Hasan Pulur

Hasan Pulur

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan Erdoğan’ın kadınlarla görüşmesini, daha doğrusu söylediklerini televizyonlarda dinledik, ertesi gün de gazetelerde okuduk.
Başbakan kadınlardan teröre karşı çıkmalarını “Kürt açılımı”na destek vermelerini istiyordu.
Başbakan, duygusal bir konuşma yapmıştı; hele şu bölüm:
“Sizin sözleriniz, sizin sesiniz kurşun vızıltılarını bastıracak, kurşunlardan çok daha büyük etki yapacak, ölümleri durdurup gençleri yaşatacak güce sahip. Sizlerden, sesinizi yükseltmenizi, yanlışa güçlü bir şekilde dur demenizi, akan kana, akan gözyaşına karşı çıkmanızı, gençleri yaşatmak için yüreğinizi ortaya koymanızı istirham ediyorum.”
* * *
Lakin Murat Sabuncu’nun notlarına göre “toplantıda gergin anlar” da yaşanmıştı.
Bir kadın derneği temsilcisi, “Başörtülü kadınların sorunlarına gösterilen hassasiyet, niye Kürt kadınlarına gösterilmiyor?” diye sorunca, Başbakan sinirleniyor, “Ülkenin her bireyinin sorunlarına aynı şekilde yaklaşıyoruz” yanıtını veriyordu.
Başbakan “Kürtçe eğitim” sorusuna da “Bu konu şu anda gündemde değil!” karşılığını veriyordu.
Yani Başbakan bu iki soruya kızmıştı.
* * *
Başbakan’ın eski kızgınlıklarını hatırlamayanlar, bu tepkisini “kızmak” diye niteleyebilirler.
Başbakan’ın kızmasını siz gidin de Mersin’deki çiftçiye sorun...
Adam, tarım politikasını eleştirirken “anamızı ağlattınız!” deyiverince “Al ananı, çek git!” diye azarlanmıştı.
Onun için Başbakan “kızdı” demek haksızlık olur.
* * *
Mesela, kadınlardan biri kalkıp “bale hakkında ne düşünüyorsunuz, eski görüşünüz değişti mi?” diye sorsaydı...
Çünkü Başbakan’ın, İstanbul Belediye Başkanı seçildiğinde, baleyle ilgili düşünceleri vardı.
Yıl 1994, Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmiştir.
İlk defa Refah Partili bir belediye başkanı; şaşıranlar, endişelenenler, sevinenler...
Cansu Akbel, atv için yeni belediye başkanıyla konuşurken konu “bale”ye gelir. Tayyip Erdoğan, kendi kızlarının bale yapmasını düşünmediğini söyler “Kızlarımın hamdolsun o tür idealleri, düşünceleri söz konusu değil!” der.
Cansu Akbel üsteler:
“Ben bir balerin olarak buraya gelseydim, benim elimi sıkarken yine bir sıkıntı duyar mıydınız?”
“Yok, benim size ilk tavsiyem, bence bu mesleği bırakın, demek olurdu.”
* * *
Tayyip Erdoğan sözlerini sürdürür:
“Çünkü bir balerinin neler yaptığı, neler ortaya koyduğu ve nereye hitap ettiği ortada. Bunu farklı bir yorum olarak değerlendirebilirsiniz. Yani bu benim kendi kanaatimdir. Dolayısıyla çok açık ve net söylüyorum, bu noktada duyarlılığını belden aşağı indirmeyeceği her şeyde varım. Ama indirecek olanın karşısındayım. Çünkü şu anda kültür emperyalizminin en önemli dallarından biri, insanı belden aşağısıyla meşgul etmek.” (x)
* * *
Pazar günkü toplantıda, kadınlardan biri “bale”yle ilgili bir soru sorsaydı, Sayın Başbakan acaba yukarıdaki cevabı verir miydi?
Soruya kızardı ama, cevabı böyle olmazdı...
Düşüncelerini kendisine saklar, başka bir üslupla cevap verirdi.
Biz böyle düşünüyoruz, siz ne dersiniz?
Yoksa “düşüncesini saklar” diye Sayın Başbakan’a “takiye” iması yapmış olmayalım da...
———————
(x)Cumhuriyet, 16 Temmuz, 1994