BİR kez daha... Doğan Medya Grubu Yayın Konseyi toplantılarında Aydın Doğan’ın zaman zaman şöyle bir söylemi olur:
“Arkadaşlar, bir konuda yasal olarak haklılığımız yetmez. Aynı zamanda etik ölçütlerle de haklı olmalıyız. Yasal hakkımızın etik değerlerle tamamen örtüşmesi gerekir.”
Felsefesi bu olan Aydın Doğan’ın kuruluşlarında “vergi kaçakçılığı” gibi bir vahim suçun işlenmesi mümkün değildir.
Çünkü... Vergi kaçakçılığı, bilerek ve isteyerek yapılan iradi bir cürümdür.
Buna karşılık...
Yasaların, yönetmeliklerin, içtihatların, muktezaların farklı yorumları nedeniyle vergi kusuru her kuruluş için mümkündür.
Doğan Yayın Holding örneğinde, hisselerin Axel Springer’e satışı 2 Ocak 2007’de gerçekleşmiş.
O tarihte Axel Springer, DYH’ye ödemesini yapmış, hisse senetlerini de devralmış.
Ticaret Kanunu’na göre satış tarihi işte bu unsurlarla saptanır.
Oysa... DYH’ye 826 milyon lira vergi ve cezasını çıkaran Maliye denetçilerine göre satış görüşmeleri 2006 sonlarında başlamış, o halde satış tarihi de 2006 sonu olmalıymış.
GENİŞ AÇI
DOĞAN Grubu’nun 24 bin çalışanı var.
Böylesine bir darboğaza itildiğinde bu istihdam hacmi sürdürülebilir mi?
10 binlerce küçük hissedarı var. Ya değerleri 10’da 1’e düşmüş bu hisse senedi sahiplerinin durumu?..
Türkiye yabancı sermaye bekliyor.
DYH’deki yabancı sermaye gruplarının şu manzaralardan sonra Türkiye’de yatırım konusunda neler söyleyeceklerini tahmin etmek zor mu? Axel Springer gibi Avrupa’nın en büyük basın/yayın kuruluşu bu vakayı uzayda farklı bir dünyadaymış gibi izliyor.
Türkiye’de zaten yabancı sermaye ortağı olan tek grup DYH... Peki... Bu deneyimden sonra diğer gruplara kim gelir?..
2-7 YIL
NEYSE ki, bir süredir yasa değişikliğiyle vergi anlaşmazlığında karar mercii bağımsız yargıçlardan oluşan vergi mahkemeleridir.
Türkiye’de hâkimler var.
Elbette gerçekleri saptayacaklardır.
Ama... Bu öyle bir süreç ki, 2 yılla 7 yıl arasında zaman alabiliyor.
O süre içinde mahkemeye başvuran vergi mükellefi firma hisse senetleri borsada eriyor.
Kan kaybediyor.
Birtakım ihtiyati tedbirler devreye girerse, büyümek, rekabet edebilmek olanaklarından yoksun kalıyor. Adalet karar aşamasında gerçekleşiyor ama o son noktaya kadar geçen süreç, mükellefin ne yazık ki, yeterince korunmadığı yıllar olarak ağır tahribat yapar.
“Mahkemeye git, arın da gel” söylemi kulağa hoş gelir ama gerçekten hukuk devletiyle örtüşen adil bir tavır mı?