Başbakan Bülent Ecevit'in dün
DSP grubunda "Yılmaz'ın liderliğini sorgulayan" söylemi,
"Çankaya bunalımı, hükümet bunalımına mı dönüşüyor" kuşkularını verdi.
Gerçi akşama doğru
Ecevit, Bahçeli, Yılmaz liderler toplantısının bugün
14.00'e alınması biraz rahatlama sağladı... Ama gün boyu karamsar yorumlar yapılmıştı.
Hem
Ecevit'e hem
Yılmaz'a çok yakın politikacıların görüşleri şöyleydi:
"- 28 Şubat'tan bu yana, Ecevit ve Yılmaz arasında karşılıklı saygı, sevgi ve özene dayanan bir ilişki vardı.Birbirlerini kıracak üsluptan kaçınırlardı.
Aralarında bir sorun varsa, bunu dışarıya yansıtmadan, karşılıklı konuşarak ya da telefonlaşarak çözerlerdi.
Daha duyarlı konularda, Hüsamettin Özkan, Yılmaz'ı ziyaret ederdi.
Ancak...
Gerek Ecevit ve gerek Yılmaz, aralarındaki sorunları dışa yani kamuoyuna yansıtmazdı.
Ecevit, bu geleneği ilk kez bozmuştu.
Ayrıca...
Ecevit, Hüsamettin Özkan Sarıkamış'tayken bu çıkışı yapmış bulunuyordu.
Belki de bu rastlantı değildi!"
Adres
Dahası...
Duyumlara göre
- doğruysa - Ecevit, gruptan çıktıktan sonra
Meclis'teki odasına geçmiş ve oradaki birkaç arkadaşına
"mesaj yerine ulaşmıştır değil mi" demişti.
Yani...
"Ecevit'in gruptaki Yılmaz'ın liderliğini sorgulayan söylemi bilinçliydi. Adresi belliydi" yorumları yapılmaktaydı.
Zaten...
ANAP'lılar da dün bunu açıkça söylüyorlardı.
Onlara göre
"Ecevit, belki de hükümeti bozmayı düşünüyordu. Başka bazı moral rahatsızlıkları da vardı. ANAP'ın yerine DYP'nin geçeceğinin güvencesini almış olabilirdi!"
Ecevit'in gruptaki sözlerinin bir gün önce
Devlet Bahçeli tarafından yapılan
"cumhurbaşkanı oylamasıyla rüşt ispatı" çağrısıyla örtüşmesine de işaret ediyorlardı.
Ecevit ve
Bahçeli'nin
Demirel ile dirsek teması içinde oldukları da bu yorumlara ekleniyordu.
Kısacası...
Yılmaz kritik eşikte görünüyordu.
Çiller'in
Ecevit'le yapacağı konuşma, bu siyaset tablosunda değerlendiriliyordu.
- DYP'nin ortak hükümette ANAP'ın yerine oynadığı - iddiaları ortaya atılmaktaydı.
Bütün bunların bir oranda doğruluk payı olabilir.
Ancak çok abartılıydı.
Ortak hükümeti bozmak, tam cumhurbaşkanı seçimi öncesi bir de hükümet bunalımı çıkartmak ağır sorumluluktur.
Bu faturayı kimse üstlenemez.
Sağduyu
Zaten...
Yılmaz kritik eşikte durdu.
Ecevit'in sözlerine cevap vermedi ve sustu.
Devreye
Sarıkamış'tan dönen
Hüsamettin Özkan girdi.
"Liderler toplantısı için hafta sonu beklenmesin, liderler bir gün sonra (bugün)
toplansın ve çözüm sağlansın" görüşünde birleşildi.
Zaten
Ecevit dün grupta yaptığı konuşmayla,
Yılmaz'ın liderlik gücünü sorgulamış izlenimini verse de, bir sonraki cümlesi onarıcıydı:
"Meclis'teki bütün genel başkanların liderlik konumlarının bulunduğuna inanıyorum" demişti.
Şimdi kelimelerin ötesindeki görüntüleri görelim.
Ecevit'in,
Yılmaz'ın liderliğini sorgulayan söylemleri, bir pencereden bakılırsa,
Anayasa'ya aykırıdır... Milletvekilleri iradesine ipotek koymaktır. Lider sultasıdır.
Diğer pencereden görüntü ise şöyle:
Ecevit'in işaret ettiği liderlik
"milletvekillerinin hür iradelerine ipotek koymak değil, Türkiye yararına ortak siyaset üretmek, önderlik etmektir."
Son söz...
Vazo sallanıyor ama kırılmış değil.
Bugünkü liderler toplantısından hangi karar çıkarsa çıksın, zemini samimiyet, güvenilirlik
olursa vazo kurtulur.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr