Kısa adı HSYK olan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda iki hafta boyunca yaşananlar bir kez daha gösterdi, ‘değişim’in ne kadar güç ve sancılı bir süreç olduğunu...
Bir kez daha gözler önüne serdi, demokrasi mücadelesinin, hukuk devleti mücadelesinin, özgürlük ve insan hakları mücadelesinin ne kadar zorlu bir süreç olduğunu...
Türkiye’de bu mücadelenin nasıl zaman ve sabır istediğini, nasıl yürek ve bilinç istediğini, nasıl kararlılık ve vizyon istediğini bir kez daha düşündürdü HSYK olayı...
Ancak şu da söylenebilir:
Türkiye bugün artık düne göre daha iyi bir yerde. Demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü savunanlar eskisi gibi zayıf ve çaresiz değil.
Bugün sesler daha gür...
Siyaset daha bilinçli...
Devlet ve toplum düzeninin çarkları arasında da demokratik hukuk devletine dönük bilinç ve kararlılık çıtası her geçen gün yükseliyor.
Öteden beri ‘rap rap sesleri’ne hemen ayak uydurmayı vazife addedenler bugün artık eskisi kadar etkili olamıyorlar.
Çünkü her çevrede, her kurumda demokrasi bayrağını yükseltenlerin, hukukun üstünlüğüne sahip çıkanların sayısı çoğalmış durumda.
Ama ‘statükonun direnişi’ sürüyor.
Bunun içindir ki, Ergenekon Davası’nı çökertmek istiyorlar.
Bunun içindir ki, ‘faili meçhul cinayetler’in karanlıkta kalması için Diyarbakır’daki davayı çökertmek istiyorlar.
Bakın, Silivri’de geçen hafta başlayan ‘İkinci Ergenekon davası’ bu ülkenin demokrasi ve hukuk tarihinde çok önemli bir dönüm noktasıdır.
Çünkü bu davayla emekli orgeneraller, subaylar ‘darbecilik’ten dolayı ilk kez yargı sahnesine çıkarıldı. Hukuk artık onlara da dokunabiliyor. Eskisi gibi ‘hukukun üstünde’ değil onlar...
Çünkü bu davayla, 2003-2004 döneminde kuvvet komutanlarını işin içinde gösteren ‘darbe tertipleri’ne de yargı yolu açılabilecek.
‘Statüko’nun istemediği budur.
Darbecilik rejimin üzerinde Demokles’in Kılıcı gibi sallanmaya devam etsin, rejimin üzerinde ‘süngü gölgesi’ eksik olmasın istiyorlar çünkü...
Bunun içindir ki, Ergenekon Davası’nın savcı ve yargıçlarını görevden alarak davayı çökertmenin peşindeler.
Güneydoğu’daki ‘faili meçhul cinayetleri’ gün ışığına çıkarmak için Diyarbakır’da hukuk savaşı veren savcı ve yargıçlara da gözlerini dikmiş durumdalar, onları da günlük deyişle yemek istiyorlar.
Diyarbakır’da açılan davada, Kayseri İl Jandarma Komutanı Albay Cemal Temizöz hakkında tam dokuz kez müebbet isteniyor.
Nedeni, faili meçhuller.
Albay Temizöz, 1993-1996 yılları arasında Cizre’de Jandarma Bölük Komutanı olarak görev yaparken, itirafçılara ‘terörle mücadele’ adı altında 20 kişiyi öldürtmekle suçlanıyor.
Şimdi, faili meçhuller ile ilgili bu iddianameyi yazan, bu davayı açanlar da değiştirilmek isteniyor.
Susurluk’ta böyle olmuştu.
Şemdinli’de böyle olmuştu.
Faili meçhul cinayetlerin, JİTEM’lerin üstü örtülmüştü Susurluk’ta. Başbakan Yılmaz’ın talimatıyla hazırlatılan devlet raporları rafa kaldırılmıştı, “Devletin ağzı süt kokmaz!” denilerek...
Unuttunuz mu?
Şemdinli’yi soruşturan ve zamanın Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’a dokunmak isteyen Van Savcısı Ferhat Sarıkaya görevden alınmış, meslekten ihraç edilmişti Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından...
Unuttunuz mu?
Sakın unutmayın!
Eğer hafıza kaybına uğrarsanız, aynı şey Ergenekon ‘darbe’ davasının da, Diyarbakır ‘faili meçhul davası’nın da başına gelebilir.
Demokrasi bayrağına sahip çıkmak, hukukun üstünlüğü çıtasını yükseltmek için dünü hiç unutmayalım.