Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Geçenlerde Londra’dayken London School of Economics’in kitapçısına uğramış, gözüme bir kitap kestirmiştim. Bu, Frank Hahn ile Robert Solow’un belki en yeni yapıtıydı: "Modern Makroekonomik Teori üzerine bir kritik özet". Böylesi ekonomistlerin yapıtları hep ufkumu açmıştır. Hahn deyince aklıma makroekonomideki teknik analizleri gelir. Hatta Hahn’dan herhangi bir makaleyi öğrencilerime verdiğimde mutlaka canları sıkmış olurum. Solow ise son yarım yüzyılın en şöhretli büyüme ekonomistlerindendir. Solow, büyümeyi özellikle teknolojik gelişmeye bağlayarak, modeller geliştirmiş, nihayet 1987 yılında Nobel ödülüne ulaşmıştır. En önemlisi Solow Amerika’da Demokrat Partinin Keynesyen olup belki en bilinen danışmanıdır.
Solow dün İstanbul’da bir konuşma yaptı. Önce IMF’nin reçetelerinin yerel koşullardaki farklılıkları gözetmemesi ve benzeşmesi nedeniyle üstü kapalı eleştirdi. Hatta Leo Tolstoy’un Anna Karenina romanından çok ilginç bir deyişi dile getirdi: "Bütün mutlu aileler benzeşirler, ama bütün mutsuz aileler farklıdır". Solow eleştirisinin temelini IMF’nin varoluş nedenine bağladı: IMF mali sistemin kurtarıcısıdır. Onun reçeteleri istisnasız uygulandığında (uzun vadede önemli yararlar sağlasa bile) kısa vadede reel sektör üzerinde olumsuz etkiler oluşabilir.

Elbette IMF’nin büyümeyle çelişkili olmayan önerileri de var. Solow’a göre hükümetin özellikle bankacılık alanında yaptıkları son derece önemli. Güney Kore deneyiminde olduğu gibi bankacılık sisteminin temizlenmesi, yönetişimi sağlayarak, yarattığı etkili kredi sistemi büyümeyi sağlayacaktır.
Solow’a göre çekişki yaratmayan bir başka politika da doğrudan yabancı sermaye. Yabancı sermayenin reel sektör için rekabet ve verimlilik gibi nimetlerini sıralarken, sıcak paranın ne denli oynak olduğunu aktardı. (Bu arada serbest kur rejiminin doğruluğunu belirtti)
Solow’un vurguladığı yapısal konulardan biri de, uluslararası rekabet gücü olan sektörlerin aynı zamanda performanslarıyla büyümenin motoru olmaları. Japonya’nın buna mükemmel bir örnek oluştuduğunu belirttirken, düşük verimliliğin yüksek istihdam getirse de, uzun vadede hem büyümeyi, hem de istihdamı olumsuz etkilediğini tekrarladı. Üstelik Solow’a göre verimsizlik uzun vadede mali krizlerin nedeni bile olabiliyor.

Solow büyüme için makroekonomik istikrarın önemini göz ardı etmiyor. Solow’un konuşmasının en çarpıcı tarafı krizlerden kolay çıkışların bulunmamasını vurgulamasıydı. Solow, "Bu nedenle krizin oluşmasını önlemek daha önemlidir" dedi. Son terör olayına ilişkin de, İkiz Kuleler’in bombalanasının durgunluğu yaratmadığı, ancak hızlandıracağı görüşünü belirtti. Solow konuşmasını şöyle bitirdi: "Şu anda daha karamsar olmalı, planlarımızı değiştirmeli ve reel kesimin temeline ilişkin önlemlerimizi hazırlamalıyız". Ancak Solow ABD’deki durgunluğun altı aydan fazla sürmeyeceği kanısında. Bu da bizim içimize biraz olsun su serpti. Ama şu da kulağımızda düşmeyecek: Bütün mutsuz aileler farklıdır!