Bakkalı bir kalemde silmek öyle kolay mı?
Diyelim ki, becerdiniz!..
Bu Türkiye’deki mahalle, sokak ve semtleri yok etmektir.
Ülkenin “ortadireği”ni çökertmektir.
Kentlerin, köylerin “şah damarını” kesmektir.
Kısacası toplumu öldürmektir...
* * *
Bakkal bir mahallenin namusudur.
Çoğunda kredi kartı geçmez ama, faizsiz kredi açan veresiye defteri açıktır.
Borcunuzun dörtte birini ya da yarısını kapattığınızda bakiye borç için temerrüt faizi işletmez.
İcraya gitmez.
Haciz yaptırmaz, evdeki eşyayı kaldırıp, ocağınız içine incir ağacı dikmez.
Sabırlıdır, bekler...
Yeter ki selamınızı eksik etmeyin, içine düştüğünüz çaresizliği paylaşın.
Anlayışlıdır.
Durumu müsait ise, veresiye kredinizi yükseltir, evinizin ekmeğini, suyunu, peynirini, çayını kendi kredisinden karşılar.
Aç bırakmaz.
Gönlü razı olmaz...
* * *
Başınız sıkıştığınızda çocuğunuza bakar.
Gelinlik kızınızı soran-soruşturanlara, oğlunuzun huyunu-suyunu soranlara referans olur.
Evinizin anahtarlarını güvenle teslim edebileceğiniz bir kasadır.
Gecenin geç saatlerine kadar ışığı yanar.
Acil bir durumda kapısını çaldığınızda, yardıma koşar, gerektiğinde bankamatik gibi nakit ihtiyacınızı karşılar.
Mahallenin haylazlarını “çırak” yapar, harçlık verir.
En önemlisi, o var olduğu, kepenkleri açık kaldığı ve ışığı yandığı sürece, mahallenize ve sokağınıza it-uğursuz uğramaz, hırsız kaldırımdan bile geçemez.
* * *
Başbakan, yaşamımızda bu kadar önemli yeri olan bakkallar için, “Ne yapalım, çağın gereği yok olacaklar, kapanacaklar” diyor.
Bunu nerede söylüyor?
O bir türlü hayranlığından(!) kurtulamadığı dev AVM’nin (Alış Veriş Merkezi) açılışında.
Hem de “Büyük balık, küçük balığı yutar” mantığıyla.
Yani:
Bakkallar, manavlar, kasaplar kapansın süper marketler artsın.
Eczaneler kapansın, süper marketler ilaç satsın.
Süper marketler esnafı yutsun, semirsin, büyüsün, hipermarketlere dönüşsün.
Bu resmen bir sosyal kıyımdır.
Bu resmen İzmir’de 300 bini aşkın, ülke genelinde milyonlarca minik aile işletmesinin yok edilmesidir.
* * *
Susmayın beyler...
Başbakan “Kapanacaklar” diyor.
Bugün esnaf ve sanatkarın Türkiye’deki en üst kurumu olan Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederesyonu Başkanı Bendevi Palandöken bir bakkal, sesi çıkmıyor.
Tepki vermiyor?
Ekmeğiniz elden gidiyor beyler, ekmeğiniz...
Ne Amerika ne de Avrupa, böyle bir “sosyal kıyımı” yapamadı.
Devlet buralarda bırakın yok etmeyi; bakkalı, manavı, kasabı hipermarketlerin ticari şerrinden korumak için özel teşviklerle destekledi.
Ayakta kalmalarını sağladı.
Kümeleşebilmeleri ve kooperatifleşmeleri için özel yasalarla koruma altına aldı.
Biz de böyle yapmalıyız.
Bakkalımızı, manavımızı, kasabımızı korumalıyız.
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025