Hasan Pulur

Hasan Pulur

Tüm Yazıları

Hasan Pulur


ALMANYA'daki okurlarımızdan Bekir Tirindaz, bizim "Burası Türkiye abicim!" başlıklı yazımıza "Biz Türküz abicim!" diye, eskilerin deyimiyle nazire yapmış...
Öncelikle yiğidin hakkını yiğide verelim "Burası Türkiye abicim!" deyimi Güngör Uras'ındır. Geçen cuma günü Yeniyüzyıl'daki yazısında "Burası Türkiye abicim!" dediği Türkiye'yi Avrupalıların nasıl gördüğünü yazıyordu:
"Öyle bir Türkiye ki, ordu ipin ucunu bıraksa İran olacak. Çocukların tamamı din okuluna devam ediyor. Sarıklılar sokaklarda geziyor. Radikal dinciler devleti ele geçiriyor. Seçimlerde en çok rey alan parti Batı'nın düşmanı Libya, İran, Irak, Suriye ile yakın ilişki içinde. Ülkede demokrasi denilen şey yok. Hapishaneler fikir suçlusu dolu. Polis işkenceci. Devleti yönetenler CIA ajanı. Ülke Batı'nın uyuşturucu trafiğini yönetiyor. Kara parasını aklıyor. Çeteler ve mafya duruma hakim. Normal hukuk sistemi çalışamadığından olağanüstü mahkemeler insanları ve partileri kapatmak zorunda kalıyor. Bütçe açık veriyor. Enflasyon yirmiiki yıldır yüzde 70'lerde dolanıyor. Kişi başına gelir bakımından ülke Avrupa'nın en fakiri. Gelir dağılımı rezil. On milyon insan sefalet sınırı altında..."
Avrupa'nın, Türkiye'yi böyle gördüğünü yazan Güngör Uras soruyordu:
"Böyle bir Türkiye'yi Avrupa Birliği içine neden almışlar?"
* * *
33 yıldır Almanya'da yaşayan Bekir Tirindaz'ın tespitleri de benzer nitelikte.
Sokak fahişesi, kendisiyle yatmak isteyene prezervatif verir, hatta uyarır, "Belki bende hastalık, AIDS vardır!" diye...
Adam, "Eti etime değmedikten sonra zevki mi olur!" diye kabul etmez...
Biz Türküz abicim!
* * *
KADIN, evin ikinci katında oturmaktadır, pencere boşluğunu toprakla doldurup, soğan, sarmısak eker, sular, karşı daire rutubetten şikayet eder...
Biz Türküz abicim!
* * *
ADAM üç çocuğunu arabasına doldurup, önlerine de iki kilo muz kor, pencereler açıktır, çocuklar muzu soyar, kabuklarını dışarı atar, arkadan gelen motosiklet kayar, kaza yapar, sürücü hastanelik olur.
Biz Türküz abicim!
* * *
ADAM, oğlunu Türkiye'de evlendirir, yabancılar kanununa göre sekiz yıl bekleme süresi var, ancak beş yıl sonra, Türkiye'deki gelin hamile kalırsa, eşinin yanına gelebilir.
Adam akrabalarından hamile bir kadını tanıdık doktora götürür, gelin adına hamile raporu alır, konsolosluğa götürür, asıl gelin Almanya'ya gelir, oturma izni alır, sonra tekrar Türkiye'ye döner, "Bebek ölü doğdu" diye bir rapor alır, döner...
Biz Türküz abicim!
* * *
TABİİ bunlara bakarak Almanya'daki Türkleri, bizim yazdıklarımıza bakarak da Türkiye'yi değerlendirmek elbette büyük haksızlık ama, neyleyelim ki, hep bunlar başımıza kakılıyor.
Yılın işadamı seçilen Kemal Şahinler'i, Öğer Turlar'ı, Ege Türkler'i, Medet Bozkurtlar'ı, Recep Keskinler'i, Mustafa Balkanlar'ı, Salih Turanlar'ı kimse görmek istemiyor.
Evet onlar da var ama, bunlar da var.
* * *
DIŞİŞLERİ Bakanı İsmail Cem'in cuma günkü basın toplantısında dediği gibi "Türkiye sıradan bir toplum, rastlantılarla meydana getirilmiş, derme çatma bir ülke değildir. (...) Türkiye'nin Avrupalılığı, başkalarının onayına bağlı bir muhtemel durum değildir, tarihi, coğrafi ve kültürel bir vakıadır."
Bu tespiti yapan da Türkiye Dışişleri Bakanı'dır.
Rus Başbakanı Çernomirdin'in masasını "üç kere yumrukladım!" deyip, ertesi gün yalanlanan Çiller de Dışişleri Bakanı'ydı.
Hazindir, hazin!

Yazara EmailH.Pulur@milliyet.com.tr