Ülkemizde kayıtsız ekonomi ile vergi kaçakçılığı karıştırılır, durur. Karıştırılan bir başka konu da kara para ile kayıtsız ekonomidir. Kara para gayrimeşru yollardan kazanılan gelirdir. Kaçakçılık, hırsızlık gibi. Kayıtsız ekonomi ise sistemde belli olmayan ekonomik faaliyetlerdir. Tabii vergi de ödenmez.
Kayıtsızlığın ölçülmesi hayli tartışmalı bir konu. Ya doğrudan vergi kayıpları ve anket yoluyla hesaplanıyor, ya da milli gelir hesap yöntemleriyle dolaylı olarak. İşgücünden, ticaret hacminden, likidite talebinden, hatta elektrik tüketimi yoluyla bile yapılan hesaplamalar var.
Türkiye’de kayıtsız ekonominin boyutları sık sık tartışılıyor. Bu konuda yapılmış ciddi araştırmalar da var. Biri Devlet Planlama Teşkilatı’na ait. (Adil Temel, Ayşegül Şimşek ve Kuddusi Yazıcı: Kayıtdışı Ekonomi Tanımı, Tespit Yöntemleri ve Türk Ekonomisindeki Büyüklüğü, 1994) Burada çıkan sonuçlara göre vergi yaklaşımı ile yüzde 35’leri aşan kayıtdışı ekonomi, parasalcı veya ekonometrik yaklaşım ile yüzde 2 ile 10 arasında değişiyor.
Elbette kayıtsızlık yalnızca Türk ekonomisinin sorunu değil. OECD ülkelerinde bile kayıtsızlık var. Ancak kayıtsızlık daha çok gelişmekte olan ülkelerde. Friedrich Schneider ve Dominik Enste isimli iki ekonomistin 84 ülkeden derlediği verilere göre OECD ülkelerinde kayıtsızlık gelişmekte olanların üçte biri. Bazı gelişmekte olan ülkelerdeki ekonomik faaliyetlerin ise neredeyse yarısı kayıtdışı.
Gece çalışan plakasız taksici, ayakkabı boyacısı, faturasız hasta muayene eden doktor, ya da fişsiz ücret alan elektrik tamircisi, ya da temizlikçi kadınlar hep kayıtsız ekonomi örnekleridir. Hatta bu nedenle bazı feministler ev kadınlarının işleri karşılığı ücret almasını savunuyor. Ama burada sorun kayıtdışından önce ücret.
Mısır’da ve Nijerya’da kayıtsız ekonominin yüzde 77, Tayland’da da yüzde 70’i bulduğu tahmin ediliyor. Ama Güney Afrika’da yüzde 11, Hong Kong’da yüzde 14 olduğu sanılıyor. Ancak her zaman gelişmemişlik rol oynamıyor. Mesela Bolivya’da kayıtsız ekonomi yüzde 67 iken, Şili’de yüzde 19’da kalıyor.
Geçiş ülkelerinde kayıtsızlık çok değişiyor: Gürcistan’da yüzde 64 ve Rusya’da ise yüzde 44 iken Özbekistan’da yüzde 9 görünüyor. Yine Bulgaristan’da yüzde 34 iken Slovakya’da yüzde 11 olabiliyor. Gelişmiş ülkelerde ise en yoğun kayıtsızlık Yunanistan’da (yüzde 30) ve İtalya’da (yüzde 27). İskandinav ülkelerinde ise yüzde 10’un altında.
Kayıtsızlığın bir nedeni ikinci işler. İşgücünün neredeyse üçte biri böyle çalışıyor. İşçilik üzerindeki yüksek sosyal güvenlik ve vergi yükleri buna neden oluyor. ABD için yapılan araştırmalar gelir vergilerindeki yüzde 1’lik artışın, yüzde 1.4 oranında kayıtsızlığın da artmasına neden olduğunu gösteriyor. Bu dehşet verici bir sonuç! Yani vergiler arttıkça matrah da düşüyor. Öte yandan, bürokrasinin yarattığı külfet de kayıtsızlığa neden oluyor. Bu tür külfetlerle ilgili geliştirilmiş endeks yüzde 1 arttığında, kayıtsızlık yüzde 10 oranında artıyor. Kayıtsızlığın azalması ise yönetişimle elde ediliyor. Kısacası, çözüm yoksuzlukların son bulmasında ve şeffaflığın sağlanmasında.
Özay Şendir
Özel’den Sosyalist Enternasyonel mesajları ve İsrail
23 Mayıs 2025
Cem Kılıç
Üretken yapay zekâ dört işten birini tehdit ediyor!
23 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Hayal bile kuramıyoruz!
23 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Rakamlar yalan söylemez
23 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Suriye, İsrail ve karıştırıcılar
23 Mayıs 2025