Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

BİR kez daha... Doğan Medya Grubu Yayın Konseyi toplantılarında Aydın Doğan’ın zaman zaman şöyle bir söylemi olur:
“Arkadaşlar, bir konuda yasal olarak haklılığımız yetmez. Aynı zamanda etik ölçütlerle de haklı olmalıyız. Yasal hakkımızın etik değerlerle tamamen örtüşmesi gerekir.”
Felsefesi bu olan Aydın Doğan’ın kuruluşlarında “vergi kaçakçılığı” gibi bir vahim suçun işlenmesi mümkün değildir.
Çünkü... Vergi kaçakçılığı, bilerek ve isteyerek yapılan iradi bir cürümdür.
Buna karşılık...
Yasaların, yönetmeliklerin, içtihatların, muktezaların farklı yorumları nedeniyle vergi kusuru her kuruluş için mümkündür.
Doğan Yayın Holding örneğinde, hisselerin Axel Springer’e satışı 2 Ocak 2007’de gerçekleşmiş.
O tarihte Axel Springer, DYH’ye ödemesini yapmış, hisse senetlerini de devralmış.
Ticaret Kanunu’na göre satış tarihi işte bu unsurlarla saptanır.
Oysa... DYH’ye 826 milyon lira vergi ve cezasını çıkaran Maliye denetçilerine göre satış görüşmeleri 2006 sonlarında başlamış, o halde satış tarihi de 2006 sonu olmalıymış.

Haberin Devamı

Yasal ve etik


Mesela dedik
BASİTLEŞTİRELİM ... Bir ev almak istiyorsunuz. Satıcıyla görüşmelere 2006 sonlarında başlıyorsunuz ama evin satış bedelini 2 Ocak 2007’de ödüyorsunuz ve tapuyu da o işlemle birlikte alıyorsunuz.
Bu durumda “Efendim, ev sahibiyle görüşmeler 2006 sonlarında başlamıştı. O halde satış da 2006 sonunda yapılmıştır” denebilir mi?
“Vergisi 2006 yılına ait olmalıydı” zihniyeti ile “2007’de ödenmiş vergiye gecikme cezası, kaçakçılık cezası yüklenir, evin bedelinden fazla vergi zorunluluğu bindirilebilir miydi?”
DYH vakasına dönelim...
Tutun ki, böyle bir yorum farkı olsa dahi, değişen bir şey yok.
Hisseler 2006’da satılmış gibi kabul edilse bile gene ödenmesi gereken miktar aynı.
Fark sadece 51 bin lira...
DYH, 30 milyon 51 bin lira yerine, 30 milyon lira vergi ödemek gibi küçük bir hesaba girebilir mi?
51 bin liralık tamah mı?
Olacak şey değil.
Kaldı ki, 1 liradan trilyonlara... Hiçbir rakamın satın alamayacağı etik ilkelerin yanı sıra DYH, bağımsız denetleme kurumlarının, bağımsız mali müşavirlerin sürekli denetimi altındadır.
Uluslararası şeffaflık denetiminde aldığı not; 9‘dur.
Ayrıca... Yabancı ortakları tarafından da denetlenmektedir.
Maliye kökenli uzmanların görev yaptığı bir kuruluştur. Bütün bu kurumlar ve uzmanlar yanlış mı yaptılar?

GENİŞ AÇI
DOĞAN Grubu’nun 24 bin çalışanı var.
Böylesine bir darboğaza itildiğinde bu istihdam hacmi sürdürülebilir mi?
10 binlerce küçük hissedarı var. Ya değerleri 10’da 1’e düşmüş bu hisse senedi sahiplerinin durumu?..
Türkiye yabancı sermaye bekliyor.
DYH’deki yabancı sermaye gruplarının şu manzaralardan sonra Türkiye’de yatırım konusunda neler söyleyeceklerini tahmin etmek zor mu? Axel Springer gibi Avrupa’nın en büyük basın/yayın kuruluşu bu vakayı uzayda farklı bir dünyadaymış gibi izliyor.
Türkiye’de zaten yabancı sermaye ortağı olan tek grup DYH... Peki... Bu deneyimden sonra diğer gruplara kim gelir?..

2-7 YIL
NEYSE ki, bir süredir yasa değişikliğiyle vergi anlaşmazlığında karar mercii bağımsız yargıçlardan oluşan vergi mahkemeleridir.
Türkiye’de hâkimler var.
Elbette gerçekleri saptayacaklardır.
Ama... Bu öyle bir süreç ki, 2 yılla 7 yıl arasında zaman alabiliyor.
O süre içinde mahkemeye başvuran vergi mükellefi firma hisse senetleri borsada eriyor.
Kan kaybediyor.
Birtakım ihtiyati tedbirler devreye girerse, büyümek, rekabet edebilmek olanaklarından yoksun kalıyor. Adalet karar aşamasında gerçekleşiyor ama o son noktaya kadar geçen süreç, mükellefin ne yazık ki, yeterince korunmadığı yıllar olarak ağır tahribat yapar.
“Mahkemeye git, arın da gel” söylemi kulağa hoş gelir ama gerçekten hukuk devletiyle örtüşen adil bir tavır mı?