Hasan Pulur

Hasan Pulur

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


DIŞİŞLERİ'ne Tokyo'dan bir resmi yazı gelir. Japon gazetesinden kesilen bir haber, beyaz kağıda yapıştırılmış ve üzerinde de "gizli" damgası...
"Yahu gazete haberinin gizlisi olur mu?" demişler. Biri "Bu da bir şey mi?" demiş:
"Benim amirim, gazetede bulduğu bir haberi tercüme eder, aldığım gizli haberlere diyerek, yazıp gönderirdi..."
* * *
BÜYÜKELÇİNİN köpeğinin adı kaplanmış, bir gün elçilikten kaçmış, heyecanlı genç bir memur peşinden sokağa fırlamış, ilk gördüğü polise sormuş:
"Tıgre'i gördünüz mü?"
Kaplan'ın Fransızcası Tıgre'dir.
Polis şaşırmış:
"Neee, şehrin ortasında Tıgre mi? Kimin bu?"
"Büyükelçinin!"
"Sizin büyükelçi kaplan mı besliyor?"
* * *
ELÇİ bey, bol miktarda yabancı kelime kullanmaya düşkündü:
"Bu modifikasyonları belirtecek lojik ve bu nosyonlara tev'en olacak bir akıl..." gibi cümleler...
Iraklı Türkmenlerden bir heyet Ankara'ya gelmiş, elçiden şikayetçiler:
"Kuşdili konuşuyor, anlamıyoruz!"
* * *
İSVİÇRE Büyükelçiliği'ne bir genelge gelmiş, her elçiliğe gönderilen genelgede, falanca memurun Birleşmiş Milletler örgütündeki boş bir kadroya aday gösterildiği, memur için, o ülkenin yetkililerinden destek istenilmesi belirtiliyormuş...
İsviçre Büyükelçiliği genelgeye cevap göndermemiş, bir daha istemişler, yine cevap gönderilmemiş...
Sonunda büyükelçi, Ankara'ya kesin cevabı göndermiş...
"Malumunuz olduğu üzre, İsviçre Birleşmiş Milletler'e üye değildir."
* * *
GENÇ bir hariciyeci, beklenmedik bir biçimde büyük bir kente başkonsolos atanmış...
Arkadaşları takılmış:
"Anlaşılan bakanımız seni çok seviyor!"
"Tabii sever, kabız olduğunda gece vakti, Londra sokaklarında ona incir aramıştım!"
* * *
BAŞKONSOLOS, tembel ve pis bir adamın merkeze alınması için yazı yazdı. Adam önce belsoğukluğu, sonra uyuz olmuştu ve çalışmıyordu.
Arkasından cevap geldi:
"Tembel olduğunu kanıtlayın!"
Başkonsolos karşılık verdi:
"Tembelliğin kanıtı olmaz! Amirin sözü geçerli değilse..."
* * *
YAZININ başlığına bakıp bunları fıkra sanmayın..
Bunlar ve daha niceleri kırk yıllık hariciyeci Haluk Afra'nın meslek anılarıdır. (Hariciyeciler Dedikoduyu Sever - Bilgi yayınları)
Okuyunca güleceksiniz, kızacaksınız, şaşacaksınız, lakin çok fazla yadırgamayacaksınız, ne olsa, biz bize benzeriz.
Haluk Afra, anılarını şöyle bitiriyor:
"Memuriyetteki unvanların sadece bir giysi olduğunu daha gençken algılamıştım. Yakından ve uzaktan tanıdığım nice siyaset adamları, genel müdürler, büyükelçiler ve başkonsoloslar iş başındayken müthiş kasılırlardı. Elimde olmadan gülerdim hallerine.
Zaman geldi onları mevkilerinden inmiş olarak da gördüm. Yani hepsinin giysilerini kaybedip, çıplak kaldıkları zamanları. Kişilikli olanlar, çıplakken de kişilikliydiler.
Bu gerçeği çok erken keşfettiğimden, her zaman mutlu oldum. Hiçbir vakit arkada bıraktığım zamanları aramadım."
* * *
MEVLANA'nın dediği gibi:
"Ne adamlar gördüm, sırtında elbise yok
Ne elbiseler gördüm, içinde adam yok."



Yazara E-Posta: h.pulur@milliyet.com.tr