Türk olsan, Kürt olsan...

Eğer, eski Rum komşularımız da aklımızda yanlış kalmadıysa; “Nato kafa, Nato mermer” derlerdi, yani, adamdaki kafa değil, mermerdir, taş kafalı, laf anlamıyor.
Hani, bir de lafını anlatamamak vardır!
Adam, “Türk yoktur” diyor, lafı da karıştırıyor, “sentez, mentez” diye...
Oysa bizim söylediğimiz ortada:
“Türküm diyen herkes Türktür.”
***
Niye buna itiraz?
Sen, “Ben Kürdüm” dedin diye, biz itiraz ettik mi?
Kürtlerin dili var, türküsü var, şarkısı var, giyimi, kuşamı var!
Eeee, sana ne oluyor?
Kafatası mı ölçeceksin, kan tahlili mi yapacaksın?
Türküm diyenin, Türklüğünden sana ne?
***
Adam, sırtını dayamış AKP’ye!
Yeter ki “dershaneler“e karşı çıksın.
Aranan o, “Kürtlük, Türklük” filan değil!
Türküz diyen Türktür o kadar!
Sen, ne olursan ol!
Başbakan son Trakya gezisinde “tek millet, tek devlet, tek vatan” dediğine göre, onu da sen düşün.
***
Sık sık yazmışızdır, 1920’nin bozkırında, Anadolu’da ortaya iki sandık koysalardı; biri “Cumhuriyet” yazılı, ikincisi de “Şeriat” yazılı...
Okurlarımızdan Zeki Özen, bizi bir başka tercihe zorluyor:
“Türkiye Cumhuriyeti mi, demokrasi mi?”
Ona göre; demokrasi çıkarmış, laik Cumhuriyet değil!
Bizim umudumuz öyle değil ya da ikisi birden...
Olmuyor mu?
Olacak başka çaresi yok!
***
Büyükelçi Sayın Şükrü Elekdağ da eski bir tartışmayı hatırlatıyor. 1900’lü yılların başında, “Sabah gazetesi” başyazarı Ali Kemal, Ziya Gökalp’e “Sen Kürtsün!” demiş. Ziya Gökalp de halkın “Artin” lakabını taktığı ve İzmit’te linç edilen Ali Kemal’e verdiği cevabı hatırlamış, Ziya Gökalp şöyle diyor:
“Türklüğe çalıştım sırf zevkim için
Ummadım bu işten asla mükafat
Bu yüzden türlü felaket çektim
Hiçbir an esefle demedim; heyhat!..
***
Türk olsam, olmasam ben Türk dostuyum!
Türk olsan, olmasan sen Türk düşmanı!
Çünkü benim gayem Türk’ü yaşatmak
Seninki öldürmek her yaşatanı...”
***
O zaman tartışmalar böyle olurmuş.
Şimdiki, kalkıp Türk’e, “Türk değilsin” diyor.