Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Önce “ilk söz...” Türkiye’nin çözümü “zafer anıtı” değil, “zeytin dalları”dır.
İzmir’den sonra Bayramiç’teki olaylar bir diğer “işaret fişeği...”
Ülkenin Batı’sında Kürt kökenli yurttaşlara karşı toplu ve fiziki tavır kaygı verici.
Üstelik...
Bu ilk olay değil. 2-3 ay önce de -yörenin anlatımıyla- “yerliler ve doğulular” kapışmışlar.
Kavga gene “incir çekirdeğini doldurmayacak” bir nedenle çıkmış.
Bir düğünde ikram yapılırken “doğulu-yerli” farkı yaşanmış.
Bunun üzerine önce ağız kavgası, sonra da yerliler ve doğuluların birbirlerine girmeleri...
Yani...
Ortada bir “ortak kimlik” ayrışması olduğu görünüyor.
Taraflar elektrik yüklü... İlk kıvılcımlar uçuştuğu anda, iki blok da alev alıyor.
Bayramiç’teki son olaylar da gene böyle “sudan” nedenle patlamıştı.
Delikanlı söylemiyle “kız meselesi” yüzünden iki yöre delikanlısı, iki Kürt gençle kavga ediyorlar.
Polis ayırıyor. Yerliler polise itaat ediyor.
Buna karşılık, Kürt kökenli gençler polisin de üzerine yürüyorlar.
Olay da işte bundan sonra büyüyor.
Bayramiç’in yerlileri çoğalarak Kürt gençlerin tutuldukları yere yürüyorlar. Daha vahimi, Kürt kökenli yurttaşların bir arada yaşadıkları mahalleye akıyor, camları taşlıyor, kapı pencere indiriyorlar. “PKK karşıtı sloganlar” atıyorlar.

Ayna
Hiçbir şekilde onaylanamaz bir davranış bu.
Fakat...

Zafer anıtı / zeytin dalı

Arkasındaki psikolojiyi teşhis edebilmek için sosyal ve siyasal ayna işlevi var.
Batının bütün ilçelerinde özellikle inşaat ve tarla işlerinde çalışmak için Doğu’dan gelenler zamanla garsonluğa, büfeciliğe, lokanta sahipliğine geçiyorlar. Başka işler de kuruyorlar.
Mahalleler kuruyor ve genellikle bir arada yaşıyorlar.
Nüfusun yaklaşık yüzde 10-15’ini oluşturuyorlar.
Yerlilerle yakın zamanlara kadar aralarında sorun yok.
Hatta, kız alıp vermeler, çocuklar, torunlar da yeşil kuşak oluşturuyor.
Buna karşılık...
Son aylarda açılımla birlikte psikoloji virüs alıyor.
Mutasyona uğrama tehlikesi var.
Yani...
Bir yandan yerliler, özellikle Habur kapısından girişlerde yaşananlardan sonra, değerlerinin yitirilmekte olduğu kuşkusuna giriyorlar.
Gerçi çoğunluk “kanın durmasından yana” ama PKK giysileriyle ve zafer işaretleriyle Habur girişinden değil.
Doğulularda ise haksızlıklara uğramış olmak ve bunun artık süremeyeceği algıları yükseliyor.
Polise diklenmenin, delikanlılık tavırlarını aşan psikoloji bu olabilir.
Yerliler de “polise diklenişte” böyle bir mesaj bulmuşlardır sanıyorum.

Ekonomide grizu
Ve... Ekonomik sorunlar da zaten burnundan soluyanları büsbütün tetikliyor.
Nesiller boyu tarımla geçinen ve yaşamlarından şikâyetçi olmayan Egeliler ve elbette Bayramiçliler bir süredir sıkıntıda.
Tarım artık doyurmuyor. Her vesilede patlamaya hazır ruh hali şu “açılım sürecinin” handikabıdır.
Sadece batıda değil, Orta Anadolu’da, kuzeyde, doğuda, Türkü-Kürdü hepsi zorda.
Ekonomik bunalım, tıpkı kömür ocaklarının yeraltı galerilerinde birikmiş ve patlamaya hazır “grizu gazları” gibi...
Böylesine gergin bir sosyal dokuda, “açılım” gibi çok duyarlı bir süreci hedefine doğru yönetmek, denetlemek, köklü değişimler yapmak büyük sebat, sağduyu, siyaset ve strateji ustalığını gerektirir.
Duyarlıkları daha uyararak, farklılıkları vurgulayarak değil. Ortak noktaları gün ışığına çıkarıp, altlarını çizerek yürümek gerek.
Doğru... Sadece cesurlar “zafer anıtı” dikebilirler.
Fakat... Gerilimi yaratan da zaten “zafer” iddiası...
Oysa, başlara “zeytin dallarıyla örülmüş barış taçları” koyabilme bilgeliğidir.