Pazartesi günü Başbakan’ın basın toplantısını dikkatle izledim. Temel olarak söyledikleri şöyle özetlenebilir:
- Yurtdışında çıkabilecek olan krizlerden sınırlı ölçüde etkileniriz. Çünkü ekonominin temelleri sağlamdır.
- Küresel dalgalanmalar sonucu ekonomide büyüme hızı 2008 yılında önceki yıla göre daha düşük olacaktır.
- Dünyada büyüme hızı düşecektir ama buna bağlı olarak ihracatta ciddi bir azalma beklenmemelidir.
- Mali disiplin de hassasiyetle sürdürülecektir. Böylece kamu borcunun milli gelire oranı 2012 yılında yüzde 30’a (Maastricht kriterlerinde olan yüzde 60’lık oranın yarısı) düşecektir.
- Gıda ve enerji fiyatlarındaki aşırı yükselme nedeniyle yükselen enflasyon 2009 yılında (aynı etmenlerin yavaşlamasıyla) düşme eğilimine girecektir.
- 2008 yılında doğrudan yabancı sermaye girişlerinde düşüş olsa da bu hiçbir biçimde 15 milyar doların altına inmeyecektir. Ticaret Yasası’ndaki değişiklik tasarısı yatırım iklimini daha da geliştirecektir.
- Cari açık önemli bir sorun ama kaynağında enerji bağımlılığı var. Bunu çözmeden dış açık sorunu çözülemez.
- Özelleştirme sürecektir. Geçmiş 6 yılda yapılan özelleştirme geliri daha önce yapılan özelleştirme gelirinden tam 18 kat fazladır. TMSF satışları ve bazı Ulaştırma Bakanlığı imtiyazları da dahil edildiğinde bu 50 milyar doları bulmaktadır.
- Dalgalı kur sistemine devam edilecektir. Faizler daha düşük olsaydı Hazine daha ucuz borçlanabileceği için memnun olurduk.
- IMF ile kasıma kadar bir anlaşma yapma arzusundayız.
Peşinen belirtelim ki, Başbakan demagoji yapıyor. Eğer ABD’deki kriz derinleşseydi, çıkıp bu konuşmayı zor yapardı. Türkiye yurtdışına son derece bağımlı hale gelmiş bir ülke. 700 milyar dolarlık paket çıkmasaydı Türkiye darmadağın olabilirdi. Kredi muslukları kısıldığı gibi, sermaye çıkışları başlar, ne kuru, ne de faizi kontrol etmek mümkün olurdu. Enflasyon yükselirdi. Büyüme dururdu. Dış açık da finanse edilemezdi.
Ancak her halükârda 2008 yılında büyüme düşecektir. Kaldı ki, 3 yıldır büyüme düşüştedir. ABD’de küresel erimeye izin verilmese de olan biten büyüme üzerinde ayrıca olumsuz etkiler yaratacaktır. Türkiye ekonomisinin 2008 yılında yüzde 4 büyümesi neredeyse olanaksızdır. Üstelik ihracatta da yavaşlama oluşabilir.
Cari açığı yine geçiştiriyor
Gelelim cari açık sorununa... Başbakan bu sorunun önemini kavramış gibi görünüyor. Fakat kısa vadede çözülemeyeceğini belirterek yine geçiştiriyor. Erdoğan sorunun çözümünü enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmak olarak belirlediğine göre, daha 30 yıl dış açık sorunumuz sürecek demektir.
Böylece Başbakan’ın konuşmasının ana hatlarını eleştirmiş olduk. Ama Başbakan muhalefetin bile (öneride bulunulmayıp) eleştirilerinden şikâyetçi. Oysa, muhalefetten, eleştiriden rahatsız olan demokratik bir iktidar olamaz. İkincisi de, Başbakan bilmeli ki, muhalefetin görevi danışmanlık değil, eleştiridir.
Ama biz muhalefet olmadığımıza göre, bu seferlik Başbakan’a bir kıyak yapalım. Enerjide ciddi verimsizlik var. Tasarruf çok düşük. Kısa vadede buna ağırlık verebilirsiniz.