DünyaAttıkları imzaya uymuyorlar! Madleen'i de vurdu: İsrail cephanesinde 'beyaz karanlık'

Attıkları imzaya uymuyorlar! Madleen'i de vurdu: İsrail cephanesinde 'beyaz karanlık'

10.06.2025 - 06:59 | Son Güncellenme:

Madleen yelkenlisi, ismini taşıdığı ve yaşattığı Gazzeli Madleen Kullab’ın hikâyesiyle yola çıkmış ve Gazze’ye insanı yardım götürmeyi amaçlamıştı. Ancak İsrail yine durmadı ve tıpkı 15 yıl önce Türk gemisi Mavi Marmara’da olduğu gibi gemiyi işgal etti. Üstelik bu kez kimyasallar 12 aktivistin üstüne atıldı. Peki ama gizemli beyaz sıvıdaki İsrail karanlığına karşı bir yaptırım yok mu? Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer Tehditler Derneği Başkanı Prof. Dr. Levent Kenar anlattı.

Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – “Şov bitti!” İsrail Savunma Bakanlığı, 20 aydır yürek yakan savaş ateşi altındaki Gazze’ye ‘su’ taşıyan 'Madleen' adlı gemiye saldırı düzenlediğini bu sözlerle dünyaya duyurdu. Madleen, bugüne dek İsrail’in saldırılarında hayata gözlerini yuman bebeklerin farkında, hayatta olanları korumak için de günlerdir yoldaydı. Uluslararası gönüllülerden oluşan 12 kişilik grup, İtalya’dan başladıkları yardım yolculuğunda rotayı tamamlamak üzereydi. Ancak İsrail tam 15 yıl önce Türk gemisi Mavi Marmara’ya yaptığını yine yaptı; hem gemiyi ele geçirdi hem de gönüllüleri gözaltına aldı. Savaş suçlarıyla dolu tarihinde İsrail için kimyasal silah kullanmak alışılmadık bir durum değil. Tıpkı aylardır Gazze’de yapılan zulmü, kimyasal silah kullanarak sürdürdüğü gibi oraya yardım taşıyan Madleen için de kimyasallar hazırladı. 9 Haziran 2025 günü gemiye atılan beyaz sıvının ne olduğu merak konusu olmuş, gemide bulunan Türklerden Yasemin Acar, gözlerini yaşartan bir sıvı olduğunu ve temas etmemek için yüzlerini koruduklarını anlatmıştı. Peki bu sıvı neydi? Yasak olan silahları kullanan İsrail için neden bir yaptırım uygulanmıyordu? En önemlisi de, anlaşma imzalayıp uymamanın cezası yok muydu? Tüm soruları, KBRN (Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer Tehditler) Derneği Başkanı Prof. Dr. Levent Kenar Milliyet.com.tr’ye anlattı.

Haberin Devamı

Attıkları imzaya uymuyorlar Madleeni de vurdu: İsrail cephanesinde beyaz karanlık

110 YIL ÖNCE ALMANLARLA BAŞLADI: ‘BAYRAK’ İSRAİL’DE!

1600'lerden bu yana devletler savaş aracı olarak çeşitli kimyasal silahlar geliştirmeye çalışıyor. Bu silahlar ve yapılan çalışmalar zaman zaman derin yaralar açan sonuçlar doğurdu. Prof. Dr. Levent Kenar’a göre 1900’lerin başında I. Dünya Savaşı’nda Almanlar tarafından kullanılmaya başlanan kimyasal silahlar, II. Dünya Savaşı’nda da yine Nazi Almanlar tarafından kullanıldı. Sonra pek çok ülke daha kimyasal silah üretimi yapmış ve bazıları da kullanmıştı. 110 yıl geriye gitmeye gerek kalmadan, günümüzde de kimyasal silah kullandığı bilinen ülkeler var. Bunların başında ise Gazze’de bitmek bilmeyen zulüm yaşatan İsrail geliyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü, doğrulanmış video ve tanık ifadelerine dayanarak, İsrail güçlerinin sırasıyla 10 ve 11 Ekim 2023'te Lübnan ve Gazze'deki askeri operasyonlarda beyaz fosfor kullandığını tespit etmişti. İsrail kimyasal silah konusunda ‘bayrak sallayan’ ülkeydi ve İsrail bu silahları Gazze’de ‘deniyordu.’ İsrail'in yaklaşık 20 aydır Gazze Şeridi’nde süren yoğun saldırılarında kimyasal silah kullandığı için pek çok kişi hayata gözlerini yumuyor ve kullanılan silahlar engelli doğumlara neden oluyordu. Prof. Dr. Levent Kenar, kimyasal silahların türlerini şöyle anlattı:

Haberin Devamı

"Yaklaşık 70'e yakın kimyasal konfigürasyon, kimyasal madde var ve bunların üretilmesi, bir yerden bir yere taşınması ve depolanması yasaklanmış durumda. Bunlar arasında en tehlikeli ölümcül olan ‘sinir gazları’ da var. Bunlar gerçekten öldürücülüğü yüksek silahlar. Yani kullanıldığı zaman 1 ila 2 saate kadar kişiyi öldürme potansiyeline sahip. Solumak yoluyla daha ölümcül olur. Tabii ki temas ettiğinde cilt üzerinde de birçok etkileri görülür. Mesela hardal gazı var. Bu da bir başka yasaklı kimyasal maddedir. Bu da birçok ülkenin elinde bulunan, sözleşmede de yasaklı bir madde. Hem ciltte hem de solunum yollarında yakıcı etki gösteriyor. Solunum yollarında alınmışsa ölümcüllüğü daha fazla olabilir. Fosgen var, klor gazı var. Klor gazı son 10 yıl içinde Suriye'deki o iç savaşta oldukça fazla kullanıldı. Klor gazı 'varil bombası' diye biliniyor. Atıldığı zaman ortamda sarı-yeşil renkli bir duman oluşturuyor. Fosgen kimya sanayiinde kullanılan ve sözleşmede yasaklı olan maddelerden. Siyanür var mesela, hidrojen siyanik dediğimiz. Siyanür endüstride kullanılır. Sanayide de kullanılır ama daha böyle yüksek konsantrasyonda olduğu zaman savaş ajanları olarak da kullanabiliyor. Bunlar kullanılabiliyor, göz yaşartıcı gibi 70'e yakın madde var."

Attıkları imzaya uymuyorlar Madleeni de vurdu: İsrail cephanesinde beyaz karanlık

TÜRKİYE HAZIRLIĞINI YAPTI: ‘İMZALADIKLARI HALDE UYMUYORLAR’

Uzun yıllar kullanılan ve acı tablolara sebep olan kimyasal silahlar için ilki 1675 Strasbourg Antlaşması olan ve 1899 Lahey Sözleşmesi, II. Dünya Savaşı’ndan birkaç yıl önce imzalanan Cenevre Protokolü’yle sınırlamalar getirilmişti. Ancak II. Dünya Savaşı'ndan yıllar sonra, en önemlisi İran-Irak Savaşı olan ve pek çok kimyasal silah kullanılan saldırı olduğu belgelendi. Bu savaş kimyasal silahlarla ilgili yenilenmiş ve daha güçlü yasaklama anlaşmaları için yapılan çağrılara öncülük etmişti. Öyle ki 13 Ocak 1993'te bu çabalar Kimyasal Silahlar Sözleşmesi'nin imzaya açılmasıyla nihayete erdi. 29 Nisan 1997'de yürürlüğe giren sözleşmeyle kimyasal silahların kullanımı ve stoklanmasını tamamen yasaklandı. Prof. Dr. Levent Kenar Türkiye’nin de 1997 itibarıyla, pek çok ülke gibi bu sözleşmeyi imzaladığını belirtti. Burada en dikkat çekici nokta ise sözleşmeyi imzaladığı halde 2025’te bile hâlâ kimyasal silah kullanan İsrail’di. Onun gibi pek çok ülke daha olsa da İsrail en çok gündeme gelen ülke olmuştu. Peki ya yaptırım? Sözleşmeyi ihlal ettiği halde İsrail neden yaptırıma uğramıyordu? Prof. Dr. Levent Kenar şöyle anlattı:

Haberin Devamı

“Kimyasal silahlar, öldürmek ve yaralamak için kullanılan maddelerdir. Bunlar kimyasal silahlar sözleşmesiyle, uluslararası düzene sokulmuş ve bir söz verilmişti. Türkiye de 1997 yılında buna imza atan bir ülke. Yani barış amacı taşıyan bir sözleşme. İsrail de imzaladı ama uygulamaya geçmedi. Mesela Mısır, İsrail, Kuzey Kore, bunlar ‘tamam’ deyip, imza atıp uygulamaya geçmeyenler. Türkiye’de ise tüm aşamalar tamamlandı. Olması gereken neyse hepsini zaten yapmış durumdayız. Yaptırım konusuna gelince, alınacak bir örnek tahlil edilecek. Ondan sonra bilimsel şekilde sürdürülecek. Bu durumda Birleşmiş Milletler'den (BM) gelenler inceleme yapacak, orada kişilerden analiz alacak, şikâyetler oldu mu olmadı mı, bu tür şeylere dikkat etmeleri gerekiyor. BM'nin kendi iç mekanizmaları var. Yani bu tür olaylarda BM Genel Sekreteri’nin talimatıyla ekip hazırlanıyor. Hem bu konudaki benim de aralarında bulunduğum eksperler, eğitim almış kişiler hem de buna ekipmanlarla göreve gidiyorlar. Bu şekilde yani işin usul prosedürü bu şekilde gerçekleşiyor. Suriye’deki iç savaşta 160'dan fazla kimyasal silah kullanıldığına dair kanıt var. Biz de tabii ülke olarak buna hazırlıklarımızı yaptık.”

Haberin Devamı

Attıkları imzaya uymuyorlar Madleeni de vurdu: İsrail cephanesinde beyaz karanlık
Madleen Kullab

Son olarak İsrail’in 'Madleen' adlı gemiye müdahalesinde kullandığı ne olduğu bilinmeyen bir sıvı, yola “Ne olursa olsun vazgeçmeyeceğiz” diye çıkan gönüllülerin üzerine döküldü. Onların bu sözleri yelkenli gemi Madleen’e ismini veren Gazze’nin en genç ve tek kadın balıkçısı Madleen Kullab’ın yaşamını sembolize eder nitelikteydi. Çünkü geminin yolu, varış noktası ve amacı Kullab’ın hayatı boyunca yaptığından farksızdı. 

Haberin Devamı

Madleen Kullab, abluka altındaki Gazze kıyılarında ailesinin geçimini sağlamak için teknesiyle denize açılan, bölgede balıkçılık yapan tek kadındı. Zor koşullar, ambargo ve sürekli tacizlere rağmen ayakta kalmayı başaran bu genç kadın, aktivistlerin deniz engellerini aşma çabasına “Madleen” adıyla umut ve direniş simgesi olduğunda onun adı bir kez daha yaşatılıyordu. Babasını kaybettikten sonra ailenin tek geçim kaynağı haline gelen balıkçılık, Madleen’in abluka altında bile teknesini açık tutarak evine bakmayı sürdürmesiyle yapılıyordu. Madleen daha önce kendisiyle yapılan bir röportajda “Abluka olmasaydı ne yapardın?” sorusuna, “Kalırım, çünkü Filistin benim evim ve bu sular bizim hakkımız” yanıtını vermişti. 2014’te gazeteci Charlie Andreasson ile yaptığı röportajla dünya çapında tanınan Madleen’in o günden bu yana mücadelesi milyonlarca insana ilham oldu. Madleen o günlerde 19 yaşındaydı. Bugün İsrail’in el koyduğu gemideki gönüllüler de, onun adını taşıyan Madleen gemisiyle Gazze açıklarına ulaşarak benzer bir kararlılık ve dayanışma ruhunu yaşatmayı amaçlıyor.

Attıkları imzaya uymuyorlar Madleeni de vurdu: İsrail cephanesinde beyaz karanlık

ASIL RENGİ KIRMIZI! ÇOĞU ÇOCUK BİN 729 KİŞİYİ HAYATTAN KOPARDI

İsrail, Filistinliler için gittiği her yere peşinden sürüklediği ‘karanlığı’ da götürüyordu. Siyonistlerin karanlık elleri, Gazze’ye beyaz bir karanlık getiriyor, fosfor bombası yüzlerce insanı hayattan koparıyordu. İsrail bunu düşman gördüğü Gazze’ye yaparken, Suriye’yi etkisi altına alan Esad zulmü de yıllarca aynısını kendi halkına karşı yapmıştı. Suriyeli sivilleri, Suriye savunması kimyasal silahlarla vuruyordu. Bunun en önemli örneği, 21 Ağustos 2013'te Doğu Guta'daki ‘sarin gazı’ saldırısı bin 729 kişiyi hayattan koparmıştı. Yaşananlar üzerine Birleşmiş Milletler yetkilileri Suriye’ye gitmiş ve yerinde incelemeler yaparak gerekli raporu tutmuştu. Ancak tıpkı İsrail’de olduğu gibi, bu rapor bile yapılanlara bir yaptırım getirmemişti. Yani yasaklanan kimyasal silahları kullanmanın bir cezası yoktu! Prof. Dr. Levent Kenar, Suriye’deki katliamın ardından yaşananları ve Birleşmiş Milletler'in bu konudaki yetkisini “Merkezi Hollanda Lahey’de bulunan Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü bu konudaki uluslararası otorite. Bu yetkilileri orada incelemeler yaptı ve örnekler aldı. Kesin tanı koydular ve sarin gazı kullanıldığını tespit ettiler. Bu konunun diplomatik ve hukuksal boyutunda Birleşmiş Milletler var. Cezai yaptırım ve incelemeler noktasında onların karar vermesi lazım. O dönemde de gözlemciler Suriye’deki silah stoklarını alırlar. Akdeniz'de bir Amerikan donanma gemisinde bunlar imha edildi. Tabii bunlara cezai yaptırımlar uygulaması gerekiyor” diye anlattı. Prof. Dr. Levent Kenar tüm bu silahlar arasında en çok bilinen fosfor bombasına ve Madleen’de ne kullanıldığına ilişkin bilgi vererek sözlerini noktaladı:

"Fosfor aslında ‘kırmızı’ renklidir. Oksijenle birleştiği zaman okside olur ve beyaz hale gelir. O nedenle biz buna ''beyaz fosfor diyoruz. Kirli, koyu kırmızıya yakındır asıl rengi. Madleen’deki de fosfor kimyasal silahı falan değil. Burada kullanılanın ne olduğuna dair en önemli ipucu, köpük kullandıktan sonra oradaki sağlıkta bir bozulma olup olmadığıdır. Onun dışında eğer sağlıklarında bozulma olmamışsa bu askeri işaretleme olabilir. Bir kaygan zemin oluşturmak yani kişileri içeriye hapsetmek, belli bir süre içeride tutmak amacıyla yapılanlardan olabilir. Bazı kimyasallar vardır, bunlar toksik değildir. Ancak insanların sağlığını bozmasa da açık alana çıkmalarını engeller. O tür şeyler kullanılmış olabilir. Buradaki bilgi eksikliğimiz, oradakilerin sağlığında bir bozulma olup olmadığı. Bazı göz yaşartıcı gazlar var, onlar böyle konsantre tutulduğu zaman beyazlaşabiliyorlar. Yani daha geniş alana yayılması için, içine de köpük katkılı göz yaşartıcı ‘kargaşa kontrol kimyasal ajanları’ olabilir. Diyelim ki 1'e 10, 10 köpük varsa birinde CS dediğimiz o göz yaşartıcı gazdan oluyor. Onlardan kullanılmış olabilir. Maksat öldürmek değil de, orada kişilerin dışarıya çıkmalarını engellemek olabilir diye düşünüyorum."

 

KEŞFETYENİ
Bileti kaptı! Survivor'da ikinci finalist belli oldu
Bileti kaptı! Survivor'da ikinci finalist belli oldu

Cadde | 10.06.2025 - 00:47

Survivor'da nefes kesen mücadele sonrasında ikinci finalist de belli oldu. İşte detaylar...

Yazarlar