Üretim yelpazesinde hijyenik kâğıt da var. Peçete, mendil ya da türevleri...Üretim süreci sonunda denize kırmızı atık su bırakılıyor. Halktan şikâyet geliyor. Sık sık ceza ödemek zorunda kalıyorlar.Arıtma tesisi kurulabilir ama çok para...Patron, lafını bile duymak istemiyor. Zekâsıyla ünlü bir dostum da o kuruluşta üst düzey yönetici. Fabrikanın teknik kadroları çözüm bulamayınca ona geliyorlar, "çare" ricasında bulunuyorlar.Çünkü, sıkışmışlar.Bir yandan yerel yönetim "Durdurun bu zehirli atık suyu" diye bastırıyor. Öte yandan patron "Eski köye yeni âdet mi çıkardınız? Arıtma tesisi de ne demek? Parayı sokaktan mı topluyoruz?" diyor.Dostum, "Bir de yerinde göreyim" deyip fabrikaya gidiyor. Bakıyor. Denize, fabrikadan şakır şakır koyu pembe su akmakta. 200-300 metrelik bir alan kırmızıya boyanmış, sonra damar damar akıntıyla daha açıklara kadar uzanıyor.Mühendislere soruyor:"Ne renk kâğıt mendil, tuvalet kâğıdı üretiyorsunuz?"Cevap:"Koyu pembe."Bizimki patlıyor:"Ulan ne enayisiniz. Çevirin şunu deniz rengi maviye, olsun bitsin. Düşünemediniz mi bu kadarcık şeyi?..".................................O hoşsohbet dostum emeklilik öncesine ait anıları arasında bunu da anlatmıştı."Türkiye'de sorunlar böyle çözülür" demişti..................................Toprak altında bulunan kimyasal zehirli atık dolu variller gündemde...Tepki fırtınaları kopuyor.Çevre Bakanı Osman Pepe "O büyük sanayici adamı açıklayacağım" diyor.Bu olayda çevre sorumluluğu gösterdiği için olumlu puan kazanmıştır.Keşke bu duyarlığı toprak altında "zehirli varil arkeolojisi" ile sınırlı kalmasa..."Kırmızı atık suyu maviye çevirerek zehirlemeye devam" gibi keramete kıç attıracak benzer doğa kundaklamalarını önleyebilse... Sanayi, sosyal sorumluluk sektörü haline getirebilse...Felaketi görmek için bırakın İstanbul'u, Anadolu'nun nehirlerini ve akarsularını "tahlil" bir yana çıplak gözle görmek bile yeterli.ABD'nin bir önceki Başkanı Clinton'un önde gelen özelliği, ekonomide çıtayı çok yükseklere kaldırırken çevre duyarlılığını en fazla gösteren ve uygulatan başkan olmasıdır................................"Onlar popolarını yıkamıyor, biz taharet alıyoruz. Yatak odalarına bile helada dolaştıkları ayakkabılarla giriyor, biz ise daha kapıda ayakkabılarımızı çıkarıyoruz" diye övünürüz ama Batı da Türkiye'nin çevre sorumsuzluğuna o gözle bakıyor.Çocuklarımıza, torunlarımıza bırakacağımız bu topraklara, denizlere, havaya, akarsulara, yeraltı sularına, doğaya da popomuzdan daha az özen göstermemeliyiz.Çevre Bakanı Osman Pepe neden bir başka "vahim" kirlenmeye zehirli variller kadar tepki göstermiyor?Maviyle yeşilin dudak dudağa geldiği doğa harikası koyları "betonlaşmaya" açacak yeni Kıyı Yasası Taslağı için Pepe'den tık yok.Bu da kirlenme değil mi?Hem de daniskası.Varil arkeolojisi için başını toprağa gömmek gene de yararlı bir bulgu ortaya koydu ama yerin üstünde yüzlerce kilometre boyunca tüm doğa zehirlenecek.Bu girişimin öncüsü Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç bile bu konuda ciddi kuşkuya düşmüş olmalı ki "Çalışma arkadaşlarım beni yanıltmışlarsa, yasayı çıkarmaktan dönerim" dedi.Dileriz ki, doğaya "idam ipi" örüldüğünü görebilmiş olsun.Yanılgıdan dönmek erdemdir.Aksi halde gene koyların Ali Dibo işi dağıtılacağı yolundaki söylentiler, doğanın ölümüne ulusal "Requiem"e dönüşecektir. g.civaoglu@milliyet.com.tr Kimya artığı zehirli maddeler dolu variller için bir anı... Türkiye'nin en büyük özel kesim kuruluşlarından biri...