16.01.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:
Talat Halman
Köşe yazarları, zaman zaman düşünürler ister istemez: Yazıp duruyorum ama, acaba kulak veren var mı? Eleştirilerim doğrultusunda düzeltmeler yapılıyor mu? "Varak - ı mihr ü vefayı kim okur kim dinler?" Boşuna mı yazıyorum? Yoksa hemen ya da uzun sürede, doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak bir etki yapıyor muyum? İz bırakıyor mu yazdıklarım? Belki de dağbaşında, yaman bir karanlıkta, çabucak sönüp gidecek olan mumlar yakıyorum. Issızlıkta çığlıklar mı atıyorum?
Ama, gün olur, köşe yazarının bir uyarısı ciddiye alınır, bir önerisi hayata geçer. İşte o zaman, olumlu anlamda "köşeyi döner" köşe yazarı!Sanırım, bunu yaşadım geçenlerde... Yılın ilk gününde bir müjde geldi bana: "İstanbul Üniversitesi'nin İlahiyat Fakültesi bünyesinde 'Dünya Dinleri Bölümü' kurulacak.." Ben aylarca önce, bu köşede önermiştim bunu. Acaba yetkililer okudular da önerimi beğenip uygulamaya mı koydular? Kimbilir? 'Dünya Dinleri Bölümü', bir ilk olacak Türkiye'de. Nihayet, İslamiyetin yanı sıra Musevilik, Budistlik, Musevilik ve başka dinler (hatta belki çoktanrılı dinler, paganizm, putperestlik v.b.) bilimsel ve objektif, yorumsal ve eleştirel bir anlayışla öğretilecek.
Bir yazımın bir yararı oldu mu acaba? Yoksa benim hüsnükuruntum mu bu? Olumlu gelişmeler olsun da, fikir babası ya da öneri anası kim olursa olsun, pek önemli değil... Ama, şu 'Dünya Dinleri Bölümü' işinde kendime birazcık pay çıkarırsam yadırgamazsınız inşallah.
Şimdi, bir an için bile olsa, kendimi "köşeyi dönmüş" bir yazar gibi görüyorum da seviniyorum, övünüyorum. Belki de boşuna değil bazı şöyleri dile getirmek, ortaya atmak, yetkililere sunmak.
Peki, yıllar boyunca ya da son zamanlarda yaptığım önerilere de sıra gelecek mi? Bir yetişkinler üniversitesi kurulması? Kültür Bakanlığı'na bağlı sanat kuruluşlarının okul saatleri içinde öğrencilere ücretsiz hizmetler sunması? Bir araştırma üniversitesi yaratılması? İnsan haklarında, kadın ve çocuk haklarında, azınlık haklarında, bir çırpıda, köklü ve tam kapsamlı bir yasa devrimi gerçekleştirilmesi? Daha niceleri, niceleri...
"Haçik Paşa"
Bir tarihti Haçik... 60 yıldan uzun süre, Robert Kolej'de ve Boğaziçi Üniversitesi'nde binlerce delikanlının saçını kesti... Kalbine girdi... Nasihat etti... Yol gösterdi... Derdine ortak oldu. Haçik Engin geçenlerde göçtü gitti 84 yaşında. Öğrenciler için babacan bir feylesoftu o. İstanbul kültürünün bir efendisi, insan sevgisinin güleryüzlü bir paşası... Hep sevgiyle anacağız onu.
Clinton'a "Atatürk Ödülü"
ABD Başkanı Bill Clinton, Atatürk'ü güçlü sözlerle övdü geçenlerde. Daha önce nice dünya büyükleri de övmüştü. Churchill, Roosevelt, Nehru, De Gaulle, Bourguiba, Kennedy, Venizelos... Ama, şu anda, Atatürk'ün 20. yüzyıl büyüklerini içeren listelerin sık sık dışında bırakıldığı bir sırada Clinton tarafından övülmesi sevindirici. Bundan sonraki "Atatürk Ödülü"nün Bill Clinton'a verilmesini öneriyorum.
Doğançay'ın köprüsü
Türk sanatının yüzünü dünyada ağartan ressamlarımızdan Burhan Doğançay, kültür köprüleri yaratmayı sürdürüyor. New York'un görkemli köprüsü Brooklyn Bridge fotoğraflarından oluşan Doğançay kitabı, Amerika'da yayımlandı. Gözkamaştırıcı, coşturucu bir albüm. Adı da ne güzel: "Bridge of Dreams" (Düşler Köprüsü). Philip Lopate (ünlü yazar ve radyo programcısı) kitabın metnini yazmış. İyi ki Türk sanatının bir Doğançay'ı var Amerika'da.
Bir tiyatro anıtı
Vedat Demirci enfes bir kitap çıkardı - okumaya, izlemeye doyum olmuyor: "Alnında ışığı ilk hisseden Tiyatro Sanatçılarımız"... 60 ünlüyle söyleşiler. Alfabe sırasıyla Ayla Algan'dan Işık Yenersu'ya kadar... Kimler, kimler: Yıldız Kenter ve Müşfik Kenter, Gökçerler, Serezliler, Gürzaplar, Ali Poyrazoğlu, Şükran Güngör, Genco Erkal, Tunç Yalman, Mücap Ofluoğlu, Dümbüllü İsmail, Rutkay Aziz, Bozkurt Kuruç, Cihan Ünal, Ferhan Şensoy, Tomris Oğuzalp, Müjdat Gezen, Engin Cezzar, İsmet Ay, Gülriz Süruri, Kerim Avşar... Tiyatro seviyorsanız bu güzeller güzeli albümü edinmelisiniz.