SURİYE’deki dram bilgisayar oyunları gibi izleniyor.
Ölüm istatistikleri...
Bombardıman kronometre verileri...
Hangi mahalle, hangi kasaba, taraflardan hangisi tarafından ele geçirildi?
Esad güçlerinin öldürdüğü sivil sayısı 60 bin ama ya “iğfal edilen çocuklar, genç kızlar, kadınlar?”
Onlardan hamile kalanlar...
İstatistiklerde bunlar yok.
“Kadının adı yok...”
İğfaller, eşlerin, çocukların, ailelerin gözleri önünde iğrenççe yaşatılıyor.
Devam edeyim...
“Ya bu utancı taşıyamayıp intihar edenler?”
Suriye’de BM’ye kayıtlı 650 bin sivil göçmen var.
Sadece geçen aya göre sığınmacı sayısı 100 bin artmış.
155 bini Türkiye’de.
148 bini Lübnan’da.
142 bini Ürdün’de.
73 bini Irak’ta.
14 bini Mısır’da.
10 binlercesi kayıt dışı.
Sığınmacı sayısı -kayıtsızlar dahil- 1 milyon dolaylarında tahmin ediliyor.
Sığınmacılar arasında aile dramları, örneğin Saddam’ın askerleri tarafından iğfaller, gebelikler mümkün oldukça gizli tutulmaya çalışılıyor.
Sığınamayanlar, sınıra ulaşamayanlar yıkıntılar arasında gizlice yaşamlarını sürdürme çabasında.
Nazilerden gizlenen, yıkıntıların oyuklarında saklanan Yahudiler gibiler.
10 binlerce hasta.
İlaç ve gıda yok.
Sınırlardaki ülkelere sığınarak kamplara kabul edilenler nispeten şanslı.
Fakat her doğan güneşle birlikte, yıkıntılar arasında Suriyeli askerler tarafından öldürülme dehşeti, bitmeyen, bitecek gibi de görünmeyen işkence.
Suriye’de yakın tarihin en büyük insanlık suçları işlenmekte.
Ne yazık ki dünya tribünlerde seyirci.
Bosna’daki katliam rezilliği tarihin Ortadoğu’daki tekrarı.
Dünya daha nereye kadar bu yüz kızartıcı seyirciliği sürdürecek.
Dünyanın yardımları sığınmacı kamplarına yönelik.
Bugüne kadar yardım fonları 1 milyar dolara ancak erişti.
Ateşe dökülen bir bardak su!
Fakat...
Gene de bir katkıdır.
Ama...
Sınırlardan içerisi “yok hükmünde...”
Suriye sınırları içinde hırsızlık, cinayet, iğfal, şiddet, kuşku, dehşetle oluşan ve gittikçe habis bir ur gibi büyüyen kirli yumağa el uzatılamıyor.
Devlet eliyle sürdürülen çok kirli bir savaş bu.
Esad’ı kız kardeşi ve annesi bile terk etti.
Dubai’ye sığındılar.
Eşinin de olanak bulsa Londra’ya kaçacağı konuşulmakta.
Zaten daha önce böyle girişimleri olduğu medyaya yansımıştı.
Esad’ın “insanlık suçlusu” olarak yargılanması öyle görünüyor ki kader.
Bunu ancak intiharı ya da öldürülmesi önleyebilir.
Fakat...
Ne zaman?
Daha kaç yüz bin kurban, kaç yüz bin iğfal mi beklenecek?