Kissingerla Brzezinski.Biri, Newsweekin son sayısında, öteki geçen hafta New York Timesta yazdılar. Her ikisi de seçim öncesi yeni başkan için aynı konuyu vurguladılar:Amerika - Avrupa ortaklığı...Her ikisi de dünya barışı açısından bu ortaklığın önemine değinirken, Amerikanın kendi başına buyruk yol alamayacağını, mutlaka müttefikleriyle, Avrupayla stratejik işbirliği içinde olması gerektiğini belirttiler.Avrupaya da aynı çağrıyı yaptılar.Kissingerla Carterın dünya barışı derken önemsedikleri alanlar şunlardı:Irak...Filistin - İsrail...İranla Kuzey Kore...İkisi de özetle dedi ki:Irakın bir terör ve kaos üssü olmasını önlemeden, Filistinle İsrail arasında kalıcı bir çözüm yolu açılmadan, İranla Kuzey Korenin nükleer güç olmaları engellenmeden dünyada barış rüzgarları estirmek güçtür.Bunları da Amerikanın kendi başına yapamayacağını, bu hedefleri vurabilmek için de Amerika - Avrupa ortaklığının şart olduğunu belirtiyordu Kissingerla Brzezinski.Irak, Filistin - İsrail, İran...Türkiyeyi de birinci derecede ilgilendiren bu üç konu öncelikle Ortadoğuda barış demek. Bu üç sorunu gereği gibi çözmeden Ortadoğuya barış gelemez. Gelemeyince de, dünyada barış hayal olur.Öyle değil mi?Bugün terör ve şiddet, İslam coğrafyasından kaynaklanıyor. Yıllardır kanayan Filistin sorunu, Irakta bugünkü terör ve şiddet dehşeti, Arap dünyasındaki yoksulluk ve yozlaşmışlık değil mi Bin Ladinci damarları besleyen?..Eğer Bin Ladincileri besleyen bu kaynaklar kurutulamazsa, yeşil totalitarizm gün gelir İslam coğrafyasındaki kaleleri düşürmeye başlayabilir. Ilımlı Arap rejimleri zamanla radikal İslamcıların eline geçebilir.Örneğin Pakistanda darbeyle, ihtilalle iktidara el koyan, böylece nükleer bombaya da sahip olan Talibancı bir rejim... Ortadoğuda terör ve şiddete destek olan bir İranda mollaların aynı zamanda nükleer güç olmaları...Barış diyorsak, bu ihtimallerin tümünü düşünmek ve zamanla etkisiz kılmak zorunda dünya. Çünkü İslam adına, din adına terör ve şiddete başvuranların yükselişidir, bugün dünyanın karşı karşıya bulunduğu başlıca güvenlik tehdidi...Ama bu tehditle mücadele Filistin sorununu görmezlikten gelerek, Şaronizmi bir yana bırakarak, Arap dünyasındaki haksızlık ve eşitsizlikleri unutarak, Irakta sağduyudan uzaklaşarak yapılamaz.Kissinger Newsweekdeki uzun yazısında, büyük filozof Immanuel Kantın iki yüzyıl önceki Ebedi Barış adını taşıyan bir makalesine de değinmiş.Kant, kalıcı barışın er geç dünyanın kapısını çalacağına inanıyor. Bunu kaçınılmaz görüyor. Ancak, ebedi barışın, ya aklın yolunda birleşerek ya da çok büyük felaketlerin sonunda başka çare kalmayarak gerçekleşeceğini söylüyor.Kissinger hangisi diye sormuş yazısını noktalarken:"İşte bu sorudur, Amerikanın yeni Başkanının karşı karşıya kalacağı temel sorun..."Başkan Bush ne yapacak?Burnunun dikine gidip dünyanın başını belaya mı sokacak? Yoksa ikinci dört yılında yeni bir sayfa açarak aklın yolunda mı yürüyecek? h.cemal@milliyet.com.tr Biri Cumhuriyetçi, biri Demokrat. Biri, Başkan Nixonın Ulusal Güvenlik Danışmanı ve Dışişleri Bakanı, ötekiyse Başkan Carterın. İkisi de akademik kökenli ve Amerikanın en önde gelen stratejistleri arasında yer alıyor.
Özay Şendir
Özel’den Sosyalist Enternasyonel mesajları ve İsrail
23 Mayıs 2025
Cem Kılıç
Üretken yapay zekâ dört işten birini tehdit ediyor!
23 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Hayal bile kuramıyoruz!
23 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Rakamlar yalan söylemez
23 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Suriye, İsrail ve karıştırıcılar
23 Mayıs 2025