Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

CHP’nin “bedelli askerlik” önerisi ses getirdi. Gündem belirledi.
Oysa...
Yıllardır fotoğraf farklıydı.
“Ak Parti’nin gündem yaratması, CHP’nin ise HAYIR duruşuna” alışılmıştı.
“Görüntünün değişmekte olduğu” söylenebilir.
Bedelli askerlik...
Aile sigortası...
Ve bir dizi önerilerle CHP gündem maddesi oluşturuyor, Ak Parti izliyor.
Özellikle “bedelli askerlik” tuttu.
Ses getirdi.
Ama burada Ak Parti’nin attığı “çalımın” da “usta işi” olduğuna işaret etmeliyim.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “bedelli askerlik sorumluluğunu alamam. Kararı halk vermeli. Referanduma götürürüz” dedi.
Ne hayır, ne evet...
Demokrasi şalı örtülmüş topun taca atılışı.
Ayrıca...
Siyasetçi çalımları gibi sığ bir yorumla da sınırlanmak yanlış olur.
“Türkiye’nin güvenliği” elbette çok önemli.
Bu konuda alınacak “duyarlı” bir karar için halkın iradesine başvurmak yadırganmasın.

TEMEL NİSANDA ATILMASIN
Ancak...
Aynı duyarlılık çok daha ciddi ve duyarlı bir dosya olan “Akkuyu Nükleer Santralı’ndan” da esirgenmesin.
“Bedelli askerlik” kararının sorumluluğu, “nükleer santral” yapımı kararı sorumluluğundan daha mı ağır?
“Bedelli askerlik” için çıkacak bir yasa sakıncalar üretirse, bir yasa daha çıkartır iptal edersin.
Ama...
Nükleer santral öyle mi?
Japonya tüm ülkeyi hatta okyanusun ötesinde ABD’ye kadar muazzam bir coğrafyayı tehdit eden nükleer santrallarını bir “yasa” çıkarıp söndürebiliyor mu?
Hangisinin sorumluluğu daha ağır?
“Bedelli askerlik” bir neslin sorunudur.
“Nükleer santrallar” ise gençleri, çocukları ve bebeleriyle bugünün nesilleri ötesinde gelecek nesillere de ipotektir.
Asıl bu konuda “halkın karar vermesi” gerekmez mi?
2011 ya da herhangi bir zamanın başbakanı gelecek nesillere kadar uzanacak milyonların yaşamsal kaderi için sorumluluğu tek başına kendi omuzlarına almamalı.
Nükleer santralların Türkiye enerji bağımlılığına karşı önemli bir çözüm projesi olabileceğine kuşku yok ama Japonya dersi, teknolojinin öngöremeyeceği, en ileri ve ayrıntılı güvenlik sistemlerinin bile iflas edebileceği olasılıkları göstermiştir.
“Nisan ayında temel atmak” şart değil.
Bir “olmazsa olmaz” da değil.
Japonya travmasını aşarak daha serinkanlı ve sağduyulu düşünebilmek için biraz “zamanı zamana bırakmak” zamanıdır.

Haberin Devamı

LİBYA’DA SONUN BAŞI
Kaddafi macerasının sonu... Dayanması zor. Libya halk hareketi sürecinde Türkiye çok zorlu bir sınav geçirdi.
Başta Libya’da adeta rehine durumundaki yurttaşlarımızın durmu olmak üzere oradaki ekonomik ilişkilerden, noktayı meydanların mı yoksa Kaddafi’nin mi koyacağı belirsizliğine uzanan bir dizi duyarlı ağırlıkları dengede tutabilmek ustalık gerektiriyordu.
Ayrıca Türkiye’nin Tunus ve Mısır’da halklardan, özgürlklerden yana çizgisi de sürdürülmeliydi.
Artık finiş çizgisine yaklaşılmakta.
BM Güvenlik Konseyi kararı doğrultusunda küresel büyük demokrasiler açık ve eylemli tavır koyarken, hatta, bu ortak tavıra bazı Müslüman Arap ülkeleri de katılırken “Ankara’nın elinin artık daha rahatladığı” söylenebilir.
Pandora’nın kutusu açıldı.
Kötülükler ortaya döküldü.
Bunları temizleyerek tarihin çöplüğüne göndermek takvimi işliyor.
Türkiye hem bu süreçte yanlış yapmadı, hem de yara almadı.

Haberin Devamı

DERBİNİN SANCISI
Neyse ki yazının sonuna geldik. Ne Japonya, ne Libya, ne Akkuyu’daki nükleer santral...
Artık Türkiye GS-FB derbisine kilitleniyor.
Beyinlerimiz ve yüreklerimizin saat ayarı maçın başlama düdüğüne odaklanmış.
Telefonlar geliyor.
Uyarılar...
“TEM’den gelme trafik felaket...”
Aslantepe’ye yetişmeye çalışanlar, bir an önce evlere kapağı atıp elde biralar ekranın başına geçerek geyiğe başlamak telaşında olanlar...
FB, zirvede kalmak için bastıracak.
Bunu ezeli rekabetin keyfini çıkararak başarmak da önemli.
GS ise artık ligde iddiası olmasa bile bütün sezonun yaralarına merhem olacak galibiyet için oynayacak.
O halde...
“Ben de gider...”