O devirde, yani 1900'lü yılların ilk çeyreğinde yaşayanlar, "Allah kimseyi Süleyman Nazif'in diline, ağzına düşürmesin!" derlermiş...
Biz ise aksini söylüyoruz, üstat keşke yaşasaydı, bugünleri görseydi de bazıları onun ağzına, diline düşseydi.
* * *
SÜLEYMAN Nazif, Divan Yolu'nda kaldırımda yürürken, bakmış otomobilin içinde Enver Paşa, yanındakine dönmüş:
"Bak Enver Paşa'nın katili gidiyor!"
Kıssadan hisse...
Siz 1980'li yılların sonu ile 1990'lı yılların başında, Mesut Yılmaz'ı tanımışsanız, onu şimdi otomobilin içinde görürseniz "Bakın, Mesut Yılmaz'ın katili geçiyor!" demez misiniz?
* * *
SÜLEYMAN Nazif'e "Resimli Gazete"de sormuşlar:
"Hayatınızın en mutlu zamanı hangisidir?"
"Sevmediklerimin yüzünü görmediğim her zaman!"
Kıssadan hisse...
Üstat, ne kadar mutlu yaşamış, ya evinde televizyon olsaydı!
* * *
SÜLEYMAN Nazif, bir sohbette, herifin biri için atmış, tutmuş, "edepsizin biridir" demiş...
Aradan bir hayli zaman geçmiş, yine bir sohbette, adamın biri, o adam için "alçaktır!" deyince, Süleyman Nazif itiraz etmiş:
"Ona alçak, diyemezsin!"
"Niçin üstat, siz geçenlerde ağzınıza geleni söylediniz!"
"Bak, ben alçak, diyemezsin, dedim, çünkü alçağın, yükseğe göre bir boyu vardır. Bu herif çukurdur, çukur!"
Kıssadan hisse...
Ne çukuru üstat?
Bizimkiler suyu çekilmiş, bostan kuyusu!
* * *
SÜLEYMAN Nazif, Malta'da Enver Paşa'nın babası Ahmet Paşa ile birlikte sürgündeymiş... Paşa sık sık, "Bu yaşıma geldim hiç harama uçkur çözmedim!" diye övünürmüş...
Süleyman Nazif bir gün dayanamamış:
"Ah Paşa hazretleri ah! Keşke helale de uçkur çözmeseydiniz de, devleti batıran şu Enver başımıza gelmeseydi!"
Kıssadan hisse...
Ya bugünleri görseydiniz, acaba bazılarının babasını nasıl anardınız?
* * *
SÜLEYMAN Nazif, hayatı boyunca Abdullah Cevdet'le hiç geçinememiş, hep kavga etmiş...
Abdullah Cevdet, bir gün mürettiplerden, yani, yazı dizicilerden, onların hatalarından yakınıyormuş:
"Azizim, bir manzumemde vatanın öksüzüyüm, diye yazdım, onlar vatanımın öküzüyüm, diye, dizmişler, öyle çıktı!"
Süleyman Nazif basmış kahkahayı:
"Yanu ona mürettip hatası değil, mürettip sevabı derler..."
Kıssadan hisse...
Neredeee, nerede eski mürettipler, neredeee!
* * *
SÜLEYMAN Nazif, buluşma saatlerine çok dikkat eder, gelmeyenlere ya da geç gelenlere çok kızarmış...
Bir gün sözünü tutmamakla tanınan biriyle buluşacaklarmış...
Nasıl olsa gelmez, diye gitmişler, bakmış adam oturuyor, Süleyman Nazif, Abdülhak Hamit'e dönmüş:
"Vallahi, şu insanlara da hiç güvenilmiyor! Baksanıza söz verdiği halde gelmiş!"
Kıssadan hisse...
Bunun yakıştırmasını karikatürcü Haslet Soyöz yapsın!
Acaba kime yakıştırır?!
DİP NOTU: Bu hafta Aziz Nesin anılıyor. 1940'li yıllar, Aziz Nesin ve arkadaşları "Marko Paşa" adında bir dergi çıkarıyorlar; Türkiye'de siyaset, daha öyle bir dergi görmedi...
O dergiden, hala ezberimizde olan bir dörtlük:
"Halk Partisi tüzük ister,
Demokratlar yüzük ister,
Söylenecek söz çok ama,
Söylemeye büzük ister!"
Dörtlük değil, klasik eser!
Yazara E-Posta: h.pulur@milliyet.com.tr