AK Parti’nin seçim afişlerini hatırlayın.
“Onlar konuşur, AK Parti yapar...”
......................
Çok lafa gerek yok.
Meclis Başkanı seçimi -kanıt olarak- apaçık ortada.
Yüzde 60’ın partileri konuştu.
Yüzde 40’ın AK Partisi yapacağını yaptı.
Devlet protokolünün 1, 2, 3 numarası AK Parti’den.
......................
Şimdi gene konuşuyorlar.
Ama...
AK Parti “yapan” konumunda.
Hükümeti kurarsa yanına bir ortak alacak olan AK Parti.
Hükümet kurulamazsa Türkiye’yi Kasım’da seçime götürecek olan da AK Parti’nin kurucusu, Başkanı, Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.
......................
Elbette her partinin kendine göre “haklı” sayılabilecek gerekçeleri, mazeretleri olabilir.
Ayrıca liderleri ve yönetimdeki kurmayları yeterli siyaset deneyimine, zekasına sahip.
Fakat...
Bunlar “kapalı devre” durumlardır.
Bir de dışarıdan görünüş var.
Halkın ve özellikle seçmenin görüşleri “fotoğrafa” bakıştır, “sonuç” odaklıdır.
Sonraki satırlarım da bu dış görünüş merceğiyle okunmalıdır.
.......................
Mazeretler, gerekçeler ne olursa olsun “halkın” gözüyle durum budur.
Yüzde 60’ı oluşturan 3 partiye oy vermiş “seçmen” olayı böyle görüyor.
Partilerine ve liderlerine “sonuca” bakarak not veriyor.
“Becerebildiler mi, beceremediler mi?”
......................
Oysa 7 Haziran seçimi onlar için “umut” vericiydi.
3 partinin oluşturduğu blok 12 yıllık “tek başına AK Parti iktidarını” bitirmişti.
O AK Parti ki tek başına iktidar hedefine Cumhuriyet’in 100’üncü yılı 2023’ü koymuştu.
Yetmemiş, 2071 Malazgirt Zaferi yıldönümüne kadar uzatmıştı mutlak iktidarını.
O nedenle muhalefetin 3 partisine oy veren seçmen 7 Haziran’da ucu 21’inci yüzyılın neredeyse sonlarına uzanan AK Parti iktidarının bitirilmesini hem sürpriz olarak gördü hem de özgüven kazanarak daha ilerisi için umutlandı.
Meclis Başkanlığı’nın da AK Parti’den adeta koparılarak alınması beklentisi oluştu, derinleşti.
Fakat...
İşte görüyorsunuz...
“Konuşanlar” o yükselen beklentiyi karşılayamadı.
Oysa...
Seçmendi asıl “yapan.”
“Alın işte Türkiye’yi yönetme şansı” demişti sandıktan çıkan oylarıyla.
Önce...
“Meclis Başkanlığı’yla” başlanması gerekiyordu.
.......................
Seçmen “zekâ küpünü” çözmüş, 3 partiye sunmuştu.
Onlar ise 7 Haziran’ın hemen sonraki gününden başlayarak “zekâ küpünü” karıştırdılar, bozdular.
Konuştular konuştular, seçmen gibi “yapan” olamadılar.
Verdikleri görüntü budur.
AK Parti ise “zekâ küpünü” tekrar ele geçirdi.
Birkaç hareketle çözdü.
Yeniden “bir yapan” oldu.
........................
Artık önümüzde sadece iki seçenek var.
1- AK Parti - CHP ortak hükümeti. (Büyük koalisyon)
2- Kasımda seçim.
Hükümet kurulamazsa, kasım seçimlerinden sonra da bu üç parti “zekâ küpünü” gene karıştırırsa, “yandı gülüm keten helva, koy ver gitsin...”
