Olaylar ve insanlar "Hâlâ ya, ne sandın!"Hâlâ o kafa!Okul kapısını tutup saç, elbise, hırka, gömlek, kazak, pantolon, etek denetimi yapanlar, ellerinde makas öğrencinin saçını koyun kırpar gibi kırpanlar...Hâlâ mı?* * *MESLEK okullarında tek biçim "üniforma" giyinmenin mantığı vardır.Çocuk subay olacaksa, polis olacaksa elbette o mesleğin kıyafetini kendi ya da velisinin iradesiyle seçmiştir, "Ben subay olacağım ama, üniforma giymem!" demenin saçmalıktan başka bir izahı olamaz.Ama sivil okullarda, bu kılık kıyafet sorunu her zaman yaşanmıştır.İlkokul önlüğü siyah olur, ortaokulda mutlaka kravat takılır, gömlek giyilir, ayakkabı boyalı...En azından kırk yıl öncesi böyleydi...* * *DEĞİŞEN yok mu?Var!Bir kere o şapka derdi bitti, ortaokul ve liselerde mutlaka kasket giyilirdi, ortaokulda tek sarı şeritli, liselerde ikinci sarı şerit inceydi, meslek okullarında şapkanın şeridinin rengi değişirdi, mesela Ticaret Lisesi'nde kırmızı, sanat okullarında yeşil gibi, kızlara da kasket mecburiydi...Nefret edilirdi o kasketlerden...Ceketin altında saklanır, okula yaklaşırken çıkarılıp başa geçirilirdi.Oldum olası kaskete karşıydık, hele bazı arkadaşların Alman generali Rommel'e benzemek için kasketlerine iki yandan dikiş atmaları yok mu?* * *ÇOK şükür, siyah önlükler bitti, şimdi bir adım daha yumuşadı da mavi önlükler giyiyorlar...Yine böyle bir yazıda siyah önlükleri eleştirdiğimiz için birkaç öğretmen konuya başka açıdan bakmamızı önermişlerdi:"O yıllarda, Onuncu Yıl Marşı'na uygun yaşamaya çalışıyorduk, imtiyazsız, sınıfsız ilkokulda kapıcının çocuğu da, teneke mahallesinin çocukları da, milyoner çocukları da vardı. (Evet, milyonerlik o zaman çok enderdi, sokağa düşmemişti.) Eğer siyah önlük olmasaydı, daha doğrusu önlük olmasaydı, her çocuk, ailesinin maddi gücüne göre giyinir, okula öyle gelirdi. Fakir fukara çocuklarıyla, zengin çocuklarını yan yana düşünsenize... Onun için, hem eşitlik duygusu yaratmak, hem de eziklik duygusu yaratmamak için siyah önlük giymek zorunluydu."Ah bu şekilcilik, ah bu şekilcilik!Çocuğun önlüğüne eşitlik getirmek kolay, mutfaktaki tencereye eşitlik getirsene!* * *BİZLER, 1940'lı yılların ilkokullarında okuduk, okula yemek sepeti ve sefertası taşırdık, öğle tatilinde sepeti açar yerdik. İçimizde mızmızlar da vardı, yemek beğenmezlerdi, çocuk bu... Onların sefertaslarında kalanları yoksul arkadaşların nasıl silip süpürdüklerini, hatta hatta kalan ekmekleri ceplerine, torbalarına koyup evlerine götürdüklerini hâlâ içimiz buruk hatırlarız...Öyle değil mi "Kör Hulki", söylesene...Neyse, demek istediğimiz o günleri anımsatıp hayalinizde yaşatmak değil...* * *SAÇ, etek, giyim, kuşam denetiminden söz ediyoruz.Geçenlerde "Radikal" gazetesinde haber vardı, okul kapısı tutan müdür ve yöneticiler, renkli hırkaları topluyor, uzun saçları kesiyor...Şimdi bu yazıya ne tepkiler geleceğini çok iyi biliyoruz.Haklı oldukları yanları vardır ama, okul kapısı tutarak saç kesmenin, hatta okula almayarak geri göndermenin uygun olduğunu düşünemeyiz.O yaştaki çocuklar "delikanlı" çağına gelmiş ya da gelmek üzere...Saç keserek, cezalandırarak kaş yaptığınızı sanarken, göz çıkarmayın! h.pulur@milliyet.com.tr İNSANIN, gördükçe, okudukça, içinden "Hâlâ mı?" diyesi geliyor... İçindeki ses de cevap veriyor:
Özay Şendir
“Erdoğan, Osmanlıyı diriltmek istiyor…”
11 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Şaşırtan Çin
11 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımda yeni şifre: Hızlı nakit
11 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Nükhet Duru: Fırınlanmadan, pişmeden kalıcı olunmaz
11 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Vadeli lider vs. Vadesiz lider: Habemus Papam...
11 Mayıs 2025