Hakkı Öcal

Hakkı Öcal

hakki.ocal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Otomobil meraklısı değilseniz muhtemelen 1990’larda Amerikan General Motors (GM) otomotiv şirketinin batmak üzere olduğunu ve bir reklamcının bir cümlesiyle firmayı batmaktan kurtardığını takip etmemiş olabilirsiniz. GM’in Oldsmobile’i, otomobil folklorunda, “babaların işe gittikleri hantal araçlar’ olarak bilinirdi. İsmindeki “Olds” (eski) bile modelin eskiliğini çağrıştırıyordu. Nitekim, firma, eski “kocaman” tasarımını, diğer markaların küçük aile arabaları ile rekabet edecek tarzda değiştirdi ve yeni araçları: ”This is not your father’s Oldsmobile... This is the new generation of Olds” (Bu, babanızın Oldsmobile’i değil... Bu, Olds’un yeni nesli) sloganı ile tanıttı.

Haberin Devamı

“İyi reklam, taklit edilen reklamdır” kuralı uyarınca daha sonra “Bu dikiş makinası büyükannenizin dikiş makinası değil” diyen kampanyalar bile yapıldı. Bu sloganın bu kadar çok tutulmasında, benzeri ifadelerin birçok dilde deyim olarak zaten var olmasıydı. Yeni olanı anlatmanın kestirme yolu, onun aşina olduğunuz şeyden farklı olduğunu söylemektir.

1946’da “Çok partili sisteme geçerseniz sizi NATO’ya alırız”, 1950’de “Kore Savaşı’na katılırsanız, sizi NATO’ya alırız!” diyen ABD’nin, 1970’te “Ticaretten ceza hukukuna kadar sisteminizi bizimkine uydurursanız sizi Avrupa Birliği’ne alırız” diyen Avrupalıların tanıdığı, aşina olduğu bir Türkiye vardı. Jön Türklerden, İttihat ve Terakki’den bu yana yönünü Batı’ya dönmüş ve “Onlara benzemenin, kalkınmanın da uygarlaşmanın da tek yolu olduğu” inancındaki bir Türkiye idi bu. Terörle mücadelesinde bile ince ayarı ABD’nin, Avrupa’nın ve NATO’nun yaptığı bir Türkiye. Hangi silahı nerede kullanabileceğine, hangi sistemi nereden alabileceğine karışabildiğiniz bir Türkiye. Söz gelimi, NATO aracılığıyla parasını verip aldığınız insansız hava araçlarını nerede nasıl kullandığınızı başta İsrail, bütün NATO takip edebiliyordu. (Biz de “PKK bu baskınları nasıl haber alıyor?” diye merak ediyorduk.) Anlaşmalarla silahsızlandırılmış Ege adalarına “dost ve müttefik Yunanistan askeri havaalanları, müstahkem mevkiler, askeri limanlar yaparken bile ses çıkartması istenmeyen bir ortaktı Türkiye…

Haberin Devamı

O devir geçti. Bu cümleyi siyasal bir ifade saymayınız. Evet, bu yeni devir Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasal iktidarı ile eşzamanlıdır; ama AK Parti ve Erdoğan ile kayıtlı ve sınırlı değildir. ABD’deki askeri strateji dergileri bile Türkiye’nin artık NATO içinde, hatta NATO’nun faaliyet alanları çerçevesinde “Kendi çıkarlarını ön planda tutan, müstakil bir ‘jeostrateji’ güttüğünü” yazıyor, dost ve bir o kadar dost olmayan dış politika uzmanı, ABD’ye Türkiye konusundaki tutum ve davranışını artık gözden geçirmesi gerektiğini tavsiye ediyorsa, Türkiye’nin uluslararası ilişkilerindeki yeni yönelimin “geçici” olduğunu düşünmemek gerekir.

Özetle bu Türkiye, bazılarının babalarının devrinde tanıdıkları Türkiye değildir.

Peki, bu Türkiye nasıl bir Türkiye’dir? Bir kere, yazılarında hala Türkiye’den-Türkiye’nin kullanılmasını istediği adıyla değil-“Turkey” diye söz eden New Yorklu zenginlerin diplomatçılık oynadığı Dış İlişkiler Konseyi’nin sandığı gibi, “Eurovizyon’a bile katılmayacak kadar batı düşmanı” bir ülke değil yeni Türkiye.

Haberin Devamı

Sonra… Sonrasını bir sonraki yazıda irdeleyelim.