Hasan Pulur

Hasan Pulur

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

PAZAR gecesi Fatih Altaylı‘nın “Teke Tek”ine takıldık, zaten her yakalayışımızda takılıyoruz. Murat Bardakçı’yla birlikte her hafta ayrı bir konukla yaptıkları sohbet ilgi çekici... O gece konukları dostumuz Erol Şadi Erdinç’ti. Konunun ağırlığı İttihat ve Terakki’ydi, Murat Bardakçı da Erol Şadi de İttihatçıların dürüst, namuslu ve vatanperver insanlar olduklarını söylediler, örnek verdiler.
* * *
MESELA, memleketten kaçtıktan sonra Talat Paşa ve arkadaşlarında İttihat ve Terakki partisine ait külliyetli miktarda para olduğunu, kendilerinin buna rağmen sıkıntı çektiklerini, paraya dokunmadıklarını, geçimlerini sağlamak için “büfe” açtıklarını söylediler... Bu arada Falih Rıfkı Atay’ın da adı geçti, “Zeytindağı” kitabı övüldü. (x)
* * *
ACABA Falih Rıfkı’nın “Zeytindağı”nda yazılı bir olayı da anlatmışlar mıydı?
Diyeceksiniz, televizyonu seyreden sen, bize ne soruyorsun?
Doğru da, ancak gece yarısından sonra, ikiye kadar dayanabildik, yattık. Eğer bizden sonra anlatmışlarsa...
İnşallah anlatmamışlardır, çünkü Fatih Altaylı böylelerine kızıyor, “Hem programı yarım yamalak seyrediyorsunuz, sonra bizi ‘şunu söylediniz mi’ diye eleştiriyorsunuz. Biz o olayı anlattık, siz atlamışsınız” diyor.
İnşallah bizim başımıza gelmez, azarlanmayız!
* * *
BİRİNCİ Cihan Savaşı bitmiş, birkaç gün sonra İttihatçılar memleketi terk edecekler, yeni hükümet kurulmuştur. Yedek Subay Falih Rıfkı Atay Cemal Paşa’nın özel kalem müdürüdür, devir teslim yapılırken yanındadır. Yeni Bahriye Nazırı Rauf Bey’dir. Falih Rıfkı Atay’ın deyimiyle, “En sağlam sütunlar üzerinde durduğu sanılan devir, bir karton kale gibi yakılmıştır.”
Yeni hükümetin ilk işi, devrilen hükümetin bakanlarında bulunan makam otomobillerini geri istemek olur. Cemal Paşa, yaveriyle haber yollar:
“Rauf Bey’e söyleyin, otomobilim bana hediyedir ve kendi malımdır.”
* * *
OLAYLAR gelişmeye başlar, beklenen bir gelişmedir bu; İttihatçıların her lafına “emirdir” diye kırk takla atanlar, birden değişmişlerdir -değişmezlerse şaşılır. Koskoca Cemal Paşa, ileride linç edilecek olan gazeteci Ali Kemal’in iftirasına “hayır” ya da “evet” demek için hiçbir gazetede üç satırlık yer bulamamıştır.
* * *
FALİH Rıfkı Atay, eski kumandanını Boyacıköy’deki yalısında ziyaret eder, Cemal Paşa dert yanar:
“Param olmadığını bilirsin. Enver Paşa, elindeki kırk bin altından bir kısmını Talat’la bana verdi. Bunun birazını (isimlerini sayarak) üç muharrire vermek istiyorum. Hiç olmazsa onlar beni müdafaa eder.”
* * *
SONRASINI yine Falih Rıfkı Atay yazar:
“Cemal Paşa bir iki gün sonra arkadaşlarıyla Karadeniz’e gitti. Bu haberi en önce bütün harp yılları Cemal Paşa’dan yardım gören üç yazardan birinin gazetesinde en ağır hücumlarla karışık olarak okudum:
Ferre, yeferrü, firara!”
Apar topar kaçtılar!
* * *
İTTİHATÇILAR için en hafif suçlama beceriksizliktir.
Ne memleketi, ne devleti yönetmeyi becerebilmişler, ne de yazar satın almayı...
Kendileri gurbet elde, yoksulluk içinde, Ermeni kurşunlarını beklerken el sürmedikleri partinin parasını da böyle çarçur etmişler.
————
(x) Dünya Yayınları, 1957