Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bu yıl başında büyüme konusunda bizim bile kaygılandığımız oldu. Gerçekten rakamlar pek olumlu gelmiyordu. Aralık ayında çeşitli üretim ve satış rakamları umut verse de, ocak ayında büyük düşüşler gözleniyordu. Oysa bu bir yanlışın doğal sonucuydu. Uyarmıştık; KDV’nin iki ay için düşürülmesi pek doğru bir davranış değildi. Daha sonra, mart verilerinde bazı olumlu gelişme sinyalleri gözleyince, bunu okurlarımızla paylaştık. Tabii umutlarımız da artmıştı.
Geçen haftalarda birçok işadamı ve şirketle görüşme yaparken, birçoğunun hala karamsar olduğunu gözledik. Yanılıyorlardı. Bu yılki büyüme hedeflerini revize etmeleri gerekiyordu. Bunu tavsiye ettiğimizde, birçoğu dudak büktü. Dün açıklanan sanayi üretim endeksinden sonra ne diyeceklerini gerçekten merak ediyoruz... Ancak yanılmayalım; Ankara’daki ekonomi yönetimi de büyümeden çok umutlu değildi. Sürekli aşırı temkinli açıklamalarda bulunuyorlardı. Şimdi daha çok güven duyabilirler.
Evet, dün açıklandı: Mart ayı sanayi üretim endeksi geçen yılın aynı ayına göre yüzde 18.7 arttı. Yani, ekonomi hızla toparlanıyor. Oysa mart ayında sanayi üretim endeksi artış tahminleri yüzde 4 - 5’i geçmiyordu. Özetle, bizim delikanlı banka ekonomistlerimiz yine şaştılar!
Bu rakam olağanüstü bir düzeye işaret ediyor. Ancak unutmayalım, geçen yıl mart ayında 18 iş günü vardı. Bu yıl ise 21. Yani 19’un 2 - 3 puanı buradan kaynaklanıyor. İkincisi, geçen yıl krizin kendini göstermeye başladığı ay (Mart 2001) baz olarak alınıyor. Yükselmenin bir açıklanışı da matematiksel.
Ancak bu performans yine de küçümsenmemeli. Birincisi, imalat sanayiinde artış yüzde 20.5. Yani daha da yüksek. Özellikle tekstildeki artış yüzde 40’a varıyor, ki maşallah demek gerek! Demek ki Oğuz Satıcı’nın feryatlarını da pek ciddiye almaya gerek yok. İhracat sürüyor. Kaldı ki, onlar geçen programı da böyle batırmışlardı. Hem kur 1.650.000 lira olduğunda "kur önemli değil, biz artıştan zarar görüyoruz. Önemli olan istikrarlı kur" demiyorlar mıydı?



İhracatımızda önemli yer tutan giyim eşyası sektöründe de üretim artışı yüzde 13.1... Kağıt sektöründe de artış muhteşem: Yüzde 47... Oysa geçen yıl aynı ay kayıp yüzde 31 olmuştu. Demek ki, kaybettiğimizden daha fazla keçi bulmuşuz. Ara mallarında ve yatırımlarda çok önemli olan kimya sektöründe büyüme yüzde 45 olmuş. Burada da kaybettiğimizden (yüzde 38) daha fazla keçi bulmuşuz. Geçen yıla göre telafi edemediğimiz büyüme de var tabii. Ancak metal eşya sanayiinde yüzde 39’luk daralmanın 23’ü geriye konmuş.
Ekonomide canlanmanın temel göstergelerinden biri büro malzemeleridir. Geçen yıl mart ayında bu sektörde daralma yüzde 84 olunca krizin ne denli derin olduğunu fark etmiştik. Bu martta ise, artış yüzde 291 olmuş. Yani dehşetli bir patlama yaşanıyor!
Büyüme öylesine bir kavram ki, sürekli büyüme ile pastadan paya düşen dilimler de büyümüş oluyor. Böylece fakirlik sorunu da ortadan kalkmış oluyor. Üstelik en önemlisi, en acı veren sosyal dengesizlik, yani işsizlik azalabiliyor... Aylardır, enflasyon konusunda, büyüme konusunda karamsarlıktan adeta melankolikleşen yazıların sahipleri bu sabah köşelerinde ne yazacaklar merak ediyorum, doğrusu. Belki de karamsarlıktan kararacaklar!