Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Dün borsa keskin bir düşüş gösterdi. Bonoda da yoğun satışlar vardı. Özellikle yabancıların yoğun biçimde tuttuğu hisselerde satışlar gözleniyordu. Bunu görünce, yabancılar satıyor sandık. Kendi kendimize; "Bizdeki yabancılar Usame’nin buraya geldiğini sandılar herhalde" dedik. Döviz piyasaları ise sakindi. Oysa yabancılar satıyorlarsa döviz almaları gerekir, çünkü paralarını ülkelerine götüreceklerdir. Anlaşıldı ki, satışlar içeridendi. Yani Usame’den korkan, yabancılar değil, bizimkilerdi.
Bu gelişmeler normal. Global kaostayken borsada çıkış beklemek saflık olur. Ancak borsada düşüş bir miktar hacimli oldu. Yani satan fiyata bakmadan satmaya çalışırken, alıcısı da bulunuyor. Bonoya gelince: burada da yoğun satışlar özellikle en likit kağıt olan 6 Mart 2002 vadelide gözlendi. Yani piyasalar dün biraz karamsardı. Ancak şunu da hatırlatalım: MB’nin gecelik faizleri düşük tuttuğu ortamda buralardan kâğıt toplayanlar ciddi kar yapabilir. Tabii işler kötüye gitmezse!
Dün, ABD’ye yapılan vahşi saldırının şüphelileri belirlenmeye başladı. FBI’nın ve ABD Dışişleri’nin açıklamalarından, saldırının Ortadoğu kökenli, ancak muhtemelen Ortadoğu dışında bağlantılarının olduğu anlaşılıyor. Yani ardında bir başka (belki de birkaç) devletin parmağının olma olasılığı var. Bu son derece önemli. Çünkü saldırının arkasında alenen bir devlet varsa savaş bile çıkabilir. Eğer bu açık değilse, daha uzun vadeli bir strateji izlenecektir.
ABD bu konuda akıllı bir strateji çizdi. Saldırının kendilerine değil, Batı’ya karşı olduğunu anlatmaya çalışarak, Avrupa’dan ciddi destek aldı. Böylece, NATO tek vücut olarak tepki gösterecek. Bu durumda NATO üyesi olan Türkiye de Batı ile beraber hareket etmek zorunda. Bu durum ileride Türkiye’ye önemli yararlar sağlayabilir. Kaldı ki, bütünleşmiş Batı’ya karşı savaş yapılamayacağına göre bu tek taraflı bir hücumdan ibaret kalacaktır.
Öncelikle şunu tekrarlayalım: Batı ekonomileri bu olaydan sonra güven sıkıntısı yaşayabilir. Ancak bu, aynı zamanda Batı’nın ne tür bir tepki göstereceğine bağlıdır. Etkin bir tepki elbette bu güven sıkıntısını dağıtabilir. Öte yandan, ABD’de restorasyon çabaları, durgunluk değil, aksine canlanma bile getirebilir. Bu nedenle dünyanın daralma içine gireceği yargısını henüz erken buluyoruz. Kaldı ki, bu yıl zaten global bir daralma yaşanıyor ve bazı uzmanlar ABD’de bunun aşılmakta olduğunu savunuyordu.
Türk ekonomisine gelince. Elbette bölgemizde bir savaş çıktığı takdirde kısa vadede ekonomi olumsuz etkilenebilir. Özellikle iki alanda: birincisi, bir miktar turizm etkilenebilir. İkincisi de ülkemize gelmesini beklediğimiz sermaye girişlerinde gecikmeler gözlenebilir. Ancak müdahale bölgemizden çok uzak olur, Türkiye bu süreçte, Batı ile beraber hareket ederse, aksine bundan yararlı bile çıkabilir. IMF ile ilişkilerimiz daha rahat bir yola girebilir. Avrupa Birliği’nin de insan haklarını bahane ederek kıstığı yardımların önü açılabilir.
Bu durumda yapılacak şey; kısa vadede piyasalardan Usame’yi kovmak, uzun vadede de buralara uğramasını engellemek için Batılı ülkelerle beraber hareket etmektir.