Hasan Pulur

Hasan Pulur

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


GEÇEN gün bir yerde yazıyordu "Türkiye, İsrail'i kuruluşundan bir yıl sonra tanıdı!" diye...
Doğru, bir özelliği daha var; İsrail'i tanıyan, nüfusunun hemen tamamına yakını Müslüman olan ilk ülke oluşu.
* * *
TÜRKİYE, İsrail devletinin kuruluşunu (14 Mayıs 1948) kuşkuyla karşılar. Filistin'in taksimini öngören BM kararına Arap ülkeleriyle birlikte ret oyu vermiştir.
Ayrıca İsrail devletinin "Sovyet uydusu" olmasından da kuşkulanmaktadır. Devletin kurulmasında büyük etkileri olan Yahudi terör örgütlerinin Sovyetler'le yakın ilişkisi vardır. Çek silahları kullanmaktadırlar, Avrupa Yahudileri, Sovyetler'in yardımıyla Filistin'e gitmiştir, Yahudi yerleşim birimlerinde sosyalist anlayışlı, kooperatif, çiftlik ve atölyeler kurulmuştur.
* * *
FAKAT iki yıl içinde köprülerin altından çok sular geçer. Türkiye'nin izlemeye kararlı olduğu Batı yanlısı dış politika İsrail'in tanınmasını gerektirmektedir. Her ne kadar İsrail'i tanıyanlar arasında Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa ülkeleri varsa da, ağırlık Batılı devletlerindedir. Amerika İsrail'i 11 dakika sonra tanımıştır.
* * *
BİR ikinci neden de, İsrail'in "Sovyet uydusu" olacağı endişesinin yersiz olduğunun anlaşılmasıdır. Filistin komisyonunda Türkiye'yi temsil eden başyazar Hüseyin Cahit Yalçın, İsrail Başbakanı Ben - Gurion'la görüştükten sonra, Türkiye'ye dönünce Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye "İsrail'i tanımak" gereğini önerir, üstadın aşırı bir anti - komünist olduğu da düşünülürse...
* * *
BASKIN Oran'ın editörlüğünde yayımlanan "Türkiye'nin Dış Politikası" adlı ciddi eserde, Türkiye'nin İsrail'i tanımasını gerektiren bir "üçüncü neden"den de söz edilir:
"Türkiye'de devletçi - seçkinci aydınlar, hükümetin Arap yanlısı politikasına giderek artan biçimde eleştiriler getirmekteydiler. Özellikle 1916'da başlayan Arap ayaklanması sırasında, Türk askerinin arkadan vurulmasının psikolojik etkisinin izleri hala silinmemişti. Türk aydınlarına göre, İsrail'in, Osmanlı devletinin Birinci Dünya Savaşı'ndaki düşmanlarıyla çarpışarak kurulmuş olması, Ortadoğu diplomasisinde yüzyıllardır geçerli olan, düşmanın düşmanı, dostumdur, anlayışı çerçevesinde, bu devletle sıcak ilişkiler kurulmasını gerektiriyordu. Öte yandan Türk kültürünün ve toplumun Arap motiflerinden temizlenmesi süresince, aydınlar arasında Arap devletlerine karşı oluşan olumsuz bakış açısı da, İsrail'in tanınması kararının alınmasında etkili oldu."(X)
* * *
BU görüş, hala geçerli olsa da, haklı yanları bulunsa da, hiçbiri, bugün Filistin'de, Şaron'un yaptıklarına gözyumanın gerekçesi olamaz; terörün gerekçesi yoktur, ne Filistin'in ne İsrail'in...
------
(X)İletişim Yayınları, cilt: 1, sayfa 641