Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Oğul Bush'un şu durumu için bir gözlem... Araştırmalara göre "dahilerin ancak torunları ya da bir kuşak daha sonraki torunlarında deha genleri tekrarlanıyor. Çocukları atlıyor..."
Körfez Savaşı öncesinde, dönemin ABD Başkanı Bush (baba) harekatı dantela gibi örmüştü.
Müslüman, Hıristiyan ve Musevi insanlığı, Saddam'a karşı aynı cephede bütünleştirmişti.
Bir başka açıdan da öyle.
Batı'nın demokrasilerine, laik - demokratik Türkiye'ye, krallıklara, despotluklara, Körfez'in şeyhliklerine, Gorbaçov yönetimindeki Sovyetler Birliği'ne...
Irak'ı ondan sonra vurmuştu.
Bir diplomasi goblenini oluşturmuştu.
Önce iş yaşamında mega başarı... Ardından ABD'nin BM Daimi Temsilciliği ile başlıyan ve CIA Başkanlığı, ABD Başkan Yardımcılığı'yla en duyarlı doruklarda edinilen "süper büyük devlet nasıl yönetilir" deneyim birikimi...
Baba Bush için "dahi" deyimi fazla abartı olur ama kesinlikle sıra dışı genlere sahipti.

Neden ikinci kez başkan seçilemedi?
Diplomasinin duayenlerinden Şükrü Elekdağ şöyle diyor:
"ABD'de bir başkan ikinci defa seçilmezse ya eblehtir ya çok talihsiz. Baba Bush bu ikincisiydi."
Ya oğul Bush?
Bu sorunun yanıtı, ABD'nin, Afganistan'da başlayan ve Irak'ta süreceğinin işaretlerini veren savaş serüvenlerinde.
Şöyle ki:
Kamuoyu yoklamaları ABD halkının yüzde 92'sinin Bush tarafından uygulanmakta olan savaş politikasına destek verdiğini gösteriyor.
Bu çok yüksek oran, Beyaz Saray üzerinde müthiş bir baskıdır da... Halkı Bush'tan sonuna kadar, yok edinceye kadar terörün üstüne gitmesini istiyor.
Afganistan'da, Irak'ta... Dünyanın neresinde olursa olsun.
Çok tehlikeli bir kamuoyu kasırgası esmekte.
Bush'u da önüne katmış görünüyor.
Önümüzdeki sonbaharda ABD Temsilciler Meclisi seçimine 135 üye katılacak. Eğer kasırga böyle esmeyi sürdürürse Senato'da zaten burun farkıyla önde görünen Cumhuriyetçiler Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğu alacaklar. Bush daha rahat çalışacak.
O halde üzerindeki yüzde 92'lik baskı altındaki Bush'un sonbahardaki Temsilciler Meclisi seçiminden önce Saddam sorununu çözmesi gerek.
Öte yandan...
2002 sonunda artık ABD'de Başkanlık seçimi kampanya süreci başlar.
2003 sonbaharında seçim yapılacak.
Başkanlık seçimleri için sandığa gidildiğinde, Saddam hala Irak'ın başındaysa, yüzde 92'lik rüzgarın (ya da kasırganın) önüne kattığı Bush ikinci kez başkanlığı herhalde aklından çıkarmak zorunda kalır.
O halde Saddam'ı o süreç içinde devirmek için her şeyi yapmayı deneyecektir.
Irak'a müdahale olasılığı çok ağır basıyor.

Üstelik kamuoyu baskısının yanı sıra ABD'nin tüm azınlık lobileri üzerinde etkin olan Beyaz Saray'da çok güçlü uzantıları bulunan Musevi lobisi de Bush'a Irak'ı vurması için baskı yapmakta.
Bu çok önemli... Baba Bush'un ikinci kez seçilmeyişi sadece talihsizlik değildi. Kendi gücüne çok güvenmişti. İsrail'in konut reformu projesi için 10 milyar dolarlık uluslararası krediye ABD'nin kefil olması isteğini geri çevirmişti. Böylece ABD'deki Musevi lobisini karşısına almıştı.
Oğul Bush herhalde Musevi lobisi ile ters düşmenin faturasının ne olabileceğini biliyor.
Bu da Saddam'ın devrilmesi için tavrın hayata geçireleceğini göstermekte.
Ayrıca...
Saddam'ın psikopat yapısının buna çanak tutmakta oluşu da cabası.
Ancak yazının başında belirttiğim gibi ABD'nin iç politika koşulları... İnsanlığın teröre karşı ortak tavır koyma sorumluluğu Saddam sorgulamasını gündeme taşımakta ama dış koşullar Bush'a gülümsemiyor.
Babası bir goblen örmüştü.
Oğlu parke taşları bile döşeyemiyor.
Teksas romantizmi içinde yanlız kovboyu oynuyor.
Arap dünyasından, AB'den destek bulamadı. İngiltere bile açık destek veremedi.
Tehlike...
ABD'nin kendini İsrail ile birlikte yapayalnız bulmasıdır.
Türkiye'ye gelince... Böyle bir manzarada en azı vererek en fazlayı elde edebileceği konumdadır.
ABD çok şey isteyemez.