Gürkan Akgüneş

Gürkan Akgüneş

gurkan.akgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Ufak Tefek Cinayetler”i izlerken, ekran başındakilerin büyük çoğunluğu arama çubuğuna “Pestisit nedir?” yazmış. Yarattığı merak ve farkındalık için dizinin senaristlerini kutlamak lazım

Google’ın 2017 arama trendlerinde en şaşırtıcı sonuç “pestisit”in liste başı olmasıydı. İlk duyduğumda ‘Halk bilinçleniyor’ diye içimden geçirdim. “Zaten son dönemde gıdaya yoğun bir ilgi var; bu sonuç da sağlıklı gıda ve beslenme kültürüne yönelik arayışın etkisidir” diye düşündüm. Hatta pestisitle ilgili iki yazı yazdım diye sonuçtan kendime pay bile çıkarıyordum ki bu ilginin nedeninin “Ufak Tefek Cinayetler” dizisi olduğunu öğrendim.

Haberin Devamı

Ufak ufak öldürüyor

İlaç diyoruz ama...

Öyle ya dizi çok popüler. Haliyle pestisiti de popüler yapmış. ‘Pestisit’ ilk olarak dizinin 3. bölümünde geçiyor. Kadın doğum uzmanı Oya (Gökçe Bahadır), hormon tedavisi için kliniğine gelen zengin ve şımarık arkadaşı Merve’yi (Aslıhan Gürbüz) zehirlemek için asistanından ‘pestisit’ istiyor. Niyeti, hormon yerine pestisit zerk ederek yılların intikamını alıp Merve’yi öldürmek. Amaç ilk başta böyle yansıtılsa da pestisit siparişinin sadece korkutma amaçlı olduğu 4. bölümde anlaşılıyor. İşin özeti bu.

İlgili sahnelerde pestisite dair bilgiler de verilmiş. Ancak izleyenleri bu bilgiler kesmemiş olacak ki ekran başındakilerin büyük çoğunluğu arama çubuğuna “Pestisit nedir” yazmış. Yarattığı merak ve farkındalık için dizinin senaristlerini kutlamak lazım. Çünkü, kestirmeden söyleyeyim, “pestisit” gerçekten de “Ufak Tefek Cinayet” demek. Yani yavaş yavaş ölüm… Daha önce de yazmıştım biz pestisiti yıllarca “tarım ilacı” olarak bildik. Hâlâ daha öyle biliyoruz. İlaç diyoruz ama iyileştiren bir yanı yok. Söz konusu olan tarım ürünleri ve topraktaki zararlı organizmaları yok etme üzerine kurgulanmış kimyevi karışımlar.

Ufak ufak öldürüyor
Tabii sadece zararlı organizmaları yok etmekle kalmıyorlar. Domatesten, elmadan, çilekten ve salatanızdaki biberden kalıntı yoluyla geçip metobolizmanızda birikiyor ve yavaş yavaş organizmayı öldürüyorlar. Buna yönelik bilimsel kanıtlar o kadar çok ki... Bu köşe yetmez. Zaten neredeyse her yıl bir pestisite veya etken maddesine yasak gelmesi de başlı başına bir kanıt.

Haberin Devamı

Peki ne yapıyor pestisitler? Reklama girecek belki ama gelin “Organik Gerçeği” adlı kitabımdan okuyalım: “Kanser, karaciğer hastalıkları, kısırlık, sinir sistemi bozuklukları, tiroid, doğum kusurları, düşük riski, hormonal bozukluk...” Hatta, satanı bile sinir sistemine verdiği zarar nedeniyle depresyona sokuyor. Bu Türkiye’de yapılan bir araştırmayla tespitli.

Tarım ürünleri AB’ye giremedi

Peki, sebze meyvemizde var mı? Var ama maalesef hangi üründe ne oranda olduğunu bilemiyoruz. Niye, çünkü ilgili bakanlık sonuçlara dair ayrıntı vermiyor. ‘Eee, var olduğunu nereden biliyorsun’ diyeceksiniz. Üniversitelerin analizleri ve Avrupa Birliği Gıda Alarm Sistemi’nden (RASFF). RASFF, AB’ye ihraç edilen ürünlere yönelik pestisit analiz sonuçlarını paylaşıyor. Türkiye’den ihraç edilen birçok ürün de o listede. RASFF açık bir kaynak, isterseniz siz de bakın, kayısının neden geri çevrildiğine ya da Türkiye’den giden biberin hangi pestisit kalıntısı nedeniyle imha edildiğine.

Haberin Devamı

Mesela geçen yıl yaklaşık 2 bin parti ihraç tarım ürünü aşırı pestisit ya da toksin kalıntısı gerekçesiyle AB’ye girememiş. Bu ürünlerin akibeti de belirsiz ama asıl konu iç pazara sunulanlarda bu analizlerin yeterince yapılıp yapılmadığı. İhraç sebze meyvenin çift taraflı kontrole rağmen pestisit yüklü olduğu gerçeği ortadayken, semt pazarlarındaki durum sizce de büyük bir soru işareti değil mi? Kimbilir, belki de “Ufak Tefek Cinayetler” bu soruların yüksek sesle sorulmasına da vesile olur.

Biberde çıkıyor

Dizinin bir sahnesinde pestisitin vücuda direkt alımı halinde “kolinesteraz” enziminin baskılanarak ölüme giden bir sürecin başlayacağı bilgisi veriliyor. Bu noktayı çok iyi yakalamışlar. Çünkü bu enzime yönelik etkisi nedeniyle mesela organik fosfor sınıfında yer alan “Chlorpyrifos” bir süre önce AB ve Türkiye tarafından yasaklandı. Nedeni de bu zehrin anne karnındaki bebeğe bile ulaştığının saptanması. Ama gelin görün ki, Türkiye’den giden gıda maddelerinin bazılarında hâlâ “Chlorpyrifos” çıkıyor. Özellikle de biberde.

Sorularınızın cevapları burada

Bu köşede her hafta sürdürülebilir bir yaşama ve doğaya dair konuları ele alıyoruz. Yeşili, toprağı, ağacı kısaca çevreyi gündemin ilk sırasına koyup, ekosisteme, insan ve diğer tüm canlılara zarar verebilecek uygulamalara dikkat çekmek amacımız. Siz de sorularınızı, konu önerilerinizi ve merak ettiklerinizi gurkan.akgunes@milliyet.com.tr adresine gönderebilirsiniz. Gelin her pazar siz de doğaya ses verin...