Hasan Pulur

Hasan Pulur

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Neden "Gülün Ustası?"Çünkü Hilmi Yavuz'un bir şiir kitabının adı "Gülün Ustası Yoktur"du, demek aradan bunca yıl geçtikten sonra "yok olan usta" bulunmuş, Hilmi Yavuz "Gülün Ustası" olmuştu.Törende iki konuşma grubu vardı, birinci konuşma grubunun yöneticisi Doğan Hızlan, ikinci grubun yöneticisi ise Dilek Döltaş'dı.***BİR de Hilmi Yavuz'un bebeklikten başlayıp bugüne kadar gelen, fotoğraflı, görüntülü hayat hikâyesi, sinevizyon diyorlar.Birden perdede kendimizi görmeyelim mi?Hilmi Yavuz'un meyhane arkadaşları, aynı masada, rahmetli Alaeddin Eser de var, Günday Kayaoğlu da, bir zamanlar "Hilmi'nin KDV'si" dediğimiz Sefa Kaplan da masada mıydı, kaçırdık.***BAZEN kendi kendimizle hesaplaşırız, "Yazdık, yazdık da ne oldu?" diye...Meğer bir yazımızla genç bir şaire Hilmi Yavuz'u tanıtmış ve onun yolunda bir şair olmasını özendirmişiz; kendisi söyledi. Can Bahadır Yüce, biz bir yazımızda Hilmi Yavuz'un "Akşam Şiirleri"nden söz ederken "Hançer" şiirini yayımlamışız, o da "İşte şiir budur!" diye Hilmi Yavuz'un şakirdi olmuş, o gün bugün böyle...Doğan Hızlan da Hilmi Yavuz'dan söz ederken yine bizim bir yazımızı hatırlatmaz mı? Biz "Behçet Necatigil'in murisi, mirasçısı Hilmi Yavuz'dur" demişiz ve eklemişiz:"Ama mirasyedi değil!"***KONUŞANLARIN hemen hepsi -oğlu Ali Hikmet hariç- Hilmi Yavuz'un şiirini, felsefi görüşlerini, denemeciliğini irdelediler, geniş tahliller yaptılar, anlattılar.***AMA bir eksik vardı, Hilmi Yavuz'un şiirleri...Cüneyt Türel gibi müstesna bir okuma ustası orada sunucuyken, Hilmi Yavuz'un birkaç şiirini okuyamaz mıydı?Mesela Nâzım Hikmet şiiri..."Biz ki sessiz ve yağız / bir yazın yumağını çözerek /ve ölümü bir kepenek gibi örtüp üstümüze /ovayı köpürte köpürte akan küheylan /ve günleri hoyrat bir mahmuz / ya da atlastan bir çarkıfelek / gibi döndüre döndüre / bir mapustan bir mapusa yollandığımız / biz, ey sürgünlerin nazım'ı derken / tutkulu, sevecen ve yalnız / gerek acının teleğinden ve gerek / lacivert gergefinde gecelerin / şiiri bir kuş gibi örerek / halkımız, gülün sesini savurup / bir türkünün kekiğinden tüterken / der ki, böyle yazılır sevdamız."Ve mısra-ı ber-cesteyle bitirilmez mi bu şiir?"Hüzün ki en çok yakışandır bize belki de en çok anladığımız."***YA Şeyh Bedrettin Simavi'ye sesleniş:"Buyur otur / şeyhim / samanyollarının ılık sedirine uzan / uzun, görklü ve sof / yüzünü bizden yana döndür / bize buğdayın ateşini / gözleri timarın / ve hüznün varidatını anlat"***YA "İstanbul Yazıları" ve o yazılardan biri "Tozlu Raflar Şövalyesi" sahaf Alaeddin Eser hatırlanmaz mı? Hilmi Yavuz'un "bezm-i yaranları"nın en renklisi...***VE nerede "İrfan Külyutmaz" ya da "Külyutmaz İrfan!"O "İrfan Külyutmaz" ki, Hilmi Yavuz'un "Lazım-ı gayri müfariği"dir, yani ayrılmaz parçası...***TABİİ bunlar bizim gönlümüzdekiler, doğum gününü düzenleyenler böyle uygun görmüşler, ellerine emeklerine sağlık, Hilmi Yavuz'a da nice böyle törenler...Bu ilgi, bu sevgi, her şaire nasip olmaz.Oktay Akbal'ın dediği gibi:"Hilmi Yavuz, şiirimize yepyeni bir duyarlılıkla geldi, bir daha çıkmamak üzere.""İnşallah" demek kuşkuyu da çağrıştırır, oysa Hilmi Yavuz'un şairliği kuşku götürmez. h.pulur@milliyet.com.tr ŞAİR, felsefeci, yazar Hilmi Yavuz'un 70. doğum günü geçen pazar günü kutlandı, törenin adı "Gülün Ustası'ydı...