Türkiye genelinde yaklaşık 25 bin, İzmir özelinde ise 833 kayıtlı ekmek fırını bulunuyor.
Bunların yanı sıra merdivenaltı diye tabir edilen ve ruhsatsız olarak ekmek yapıp satan işyerleri de var.
Bunların kimler tarafından kurulduğu, nerede ve nasıl üretim yaptığı bilinmiyor.
Buralarda kayıt dışı olarak yapılan ekmekler, şehir içerisine dağıtılırken, İzmir dışında yapılanlar da kamyonlarla şehre taşınıyorlar.
***
İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Gıda Birim Müdürü Ziraat Yüksek Mühendisi Yusuf Vangöl’ den aldığım bilgilere göre, bu ekmekler İzmir’deki pazaryerlerinde, cami önlerinde, cadde ve sokaklarda “hakiki köy ekmeği” “doğal ekmek” “taş fırın ekmeği” “Afyon ekmeği” gibi çeşitli adlar altında satılıyorlar.
Bunların da ne yazık ki sağlık şartlarına ne derece uygun olduğu bilinmiyor.
Vangöl’e göre, ambalajsız ekmeklerin böyle yerlerde satılması yasak.
Ancak yetki kargaşası nedeniyle bu ekmekler denetlenemiyor.
Bunların denetimlerini yapması gereken belediyeler, “Türk Gıda Kodeksi-Ekmek ve Ekmek Çeşitleri Tebliği’nin 18. Maddesinde” yer alan “Bu tebliğ hükümlerini Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yürütür” ifadesini ileri sürerek denetim yapamayacaklarını belirtiyorlar.
Denetimsiz kalan gıda hilebazları da para kazanmak için her türlü numarayı çeviriyorlar.
Hatırlarsanız geçtiğimiz yıllarda Manisa’nın Yunusemre ilçesinde bir ahıra yapılan baskında, Salihli ekmeği adı altında hayvan yemi katılmış ekmekler yakalanmıştı.
Bunların ne kadarının, İzmir’in semt pazarlarında satıldığı bilinmiyor.
Bunlar yakalananlar. Yakalanamayan ne kadar var acaba?
***
Gelelim başka bir soruna.
Türkiye’nin birçok il ve ilçesinde olduğu gibi İzmir’de de Suriyeli göçmenler yaşıyorlar.
Yaşamalarına kimsenin itirazı yok. Çünkü onlar zor şartlar altında ülkelerini terk edip, Türkiye’ye geldiler ve yine zor şartlar altında yaşıyorlar.
İtirazımız, Suriyelilerin açtıkları ruhsatsız işyerlerinde, hijyenik olmayan koşullarda ürettikleri gıda maddelerine.
Bunlardan birisi de maalesef un mamülleri.
Örneğin İzmir’de yaşayan Suriyeliler lavaş ekmeği üretip, bunları başta Basmane olmak üzere bazı semtlerdeki lokantalara satıyorlar.
Hangi koşullar altında, nasıl, nerede ve kimler tarafından üretildikleri belli olmayan söz konusu lavaşlara, bayatlamayı geciktiren hangi katkıların da katıldığı belli değil.
Lokantaya gittiğinizde yediğiniz lavaşlara dikkat edin lütfen.
Neden bu önemli?
Türkiye’de tüketici yıllık yaklaşık 200 kilogram ekmek tüketimi ile Guinnes rekorlar kitabına giriyor.
Çok tüketildiği için de sağlığa uygun olması gerekiyor.
Olmazsa ileride birçok sağlık problemlerine neden oluyor.
***
Bir de israf konusu var.
Türkiye’de günde yaklaşık 91 milyon ekmek üretiliyor ve bunun da maalesef 5 milyonu israf ediliyor.
Hesaplandığında israf miktarı yılda 1 milyar 800 milyon somuna karşılık geliyor.
Bu miktar o kadar büyük ki, örneğin bununla Afrika’daki 2 milyon aç insan rahatlıkla doyurulabilir.
Unutmayın ey ekmek hilebazları!
Bir gün gelir “ekmekle oynayanın ekmeğiyle oynanır.”