Hasan Pulur

Hasan Pulur

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

50 yıl önce intihar haberlerini yazmak yasaktı, yazan hakkında savcılık soruşturma açardı.Demokrasilerde çare tükenmediği gibi, gazetecilikte de çare tükenmez. Adam ya da kadın tanınmış biri intihar etmiş, bu haberi gazetede vermemek olur mu?***OLMAZ ama, nasıl vereceksin? Yasak. Rahmetli "Hicabi Bey" açar davayı.O halde çare?..Moda'nın en güzel kadınlarından, evlilikleriyle ünlü Meziyet Hanım, dün akşamüzeri balkonda oturup meyve soyarken, kapının zili çalmış, zili duymayan yardımcısına kızarak yerinden fırlamış, iki kat aşağı koşarken, ayakları birbirine dolanmış, merdivenlerden yuvarlanırken, elindeki keskin meyve bıçağı bileklerine saplanmış, bayılan kadının imdadına, neden sonra, hizmetçi yetişmişse de, Meziyet Hanım kan kaybından vefat etmiştir.Oysa haberin aslı, Meziyet Hanım'ın elma bıçağıyla bileklerini keserek intihar ettiğidir.***HELE tanınmış ailelerden birinin damadının tabancayla intiharı...İntiharı yazmak yasak, yazmasak haberi atlayacağız.Damat Bey gece ceketini dolaba asmış, sonra dönmüş salona gelmiş, birden masanın üzerinde duran kayınpederin tabancasını görünce şuna bir bakayım demiş, tam alırken, sandalye kaymış, Damat Bey sandalye ile masanın üzerine devrilmiş, o sırada tesadüfen eline geçen tabancanın tetiğine parmağı değmiş, kurşun sağ şakaktan girip sol şakaktan çıkmıştır.***YASAKLAR böyle delinip giderken, önemli bir intihar oldu, Ankara'nın gayri resmi protokol listesinde "ikinci Cumhurbaşkanı" olan Vali Nevzat Tandoğan intihar etti.Söylentiler çeşitliydi...Ortada bir Ankara cinayeti vardı, Genelkurmay Başkanı'nın oğlu Haşmet Orbay cinayetin sanığıydı, İsmet Paşa'nın oğlu Ömer İnönü'nün de adı bu cinayete karışıyordu.Vali Tandoğan, bu davanın duruşmasında tanıklık yaparken, avukatların sert itiraz ve müdahaleleriyle karşılaşmış, oturup şahitlik yapma isteği de mahkemece kabul edilmemişti. Değişik rivayetler çıkıyordu.Bunun üzerine yasak kaldırıldı ve intiharın yazılmasına izin verildi.***DEMEK ki, o günkü uygulama bugüne kadar etkisini göstermiş ki, İsmail Ağa Camii'nde işlenen cinayetin katilinin ölümü de polis tarafından bizim intihar haberlerine benzetilmiş...Hoca'yı kalbinden bıçaklayan, öldüren, cinayetten sonra yüzlerce cemaatin önünde kafasını mihraba vura vura intihar etmiş...Oysa haberi ilk duyanlar, adamın linç edildiğini hemen yakıştırmıştır.Ama nedense polis, camideki cemaatin, hocalarını katleden adamı linç ederek cezalandıracağına ihtimal vermediğinden, "Kafasını mihraba vurarak intihar etti" senaryosuna itibar etmiştir.50 yıl öncesi Türkiye ile bugünkü Türkiye'yi karşılaştırmak mümkün değil ama, bazen öyle benzerlikler oluyor ki... h.pulur@milliyet.com.tr KİM derdi ki bizim 50 yıl önce intihar haberlerini yazarken uyguladığımız taktiği 50 yıl sonra İstanbul polisi kopya çekecek...