Geçen hafta basında özürlüler, ya da bazılarının tanımıyla engelliler hakkında bir haber çıktı. DPT koordinatörlüğünde DİE ve Özürlüler İdaresi Başkanlığı ile yapılan ve iki yıl süren çalışmalar nihayet sonuçlanmıştı. Devlet Bakanı Güldal Akşit de bu çalışmanın sonuçlarını açıklıyordu.
Çalışma çok önemliydi. Çünkü özürlülerin resmi rakamı bilinmiyor, tahmin ediliyordu. Ciddi bir envanter çalışması yapılmadığından hiçbir politika üretilemiyordu. Kaldı ki, tanımına göre özürlü rakamı değişiyordu. Kimi engelli diyor, kimi özürlü. Kimi kişinin ifadesine bakıyor, kimi de belli engellerin toplamına. Farklı tanımda da olsa artık bir istatistik rakamımız var; Türkiye nüfusunun yüzde 12.29'u engelli. Yani yaklaşık 8.5 milyon insanımız. Kimi çocuk, kimi büyük her sekimizden biri engelli.
Engelli olmak elbette bir ayıp değil. Bu nedenle "özürlü" sözcüğü bazıları tarafından benimsenmiyor. "Engelli" yeğleniyor. Buna rağmen Başbakanlık bu konuyla görevli kurumunu kurarken "Özürlüler İdaresi Başkanlığı" olarak isimlendirmiş. Nedenini bir bilsek! Oysa Batı'da da "handicapped" yani "engelli" sözcüğü kullanılıyor.
Kuşkusuz 8.5 milyon rakamın içinde alzheimer, şizofreni gibi ruhsal ve kronik hastalığı olanlar da var. Üstelik ortopedik engelliler ile bu tür ruhsal engelliler toplam nüfus içinde başta geliyor. İlginçtir, birden fazla engele sahip olanların oranı da yüzde 11'i aşıyor.
Engelli nüfusun yaklaşık yüzde 78'i hiçbir işte çalışmazken, yüzde 40'ının hiçbir sosyal güvencesi bulunmuyor. Yani tam 6.6 milyon vatandaşımız hem engelli, hem de herhangi bir gelirden oksun. Bu da Avrupa Birliği'ne üye olmaya çalışan bir ülke için tam bir yüz karası! Oysa iş yasalarına göre gerek kamuda, gerekse özel kesimde belli bir oranda engelli çalıştırma zorunluluğu var. Ama uyan kim? Çoğu işveren kaytarıp duruyor. Bu nedenle devletin ciddi yaptırımlarda bulunması gerekiyor.
Engelliler çoğu devletin kendilerine sunduğu vergi indirimi, sakatlık aylığı gibi olanakları yetersiz buluyor. Haksız da değiller. Milyarlarca dolar hortumlanırken sakatların aldığı paralar bir boğazı bile doyurmayacak düzeyde kalıyor. Kaldı ki, engelli olan kişi ailesini geçindirmekle sorumlu bir baba da olabilir.
Engellilere yardım veya destek bugün yine en fazla kamudan geliyor. Araştırmaya göre, alınan tüm hizmetlerin yüzde 85'i sağlık kuruluşlarından geliyor. Engellilerin yüzde 76'sı sağlık hizmeti alırken, yüzde 21'i de eğitim olanağı buluyormuş. Ancak bu rakama yaşamı sürdürebilme için alınan kurslar dahil değil. Gerçi bu tür kurs fırsatına sahip olanlar da yüzde 14 civarında. Bakım ve rehabilitasyon olanağı olanlar ise yüzde 10'u bulmuyor.
Kısacası, AB'ye üye olmaya çalışan Türkiye, engelliler için neredeyse bir cehennem! Engelli ne devletten, ne de özel kesimden doğru dürüst hizmet alamıyor. Ne hizmeti, engellinin sayısı bile yeni ortaya çıktı! Kaldı ki, Özürlüler İdaresi Başkanlığı'nın internet sitesi de inşaat halinde!
Sözde AKP'nin de engelli milletvekili var. Ya sosyal devletçi CHP, o nerede?
Tunca Bengin
Trump-Musk-Derin Devlet üçgeni...
9 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yeni mezuna GSS borcu 2 yıl yok
9 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Bayram notları ve bayramlaşmalar
9 Haziran 2025
Hakkı Öcal
Netanyahu’nun intikamı çok acı olacak
9 Haziran 2025
Dr. Demet Erciyes
Çok uyku akıl sağlığını bozabilir mi?
9 Haziran 2025