Tabii Ankarada da...Bush değil de Kerry seçilseydi, Ankara - Washington ilişkileri yeni bir bekleme ve alışma dönemine girebilirdi. Bazı belirsizlikler ortaya çıkabilir, bir zaman kaybı yaşanabilirdi.Ama Bushla daha farklı.Bush yönetimiyle bir oturmuşluk söz konusu. Taraflar birbirlerini dört yıldır tanıyor, biliyor. Her iki taraf da hassas konular nedir, artık farkında.Bir olgu daha var:Türkiyenin 11 Eylül dünyasındaki önemi... Washington da, Ankara da hiç kuşkusuz bu gerçeğin bilincinde. Türkiyenin hem Amerika hem Avrupayla ilişkilerinde, abartılmaması kaydıyla, manevra alanını genişleten, elini güçlendiren bir konu bu.Öte yandan, Türk - Amerikan ilişkilerinin bugün çok iyi bir yörüngede seyrettiğini söylemek ne kadar gerçekçi olur bilemiyorum.1 Mart tezkere olayının, Kuzey Irakta Türk askerinin başına çuval geçirme rezaletinin açtığı yaraların ve genel olarak Irakla ilgili gelişmelerin, Washingtonla Ankara arasında gerilim ve soru işaretlerine neden olduğu, elektrik yüklü bir havanın henüz dağılmadığı rahatça söylenebilir.Irak Kürtleriyle Kerkükle ilgili olarak Amerika ne yapmak istiyor? Bu açıdan Ankarada beslenen gizli gündem kuşkusu varlığını devam ettiriyor.Kritik bir konu daha var:Amerika, Türk kamuoyunu kaybediyor.Washingtonun Ankaradaki temsilcisi Büyükelçi Edelmanın son Anadolu gezisinden farklı izlenimlerle döndüğünü sanmıyorum. Türk kamuoyunda Amerikan imajının hızla kötüleşmesinde iki temel neden var.Biri, Amerikanın Irak Savaşındaki yanlışları... Diğeri, Başkan Bushun Filistin sorununda tümüyle Şaronizme yaslanması, yani İsrail Başbakanı Şaronun elini serbest bırakması...Şimdi Ankarada merak ediliyor:Başkan Bush yeni dönemde Filistin - İsrail politikalarını gözden geçirecek mi? Yoksa Arafatın yokluğundan kaynaklanabilecek kaos ortamında Filistinlilere yeni dayatmalar gelebilir mi?Irakta ne yapacak Bush?Şu sıralar beklendiği gibi Felluceye, Sünni üçgenindeki bazı direniş merkezlerine Amerika ne kadar yüklenecek? Bunların bedeli ne olacak? Irakta öngörülen 30 Ocak seçimleri için yeterli güvenlik ortamı sağlanabilecek mi?Gerek Filistin gerek Irakla ilgili olarak başkalarının görüşlerine ne kadar kulak verecek yeni Bush yönetimi? Avrupanın, Türkiyenin bazı haklı uyarılarını hesaba katıp, müttefikleriyle yeni ortak stratejilere yanaşacak mı? Yoksa malum başına buyruk anlayış ikinci dönemde de devam eder mi?Evet, çok soru az yanıt!Ankarada tedirginlik verici bir bekleyiş daha var:İran...Tahranın nükleer güç olma merakı, bölge ve dünya barışı açısından bir olumsuzluk. Ama bunun hangi yollarla engellebileceği, Bush yönetiminin bu alanda Avrupayla işbirliğine, diplomatik yöntemlere ne kadar rağbet edeceği konusu Ankarada tedirginliğe neden oluyor.İrandaki nükleer tesisler vurulabilir mi? 1980lerin başında Iraktaki tesisin İsrail tarafından vurulması gibi bir durum bu kez İranda yaşanabilir mi?Türk Dışişlerinden güvenilir bir kaynağın çılgınlık diye nitelediği böyle bir ihtimalin gerçekleşmesi bölgede istikrarsızlığı daha beter körükleyebilir.Sağlıklı değerlendirmeler için henüz erken. Bunun için bazı ipuçlarının ortaya çıkması lazım. Tabii öncelik, Başkan Bushun kendi yönetiminde yapacağı değişikliklerde. Bunu görmeden, Bushun yeni dönemdeki niyetlerine teşhis koymak kolay olmaz. Bush, radikal değişikliğe gidebilir mi? Ya da göz boyama niteliği taşıyan vitrin değişikliği... Ankara, Bush yönetiminde köklü bir değişikliğe pek ihtimal vermiyor.Ama öyle olsa da, Başkan Bushun yeni dönemde artık başına buyruk tavırları bırakması ve tarihte kendine farklı bir sayfa araması temenni ediliyor Ankarada... h.cemal@milliyet.com.tr Başkan Bushla bir dört yıl daha... Şimdi dünyanın bütün başkentlerinde, siyasal odaklarında bu kader masaya yatırılmış durumda, tartışılıyor.
Özay Şendir
Şehidini bırakmayan ordu...
7 Temmuz 2025
Tunca Bengin
Ateşkes diyeceğine katile dur de...
7 Temmuz 2025
Cem Kılıç
Unutulan aylık 5 yıla kadar alınabiliyor
7 Temmuz 2025
Didem Özel Tümer
Hızlı hafta, kritik temmuz, sıcak yaz
7 Temmuz 2025
Abdullah Karakuş
Vatikan mesajları ve Papa’nın Türkiye ziyareti
7 Temmuz 2025