Mozart’ın olan “Duvarlar” adlı -ödüllü- projeyi gerçekleştirmişti.
“Unesco Bale İhtisas Komitesi Başkanı” olarak Balkan Bale Festivali’ne davet edildi “Fırat’a Ağıt” tradisyonel Türk Müziği Balesi’nin koreografisine imza attı.
Varna Uluslararası Bale Yarışması’nda ise “Scorpion” adlı koreografisiyle de Türkiye’ye bronz madalya getirdi.
2000 yılında ise “Çanakkale Şehitleri” adlı bale eserinin koreografisi de ona ait.
İki perdelik Harem adlı bale gösterisi ise Osmanlı Devleti’nin 700. yılı kültür etkinlikleri ekseninde hazırlandı.
Türk Kalp Vakfı bu gösteriyi kalp hastası çocuklar yararına düzenlemiş.
Başkan Çetin Yıldırımakın kürsüde “çocuklar için geliştirilmiş ve dünyada sadece 10 tane olan üstün teknoloji ürünü kalp ve damar tanı cihazlarından birinin vakıf tarafından alındığını ve Türkiye’de hizmete sunulduğunu” açıklıyor.
Türk Kalp Vakfı 35 yıldır hizmet vermekte.
Çok önemli bir kurum ve demokratik sivil örgüt...
Genel Başkan Çetin Yıldırımakın güvenilir kişiliği, yüreği ve inancıyla bu çınarı gönüldaşlarıyla birlikte büyüttü...

Haberin Devamı

Yalıda Harem balesi

Türk Kalp Vakfı Başkanı Çetin Yıldırımakın ile
reji ve koreografta Harem’in altındaki imza Merih Çimenciler

Yalıda Harem balesi

Harem’de padişahı oynayan Oliver Spence ve Gülbeden’i oynayan Özge Başaran...

FAHRİYE EVCEN’E “SES”TEN 10 NUMARA
HER hafta “en çok izlenen” dizi olan YAPRAK DÖKÜMÜ’nün Necla’sı, Fahriye Evcen, ŞEFFAF ODA’da şarkı söyledi.
Aşk-ı Memnu, Yaprak Dökümü, Ezel, Dudaktan Kalbe ve daha pek çok dizinin müziklerini yapan Toygar Işıklı’dan sesiyle “tam not” aldı.
Yaprak Dökümü’nün daha sonraki bölümlerinde Fahriye’yi şarkı söylerken izlemeniz olasılığı büyük.
Fahriye oyunculuğun ve belki de müziğin yanı sıra üniversitede öğretim üyesi olarak kalmak ve kariyer yapmak istiyor.
Boğaziçi Üniversitesi tarih bölümünü kazandı...
ŞEFFAF ODA’nın diğer konuğu Sedef Avcı da ilginç anılarını dile getirdi.
Yaprak Dökümü’nde Sedef ve Fahriye’nin garip bağları var...
Sedef’in gerçek yaşamındaki eşi Kıvanç Kasabalı, dizide Fahriye’nin eşi...
Bitmedi... Sedef gerçek yaşamdaki eşi Kıvanç’ın dizide kız kardeşi.
Bir kez daha bitmedi... Dizide Kıvanç Kasabalı ölüyor. Tabutunun başında Fahriye dizideki eşi, Sedef ise kız kardeşi olarak gözyaşı döküyor.
Sedef, programda bana “Yaşadığım en zor dakikalardı. Kıvanç’ın gerçekte yaşadığını elbette biliyordum ama gene de rol gereği bile olsa onun tabutu başında olmak büyük acı verdi” dedi.
Zaten Kıvanç’ı “O sahnede mutlaka sette ol seni orda görmek istiyorum” diye çağırmış.
Dizilerin ruhu müziğidir.
Toygar Işıklı’nın sesiyle dizi müziklerini keyifle izleyeceksiniz.
Ondan yaptığı her müziğin öyküsünü de dinleyeceksiniz.

Haberin Devamı

Yalıda Harem balesi

BEYAZ ÖFKEYE TUZ EKONOMİSİ
SAAT 14.00 dolayları uzun süredir içinde hapis kaldığımız otomobilde 14.00 haberlerini dinliyoruz.
Önümüzde bir belediye otobüsü sürekli patinaj yapıyor ve 50 metrelik Mecidiyeköy-E5 bağlantı yolunu tamamen bloke etmiş durumda. Ne çivili lastik ne zincir...
O belediye otobüsü yüzünden arkamız, sağımız, solumuz yüzlerce araçla tıkanmış durumda. Kornalar çalınıyor...
Bağıran, çağıran burada yazmak istemediğim söylemler gırla gidiyor.
Ve 14.00 haberleri sürerken İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden bir açıklamayı dinliyoruz:
“Kullandığımız teknik nedeniyle köy yollarına kadar bütün yollar açıktır. Tuz çok az dökülmüş ekonomi sağlanmıştır.”
Delirir gibi olduk.
Mecidiyeköy-E5 arasındaki çok hafif meyilli yola 4’te bir kamyon kasası kadar tuz dökülseydi bu kadar uzun süre insanlara işkence çektirilmeseydi.
Yoksa Mecidiyeköy de “köy yolu” mu sanıldı? Öyle ya...
İstanbul Büyükşehir açıklamasında “Köy yollarına kadar bütün yollar açıktır” denilmiyor muydu?
İyi niyetli Başkan Topbaş’a da ayıp ediyor “tuz ekonomisti belediyeciler!..”
Ama gerçeği de teslim edelim ki ana yollar açıktı, trafik düzgündü. Keşke böyle birkaç yanlış da olmasaydı.