Hasan Pulur

Hasan Pulur

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ortaya yine “sansür” lafı çıktı, bazıları ne duymuş, ne görmüş, eskilerin deyimiyle ilk defa “muhatap” oluyor.
Biz ise, “sansür”lü yaşayanlardanız. Sansürün çeşidi vardır, mesela, “beyefendi sansürü” kulağınıza fısıldarlar:
“Beyefendi bu konudan hoşlanmıyor!..”
Bu sansürün bir çeşididir, sonu gazete kopartmaya kadar gider.
***
Nedense hep padişah “Abdülhamit” adıyla anılır:
“Abdülhamit sansürü!”
Oysa sansürün ilk belirtileri padişah Abdülaziz dönemidir.
Osmanlı İmparatorluğu’nda insanlar ne kadar özgürse “sansür” de o kadar etkilidir. Her ne kadar Abdülhamit döneminde yürürlüğe giren anayasada “basın kanun dairesinden serbesti” denirlerse de, padişah istediği gibi uygular.
***
Hele kitap sansürü...
Öyle her önüne gelen kitap yayımlayamaz, bırakın kitabı, dergilerde resimler bile sansüre bağlıdır. Bir de matbaa, basımevi sorunu vardır. Ne basılacağı konusunda senet alındıktan sonra açılış ruhsatı verilir.
Hani son zamanlara kadar, el konulan kitap varsa bunların sonu ne oluyor, bilinmez. Abdülhamit döneminde yakılırmış. Bir ara Kağıthanede yakmışlar, yanık sayfalar uçar diye sonra da Çemberlitaş Hamamı’nın külhanını uygun görmüşler.
***
Abdülhamit devrinin meşhur iki sansürcüsü varmış.
Biri Hıfzı, biri de Kemal Bey... Vatan, hürriyet kelimeleri zaten yasak, başka kelimeler de eklenmiştir. Bu kelimeler de padişahı hedefliyor diye yasaklanmış!..
***
Bir de “muhbirler” vardır, onlar her devirde vardır, isim ve sıfat değiştirseler de... Bunlar yazılı basın dışında her gördüklerini ihbar ederler.
Mesela, Fransız elçiliğinde bir balo vardır, ertesi gün saray ağalarından biri Basın Yayın Genel Müdürlüğü’ne ihbar eder: baloyu değil balo haberini yazanı. Ona göre hiç baloda ezan okunur mu, salavat getirilir mi?
Gazetedeki haberi okuyamamış, uydurmuştur.
“İhbar” şöyle biter:
“Allah belalarını versin o edepsiz heriflerin! Bu defalık bu kadar.”
Böyle çok örnekler var...
***
Yani Abdülhamit devrinde var da Cumhuriyet devrinde yok mu?
Oooooo, nelerini gördük!
Baskıya hazırlanmış sayfaların vilayette oturan sıkıyönetim komutanına onay için gönderildiğini, paşa sayfaları onayladıktan sonra baskıya geçirildiğini...
***
Şimdi kıyamet kopuyor, internete yasak gelmiş, milletvekili Umut Oran’ın, Başbakan Erdoğan’a verdiği soru önergesini yasaklamışlar.
Huylu huyundan vazgeçer mi?
Sansürsüz yayın olur mu?
Ya da olmuş mu?
İcat çıkarmayın!