Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Aylardır siyasal güven sorununun uygulanan ekonomi politikasının başarısını engellediğini dile getiriyoruz. Bir türlü kulak asılmayan bu konu büyük işadamları tarafından dile getirilince, birdenbire önem kazandı. İşadamlarının iki talebi var. Birincisi, popülizm. Katılmıyoruz! İkincisi, siyasal değişim arzuluyorlar. Katılıyoruz.
Siyasal güven sorunu rakamlarla bile ifade edilebilecek nitelikte. 29 Eylül 2000 tarihinde ülkede 40 milyar dolara yakın döviz mevduatı vardı. Oysa 14 Nisan 2001 tarihine gelindiğinde bu 31 milyar dolara düştü. Yani tam 9 milyar dolarlık bir döviz mevduatı azalması oluştu! Bu para TL’ye dönmüş olabilir mi? Elbette hayır. Olsa olsa yurtdışına kaçmıştır. Ama bir olasılık daha var. Antep kasası! İlk aşamada, yani kasım ve şubat krizleri arasında, döviz mevduatlarındaki azalmanın en az 2 milyar dolar olduğu gözleniyor. Geri kalanı, yani tam 7 milyar dolar, şubat sonrası azalmış!

Gerçi bize kalırsa bankadan kaçan para daha fazla. Birincisi; ocak ayı ile nisan arası dönemde repo hacimlerinde de ciddi azalışlar meydana geldi. Bu azalışın en az 4 milyar dolar olduğu gözleniyor. Gerek TL mevduatlarda, gerekse diğer yatırım enstrümanlarında herhangi bir artış bulunmadığına (hatta ciddi azalışlar olduğuna) göre, repolar olsa olsa dövize dönmüş olabilir. Ancak bu dönüşler döviz mevduatları rakamına yansımıyor. Demek ki, yurtiçindeki bankalardan kaçan bu kadar daha para var. Yani meblağ 13 milyar dolara ulaşıyor!
Eylül ayında 38 milyar dolar eden TL mevduatlar şubat krizinin hemen arifesinde 46 milyar dolara kadar tırmanmıştı. Ancak daha sonra, özellikle haziran sonrası, hızla aşındı. TL mevduatlarının bir kısmı bonoya gitmiş olabilir. Ancak önemli kısmı (1.6 milyar dolar) döviz mevduatlarına kaymış gözüküyor. Döviz mevduatlarındaki artışın büyük kısmını (toplam artış 8 milyar doları aştığına göre) ise iç borç ihalelerinde açığa çıkan para açıklıyor; 5.9 milyar dolar. (Küçük bir miktar para da geri gelmiş olabilir.)
13 milyar dolar şu andaki toplam döviz mevduatının üçte biri (yüzde 32) ediyor. Başka bir deyişle, toplam mevduatın yüzde 20’ye yaklaşın bir bölümü çekilmiş. Bu inanılmaz büyüklükte bir rakam!

Geçenlerde Merkez Bankası yurtdışına çıkan paranın 5 milyar dolara yakın bir rakam olduğunu açıkladı. Gerçekten bankalar rezervlerine bakıldığında yıl sonundan 27 Nisan 2001 tarihine dek gözlenen resmi rakam bu. Ödemeler dengesi rakamları ise açık bir gösterge sağlamıyor. Bizim tahminlerimiz ise mali sektörümüzdeki sıkıntının önemli bir bölümünü açıklıyor. Çünkü eğer bankalar sürekli döviz mevduatı kaybediyorsa, kredi vermekte de zorlanacaktır. Reel ekonomideki canlanma da gecikecektir.
Bankalardan para çekilmesinin şu nedenleri olabilir:
1) Olası bir konsolidasyonun bankaların pasiflerine yansıması korkusu,
2) Yerli bankaların Mevduat Sigorta Fonu’na devrolunma kaygısı,
3) Türk bankacılık sisteminin tümüne ilişkin kuşkular,
4) Ciddi bir servet vergisi korkusu, ama nihayet
5) Hepsinden önemlisi, bu hükümete güven yitirilmiş olabilir!
Sayın hükümet üyeleri, çekilen (veya kaçan) bu 13 milyar doları başka nasıl izah edersiniz?