DANS yarışması birincisi olan Bengü’ye kavalyelik keyifliydi. Hele onun söylemekte olduğu şarkıyla...
Yeni partisinin kuruluş açıklamasını yapan Mustafa Sarıgül de ŞEFFAF ODA’nın konuğuydu.
Onunla “dansın simge olduğunu” konuştuk.
Amerika’da profesör olan ve Beyaz Saray’ın da danışmanı psikiyatr Vamık Volkan Atatürk’ün psikolojisini inceleyen kitabında şöyle bir tahlil yapar:
Atatürk, uzun süren savaşlardan yorgun düşen, çok sayıda şehit veren yaslı Türkiye insanını yeniden mutluluk yolculuğuna çıkarmak ister.
Balolar, bayramlar, fener alayları, havai fişekler, danslar, halay çekmeler, zeybek oyunları bu amaçladır.
Dans, şenlik, müzik ile Atatürk’ün “Ne mutlu Türküm diyene!” söylemi arasındaki örtüşme bir başka yorum olabilir.
Yukarıdaki satırlar, kelimesi kelimesine bir alıntı değil ama Vamık Volkan’ın yorumunun taşıdığı mesajdır.
Dansın simge olduğunu vurgular.
Programda Bengü Erzincan doğumlu olan Mustafa Sarıgül’e bir Erzincan türküsü olan Âşık Daimi’den “Bu da gelir, bu da geçer ağlama” sürprizini yaptı.
Gözleri dolan Sarıgül, mikrofonu aldı bir türkü de o söyledi.
Sarıgül’ün partisiMUSTAFA Sarıgül, “Türkiye Değişim Hareketi” için düğmeye bastı.
CHP’den kopmuş bazı ünlü isimler de bu kurulmakta olan parti hareketinin içinde. Daha ilk toplantılarından biri olan “İstanbul Buluşması” gerçekten görkemliydi.
Bu oluşum, AKP’ye alternatif arayan kesim için yeni bir adres...
Sarıgül’ün arkasındaki isimlerden biri de siyaset bilgesi Tarhan Erdem.
İsabetli kamuoyu araştırmalarının yanı sıra siyaset analizleri ve teorileri de referans kaynak olarak değerlendirilir.
Sarıgül, “Yeni parti tüzüğünün de Tarhan Erdem tarafından hazırlandığını” söyledi.
“Üst üste iki kez seçim kaybeden genel başkan görevinden ayrılacak” dedi.
Şeffaf Oda’da Sarıgül’le Bengü’yü bir araya getiren ortak noktaları var.
Son “İstanbul Buluşması”nda Bengü’nün seslendirdiği şarkılar çalındı. Ayrıca ikisi de Marmara Üniversitesi mezunu...
“Türkiye Değişim Hareketi” için müzik paletinde Bengü’den renklerin olacağı projeler de kamera arkasında konuşuldu.
Bengü, Erzincanlı Sarıgül’e bir Erzincan türküsüyle sürpriz yaptı. Sarıgül de türkü söyledi.ÜNLÜLER SETİCUMHURBAŞKANI Abdullah Gül ve beraberindeki heyetle birlikte Paris’te kaldığımız Ritz Hotel bir film setini andırıyor.
Ünlüler defilesi izliyormuş gibiydik.
Restoran olarak hizmet verilen avluda Naomi Campbell ile karşılıklı masalarda yemek yedik. Müthiş bir sigara tiryakisi olmalı. Saatlerce duman savurdu. Şömine bacası sanırsınız.
Moda haftası nedeniyle daha da şenlenmiş Paris...
Kate Moss da oradaymış. Görmedim. Ama...
John Lennon’ın oğlu Sean Lennon ile Ritz’in ünlü Hamingway barında birkaç saat “mekândaş”tık. Daha epeyce ünlü vardı. Otelin sahibi Mohamed Al Fayed hepsinden çok tanınıyor.
Al Fayed de Cumhurbaşkanı Gül için Londra’dan Paris’e gelmiş.
Siyaset dünyasının isimleri de Ritz’in müşterileri arasında. Örneğin döneceğimiz gün yaşlı ama seçkin kişiliğini hissettiren bir hanım, otelin kapısından girdi. Kapıdakiler saygıyla karşıladılar.
Meğer bir önceki Fransa Cumhurbaşkanı Chirac’ın eşi Bernadette Chirac’mış. Oradaki bizim Türklerden bazıları Bayan Chirac ile masasındaki adamın konuşmalarına kulak misafiri olmuşlar. Adam avukatmış.
Eski Cumhurbaşkanı Chirac için akçalı konularda davalar açılmış. Chirac’ın görev süresi dolduğu için artık dokunulmazlığı yok.
“Bu beladan nasıl kurtuluruz” ortak paydasında konuşmuşlar. Bayan Chirac dertliymiş.
Dokunulmazlığı kaldırılan Berlusconi de yakında bu kaderi yaşayacak.
KÜRESEL VİTRİNDE BİR TÜRKRITZ Hotel için “Paris’in ekseni” denebilir. Sanki Paris bu eksen etrafında dönüyor. 100 metre uzağındaki Coste Hotel de kentin en “in” yerlerinden biri.
Ritz’deki ünlüler geçidi ya içerideki barlarda ya da Coste’un barında ve restoranında devam ediyor.
Ritz’in Genel Müdürü genç bir Türk...
İngilizce, Fransızca ve birkaç dili daha iyi konuşan, zarif, yakışıklı, karizmatik bir kişilikle Türkiye için vitrin.
Bilkent’te okurken yüreğindeki turizm tutkusuyla eğitimini kesiyor ve İsviçre’ye giderek orada turizm yüksek eğitimini tamamlıyor.
Cebinde bu itibarlı okulun diplomasıyla pırıltılı bir başlangıç yapıyor.
Ünlü Four Seasons oteller zincirinde hızlı bir tırmanışla yükseliyor.
Four Seasons’ın bir dizi yeni otelinin oluşumunda, açılımında ve hizmet sürecinde genel müdür olarak Ömer Acar imzası var.
Four Seasons Sharm el Sheikh “Genel Müdürü”yken Londra’daki ünlü Harrods’ın ve Paris Ritz’in sahibi olan Al Fayed de birkaç gün orada kalıyor.
Ömer Acar, Fayed’in dikkatini çekiyor.
Kendisiyle birlikte çalışmasını istiyor.
Aslında otellerde yöneticiler çok sık böyle öneri alırlar. Genellikle otel sahibi müşteriler o günlerin memnuniyet büyüsüyle bu önerilerde bulunurlar. Devamı pek gelmez.
Otel yöneticileri de o önerileri sadece “iltifat” olarak algılar.
Ancak...
Bu kez öyle olmuyor.
Al Fayed kararlı... Ömer Acar’ı mutlaka almayı kafasına koymuş.
1 ay kadar süren iletişim trafiğinden sonra çok parlak koşullarla Ömer Acar, Fayed gezegenine geçmiş.
Yönetimine verilen Harrods’ın içindeki 29 restoran ile birlikte tüm “yeme-içme” departmanının başına ve yönetim kurulu üyeliğine atanmış.
Ardından Londra’daki bu görevi de sürdürmesi koşuluyla Paris Ritz’in genel müdürlüğüne başlamış.
Türkiye’nin küresel vitrinindeki önemli yüzlerinden biri.
Paris’teki itibarlı Rue de Saint-Honore’yi kesen sokakta güzel bir “penthouse”da yaşıyor.
Çalışkan, mütevazı, yardımsever ve dost...
Orhan Pamuk gibi yazarlar, Mehmet Öz gibi doktorlar, merhum Ahmet Ertegün gibi müzik guruları, Erol Akyavaş gibi ressamlar, daha pek çok küresel değerimiz aslında Türkiye’nin lobisini oluşturuyor.