Döviz kuru bir ay önce 1 milyon 600 bin TL düzeyindeydi. Biz de "bu kur düşük" diye yazıyorduk. Merkez Bankası ise döviz alım ihaleleriyle kura müdahale etmek istemiyordu. Haklıydı. Çünkü ufukta bir savaş görünüyordu. MB bir müdahale başlatsa, bir süre sonra savaş patladığında belki TL büsbütün değer yitirecekti. Nitekim, MB savaşı bekledi. Ve hala müdahale etmiyor. Bu arada kur da yüzde 10 kadar değer yitirdi.
Öncelikle şunu belirtelim; kur şimdi olması gereken bir düzeyde. Doların 1.750.000 TL’ye çıkması reel olarak ihracatçıyı mutlu edecektir. Ancak buradan ötesine MB izin vermeyebilir. Çünkü, daha önce de açıklandığı gibi, MB aşırı dalgalanmalarda müdahale edecektir.
Acaba kur daha da çıkma eğilimi gösterir mi? Kurun bu düzeyden yukarı gitmesi elbette olası. Fakat bu yapısal değil, konjonktürel olur. Yani ithalat talebinden veya ihracattaki düşüşten değil, ancak geçici olarak döviz talebinde olan mali piyasalardan kaynaklanabilir.
Yapısal etmenlere gelince. Bu yıl döviz arzında ciddi azalmalar görünüyor. Dünyanın giderek durgunlaştığı bu ortamda ihracat geçen yılın performansını göstermeyebilir. Kaldı ki, işçi dövizlerinde de azalma gözleniyor. Turizmde durum ise malum; haşat! Bütün bunlar toplamda 4 - 6 milyar dolarlık bir döviz kaybına işaret ediyor. Bu da sonbahar itibariyle kur üzerinde etkili olabilir.
Öte yandan petrol fiyatlarının artması Türkiye’nin petrol faturasını 1 milyar dolardan fazla şişirebilir. Fakat, bu yıl geçen yılın aksine bir gelişme gözleniyor: Durgunluk. Ekonomideki bu durgunluk kalıcılaşırsa, ithalat da düşecektir. Asıl önemlisi de budur. Cari denge içinde, özellikle dış ticaret açığı bu yıl daralarak, kur üzerindeki baskıyı zayıflatacaktır.
2001 krizinde bankalar 20 milyar dolara yakın döviz açık pozisyonla yakalanmışlar ve bu açığı piyasalardan döviz toplayarak kapatmışlardı. Bu arada kur da almış başını gitmişti. Kaldı ki, döviz alan sadece bankalar değildi. O ara vatandaş, şirketler herkes dövize hücum ediyordu. O zaman IMF’nin yolladığı borçlar ve daralan ithalatın sağladığı dövizlerle bu talep karşılandı.
Ancak şimdi bankaların değil döviz açığı, döviz fazlası anlamına gelen long - pozisyonları var. Bir de bankalardan bir miktar döviz mevduatının çekildiği gözleniyor. Bankalar da MB’nin olanaklarından yararlanmaya çalışıyorlar. Ama bunların hepsi geçici. Kısacası, kur yapısal değil, geçici etmenlerden yukarı gitmiş görünüyor.
Gelelim kuru yukarı tırmandırabilecek diğer etmenlere. Piyasalardan izlediğimiz kadarıyla bu ara vatandaş, kuru yüksek bularak, elindeki dövizleri bol bol bozuyor. Ne de olsa vatandaşın eli de, dili de dalgalı kurdan yandı. Şirketlerin de ciddi bir döviz talebi gözlenmiyor. Bu ara dövizi sadece, zaten sayıca çok azalmış olan, yabancı yatırımcılar alıyor. Tabii spekülatif amaçla.
Kısacası, faizlerin bu düzeyde olduğu müddetçe, savaşın dibi göründüğünde kurdaki hareketlilik de yatışacaktır. Yani telaşa gerek yok.