Hasan Pulur

Hasan Pulur

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hay Allah, Fuzuli de kaç yüzyıl önce bu lafı edivermiş:
“Selam verdim rüşvet deyu almadılar.”
Ne zaman bir rüşvet olayı karşımıza çıksa aklımıza hemen bu gelir.
***
En fiyakalısı da birkaç yıl önce mahkemelerde söylenmiştir.
Bir müteahhit rüşvet isteyen banka müdürüne bağırmıştır:
“- Ulan pezevenk, rüşvetin belgesi olur mu?”
Gerçekten tam çağımıza uygun bir laftır.
Geçenlerde rüşvetiyle mağrur birine rastladık, uzaktan seslendik, “Nasıl o işler?” diye sorduk. Anlar bu işlerden, ne demek istediğimizi çok iyi anladı. Bir göz attı.
“- İşler daha yeni; huyunu suyunu öğreneceğiz, öyle olur bu işler!”
Güldük.
Sonra oradan buradan lafladık:
“- Bu işler zamana bağlı... Terazi var, tartı var, her bir işin vakti var. Bakalım kim nerede öğrenelim. Kim malı nereden istiyor, hangi kutuda istiyor, koluna hangi saati takacak, dolarları nasıl gelecek, nasıl gidecek?
Onun için bu işler aceleye gelmez, bekleyeceksin, her taraf süt liman olacak...”
Biz de üstüne gittik, zor iş bunlar, zamana bağlı!
Sonra işin derinine bakmalı, bu sosyal giderler birbirini karşılamayınca devam eder. Kimin açığı varsa, o kapatır.
Yakın tarihimizde Adalet Partililerin çok kızdıkları için “pis işler” dedikleri bir bakanlık vardı. Gerçekten de bakanlıkta kuş uçurmuyorlardı.
Bir gün bir dosyanın sonucunu bildirmek için elinde dosya, eski bir memur içeri girer. Açar dosyayı, ayrıntıları anlatır.
“- Bu kadar!”
Dosyanın içinde ilgili kişilerin hepsi suçludur.
Bakan başmüfettişe sorar:
“- Sayın Bakanım, burada hiç mi suçlu kimse yok?”
Bakan güler:
“- Var, baksana bir kişi masummuş, o da suçlu.”
***
Sonra Fuzuli’ye dönmek lazım:
“Selam verdik rüşvet değildir deyu almadılar.”
Hâlâ da almıyorlar.
Ya Ümit Yaşar’ın sadrazamı:
“Tellaklar adamı hamama sokup göbek taşında keselerler.
Bir kir çıkar ki...
Sadrazam elden gider.”