Kâhtalı Miçe ‘Yeter artık’ diyor

7 Aralık 2014

“Sersevimin, sercavimin (Başım, gözüm üstüne) /Edi bese, edi bese, edi bese (Yeter artık, yeter artık) / Komşudan gelen ataştan / Başımıza yağan taştan / Bıktık usandık savaştan / Bir haber çıksın barıştan / Sersevimin, sercavimin / Edi bese, edi bese...”
Yemek masasında sohbet ediyoruz. Kâhtalı Miçe (1950), piyasaya yeni çıkan “Bir peri gördüm-Edi bese” isimli albümündeki şarkılardan birini yavaş sesle söylüyor. Kâhtalı Miçe’yi ilk defa sahne dışında görüyorum. İlk defa müziksiz dinliyorum. Müzik olmayınca sesinin rengi, duyguları daha iyi anlaşılıyor.
Anlatıyor: “Babam çiftçi idi. Kâhta’da doğdum. O yıllar Kâhta’da 2 sinema vardı. Hiçbir filmi kaçırmazdım. Nuri Sesigüzel, Şükran Ay ve Mahzuni Şerif’in türkülerine bayılır, onlar gibi söylemeye çalışırdım. Türkçeyi ilkokulda öğrendim. Sağa sola çağırarak müziksiz olarak bana türkü söyletirlerdi. O yıllarda sinemada filmden önce biri çıkar sahnede türkü söylerdi. Ben de sinemalarda film öncesi türkü söylemeye başlayınca ünlendim.

Ünlenmek zor zanaat...
Askerliğimi Samsun’da yaptım. Astsubay, subay gazinolarında bana türkü okuttular. Askerden dönünce Kâhta’ya gitmedim. Adıyaman’a yerleştim. Dışarıdan ortaokul sınavını

Yazının Devamı

‘Zehir’ sadece ayakkabıda değil

5 Aralık 2014

Çin’den gelen ayakkabılarda kanserojen madde (azo zehri) olduğu belirlendi. Öyle bir inanış oluştu ki kanserojen madde sadece ayakkabılarda oluyor. Veya Çin’den gelen mallarda azo var. Kanserojen madde, sadece Çin’den gelen mallarda değil, başka ülkelerden gelen mallarda var ama içeride üretilen mallarda da var.
Ucuz çocuk giyim eşyalarında, oyuncaklarda, tüm giyim eşyalarında ve mobilyalarda kullanılan kumaş ve deride de azo tehlikesi var.
Azo boyarlar en fazla tekstilde, deri eşyada kullanılıyor ama işlenmiş gıda ürünleri bile azo boyarla renklendiriliyor.
Azo boyarların tehlikeli olduğu, ilk önce en fazla kullanıldığı tekstil ve deri sanayiinde yapılan araştırmalarla belirlendi.
Kansere sebep olması nedeniyle, azo boyar maddeleriyle üretilen deri, tekstil ve hazır giyim ürünleri bazı Avrupa ülkelerinde yasaklandı.

1995’ten beri tehlike biliniyor

Yazının Devamı

Enflasyon ‘inecek’ derken ‘çıkıyor’

4 Aralık 2014

2013 Kasım’ından 2014 Kasım’ına gıda maddeleri ve alkolsüz içeceklerde fiyat artışı yüzde 14.37 oranında.
Ailenin harcanabilir geliri son bir yılda yüzde 15 artmamışsa, o aile ne yapabilir?
(1) Varsa başka harcamalarından vazgeçer. Aynı gıda maddelerini ve alkolsüz içecekleri satın almak için yüzde 14.37 fiyat artışını karşılar. (2) Başka harcamalarında kesinti yapamıyorsa, daha az gıda maddesi ve alkolsüz içecek alarak yaşamını sürdürmeye çalışır.
Gerçekçi olalım. Şimdilerde net geliri son bir yılda yüzde 15 dolayında artan kaç aile var? Dar ve sabit gelirli diye adlandırdığımız kesimin toplam nüfustaki ağırlığını hatırlayınız.
TÜİK belirlemelerine göre, toplam hane halkımızın kullanılabilir gelirlerinin % 46.5’i maaş ve ücret geliri, yüzde 18.4’ü emekli geliri. İkisini topladığımızda görülüyor ki halkımızın toplam harcanabilir gelirlerinin yüzde 64.9’u maaş ve ücretler ile emekli gelirlerinden oluşuyor. Bu gelirler enflasyon ve bir ölçüde de gıda fiyatlarındaki artış kadar artmadığında, halkın büyük bölümünün yaşam şartları geriliyor.

Üretici fiyatları artıyor

Yazının Devamı

Enflasyonda % 10, gelirde 10 bin dolar tuzağından çıkamıyoruz

3 Aralık 2014

Kişi başı milli gelirde 10 bin dolar tuzağından nasıl çıkamıyorsak, enflasyonda da yüzde 10 tuzağından bir türlü çıkamıyoruz.
Enflasyon yüzde 5’lere inecek deniliyor. Ama enflasyon yüzde 10 civarında dolanmaya devam edip duruyor.
Ekim ayında yıllık enflasyon yüzde 8.96, gıda fiyatlarındaki yıllık artış yüzde 12.56 idi.
Bugün TÜİK tarafından tüketici ve üretici fiyat endekslerinde kasım ayındaki değişim oranları açıklanacak. Bizler de her ay olduğu gibi “indi-bindi” muhabbetini sürdüreceğiz.
Enflasyon konusunda tartışmamız gereken, bizdeki enflasyonun nedenidir. Kemikleşmesinin nedenidir. Nasıl indireceğimizdir.
İktisattaki genel kabule göre “Enflasyon parasal bir olaydır. Para miktarı kısılırsa enflasyon sorunu çözülür.”

Yazının Devamı

Sanayide dördüncü dönem: “Sanayi 4.0”

2 Aralık 2014

Bilişimdeki gelişme sonucu şimdilerde sanayide kullanılan makineler akıllı makineler oldu. Makinelerin bilgisayarlar tarafından yöneltilen beyinleri var.
Kısaca “Sanayi 4.0” diye adlandırılan, yeni dönemde ise, her biri farklı bilgisayar tarafından yönlendirilen makineler, bir bütün olarak ana bilgisayarların kontrolüne giriyor.
Basit anlatımıyla, daha önce tek tek makineleri yöneten bilgisayarlar, bundan sonra fabrikaları yönetecek. Buna “Akıllı Fabrika Dönemi“, ”Akıllı Üretim Dönemi” (Intelligent-Smart Factories) deniliyor.
Bilişim çağının uzantısı olan bu otomasyon döneminin hedefi, uyum, kaynak verimliliği insana uyumlu çevrenin yaratılması, hem müşterilerin hem de iş-değer sürecinde iş ortaklarının entegrasyonunu sağlamak olarak belirlenmiş..
Sanayi 4.0 kısaltması dördüncü sanayi devriminin adı. Birinci sanayi devrimi su ve buhar gücüne dayalı üretim idi. İkinci sanayi devrimini elektrik enerjisi kullanımı başlattı. Dijital kullanımı, bilişim üçüncü devrim oldu. Şimdilerde başladığı varsayılan dördüncü devrimin, gelecek on yılın sanayisini şekillendireceği söyleniyor.

Dördüncü devrim

Yazının Devamı

Başmüzakereci var ama müzakere yok

1 Aralık 2014

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır “iyimser”. AB ile ilişkilerde 3 yıldır bir tıkanma vardı. “AB çevrelerinin beklemedikleri şekilde hamle yaptık. Önce bizim hamlemizi geçici sandılar. Ancak geçici olmadığını anladılar” diyor.
Volkan Bozkır, geçen hafta İstanbul’da “Fikir Sofrası”nda konuştu. Ahmet Arslan’ın öncülüğünde Fikir Sofrası’nda bir araya gelen sivil toplum kuruluşları, medya, iş dünyası temsilcileri, akademisyenler, konularının uzmanı konuşmacıları dinliyorlar. Bugüne kadar gerçekleştilen 11 toplantıda bakanlar, Merkez Bankası Başkanı kendi konularında bilgi verdiler.
Volkan Bozkır, büyükelçi olarak ve bugüne kadar üstlendiği sorumluluklar nedeniyle AB Türkiye ilişkilerinin geçmişini çok iyi biliyor. Deneyimli, iyimser bir politikacı.

Müzakereler tıkandı
“AB ilişkileri bizim için önemli. Bu ilişkileri güçlendireceğiz” diyor. “AB üyesi bazı ülkeler 35 fasılda müzakerelerin tamamlanmasını ne kadar engellerlerse engillesinler, biz ev ödevimizi yapıyoruz. Her fasılda AB müktesebatına uyum için gereken düzenlemeleri yapıyoruz” diyor.
Ev ödevimizi yapmamız çok önemli. Ama bir türlü yürütülemeyen müzakerelerin önünün açılması daha da

Yazının Devamı

Turizm 34 milyar dolar getirse de ‘üvey evlat’

30 Kasım 2014

Otel sahipleri, işletmecileri, yöneticileri her yıl Antalya’da bir araya gelerek, sektörün durumunu, sorunlarını ve geleceğini konuşuyorlar. Bu yılki toplantı önemliydi. Çünkü, Avrupa’daki durgunluk ve Rusya krizi bu ülkelerden gelecek turist sayısını azaltacak. Yunanistan tekrar pazara giriyor. Ciddi bir rakip olarak bizden müşteri çalacak. Çevre ülkelerdeki sorunlar Türkiye’nin imajını olumsuz etkiliyor.
Bu konuların konuşulduğu toplantıya konusunun uzmanı 4 yabancı ile turizm sektörünün önemli oyuncuları konuşmacı olarak katıldı.
Antalya demek, turizm demek. Pamuk, narenciye, yaş meyve ve sebze, kesme çiçek yöre ekonomisinde önemini kaybetmeye başladı.
Turizm Antalya için önemli ama Türkiye için de önemli. 2013 yılında turizmden 34 milyar dolar döviz geldi.
Antalya 293 beş yıldızlı oteli, 500 bin yatak kapasitesiyle yılda 10 milyar doların üzerinde turizm geliri sağlıyor.
Antalya’da Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmecileri Birliği (AKTOP) ile Ekin Turizm Araştırmaları Grubu’nun birlikte yayımladıkları Resort dergisi tarafından her yıl Antalya’da düzenlenen “Uluslararası Resort Turizm Kongresi” işte bu nedenle çok önemli.

Yazının Devamı

Turizme yerli operatörler hâkim

28 Kasım 2014

2013 yılında 34 milyonu aşan turist girişi oldu. Turizm gelirimiz 32 milyar dolara yaklaştı.
Turizm sektörü küresel gelişmelerden etkileniyor. Önümüzdeki dönemi etkileyecek 3 önemli gelişme var:
1) Petrol fiyatları geriledi. Petrolün ucuzlaması turizm sektörü için hem iyi, hem kötü. İyi, çünkü paket turların üçte bir fiyatı uçak fiyatından oluşuyor. Petrol ucuzlayınca, uzak ülkelerden gelenler daha az bilet fiyatı ödüyor. Ama petrol ucuzlayınca, petrol geliri düşen ülkelerin insanları daha az seyahat ediyor.
2) Avrupa ülkelerinde ekonomi toparlanamadı. Avrupa ülkelerinden gelen turist sayısındaki artış yavaşlıyor.
3) 2014 yılında Rus turist girişleri Alman turist girişinin önüne geçmişti. Rusya’daki ekonomik çalkantı ve Rus parasının yüzde 40 dolayında değer kaybı, 2015 yılında Rusya’dan gelecek turist sayısının azalmasına yol açacak.
2013 yılında Almanya’dan 5 milyon, Rusya’dan 4.5 milyon, İngiltere’den 2.5 milyon ziyaretçi gelmişti. Bu yıl Rus ziyaretçi sayısı Alman ziyaretçilerin önüne geçmişti.

Yazının Devamı