Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ekonomi yönetimi, daha doğrusu Merkez Bankası (MB), enflasyon hedeflemesine geçiyor. MB’nin aylardır hazırlandığı anlaşılan bu yeni strateji nihayet kamuoyuyla paylaşıldı. Bu hazırlıklarının ayrıntıları belli olmadığından, yahut da bilim adamlarıyla paylaşılmadığından, görüş ifade etmekte zorlanıyoruz.
Enflasyonu önlemede birçok para politikası yöntemi var. Bunlardan en klasiği parasal hedefleme. Bazı somut para hedefleri seçiliyor ve bu hedefler ya üçer aylık, ya da yıllık dönemler itibariyle tutturulmaya çalışıyor. MB parası, parasal taban, rezerv para, M2Y, MB bilanço büyüklüğü gibi birçok değişken seçilebiliyor. Amaç enflasyonla en yakın ilişkiye sahip parametreyi yakalayabilmek. Ve tabii en başta bu hedefi tutturabilmek gerekiyor. Çünkü bazen kontrol çok zor olabiliyor. Bizde bu yöntem ilk defa 1989 yılında Saracoğlu tarafından MB’de piyasalara duyulmadan test edildi. Ve ertesi yıl alenen uygulandı. Ancak Körfez krizi çıkınca çöktü.
Bir başka yöntem; nominal milli gelir hedeflemesi. Bu yöntemle milli gelir artışı kontrol edilmeye çalışılır. Böylece gelirler frenlenir. Bir süre büyüme sınırlansa bile daha sonra ekonomi toparlanır, enflasyon da düşmüş olur. Bu yöntemi Türkiye pek denemedi. Zaten yaygın bir uygulama da değil.
Üçüncü yöntem, kur hedeflemeleri. Ülkemizde bu yöntem enflasyonu düşürmek için farklı biçimlerle denendi. Enflasyon kadar devalüasyon denemesi, kur kadar enflasyon getirdi. Bunun üzerine 2000 yılında kurlar hızla düşürülerek enflasyon düşürülmeye çalışıldı. Bu kez cari işlemler (döviz gelir/gideri) açığı ortaya çıktı. Kaldı ki enflasyon da yavaş düştü. Reel faizler ise pek düşmedi. Sonunda kriz patladı.
Para politikası olarak faiz hedeflemesi de yapılabilir. Nominal faizleri düşürerek enflasyonist beklentileri kırmak mümkündür. Şu andaki program da buna uğraşıyor. Ama mali piyasalardaki tedirginlik nedeniyle bu başarılı olmuyor.
Elimizde kala kala 1990’lı yıllarda Yeni Zelanda’da uygulanmaya başlanan enflasyon hedeflemesi bulunuyor. Son moda olan bu politikayı daha sonra Kanada, sonra da ingiltere ve Almanya uyguladı. Başarılı sonuçlar da alındı. Ancak bu ülkelerin ortak özelliği düşük enflasyonlu ve kriz yaşamamış olmaları. Üstelik böylesine kısa vadeli ve yüksek reek faizle dönen dağ kadar iç borçları da yok. Nihayet son noktayı unutmayalım; enflasyon hedeflemesi sürecinde büyümede ciddi sorunlarla karşılaşılabiliyor. Zaten biz mahvolmuşuz bile. Daralmaktan giyecek pantolon bulamıyoruz! Brezilya gibi dalgalı kura geçen gelişmekte olan ülkelerde bu yöntem IMF tarafından tavsiye edilse de, enflasyon da, iç borç da makul ölçülerdeydi. Enflasyon hedeflemesinde işaret gecikmesi de oluşabiliyor. Yani sonuç gecikebiliyor. Bazıları (biz katılmasak dahi) çok katı bir sistem gerektiği varsayımıyla olağanüstü durumlarda MB’nin elinin kolunun bağlandığını savunuyor. Henüz ayrıntıları bilmiyoruz ama MB’nin ilk aylarla hedef bandını geniş tutacağını sanıyoruz. Başardıkça daraltacaklardır.
Enflasyon hedeflemesi MB’nin enflasyondan tam anlamıyla sorumlu olmasını ve uygun bulduğu her aygıtı serbestçe kullanmasını gerektiriyor. Bu doğrultuda tam bağımsız ve çok saygın bir MB gerekiyor. 15 yasayla birlikte MB yasası da buna elverecek biçimde değiştirildi. Şimdi artık tavır ve tutumuyla MB bu saygınlığı kanıtlayacak. Piyasaya verdiği bilgilerle piyasanın programına uymasını sağlayacak. Ve tabii beklentileri ekonometrik olarak tahmin edecek ciddi bir ekonometrik modele gerek var. Hayırlı olsun.