Mülkiye’nin güzide kızı Sevil Yurdakul cevval zekalı
ve nüktedan biriydi. Hangi gününüzde olursa olsun birlikte bulunmaktan keyif alacağımız insanlardandı
1937 doğumluydu; Sivas eşrafından Muhasebecioğullarından Vali Şekib Yurdakul ile Cumhuriyet döneminin öğretmenlerinden Nermin Yurdakul’un kızıydı.
Çocuk okutmak her şeyden önemliydi, vali bey kızını İstanbul’a gönderdi. Notre Dame De Sion’da okudu. Ailenin geleneği “Devlet bizim, devlete sahip çıkmak lazım”dı. Bu nedenle istikamet Ankara’da Siyasal Bilgiler Fakültesi oldu. Fakültenin giriş imtihanları ayrı yapılırdı. Kazanıldı. Liseden beri sınıf arkadaşı Sevin Zorlu da yanında. Aynı sınıfta Olcay hanım (Baykal) var; komşu hukuk fakültesinde okuyan Deniz Baykal da o dönemden.
Küstah değildi ama her zaman kişiliğini hissettirdi
Sevil Yurdakul boylu poslu, çok güzel bir kız, Fransızcası güzel ve oturaklı. Öyle olduğunu biliyorum çünkü benim de hocam oldu. Avcıoğlu ile evli olduğu için bakanlıkla ilişkisi ustaca bir biçimde kesilmişti. O aralarda Fransızca hocalığı yapıyordu, İngilizce de biliyordu. 50’lerin sonunda hem güzelsin, hem iki dil bileceksin, az vasıf değil. Üstelik cevval zekalı ve nüktedandı. Küstah değildi ama her zaman için kişiliğini hissettirirdi.
Dışişleri Bakanlığı’nın memuru oldu. Cumhuriyetçi bir ailenin kızıydı ve her zaman da öyleydi. Ama bulunduğu merkezlerde görev gereği muhatap olduğu Osmanlı hanedan üyeleri ile de insancıllığından ötürü sıcak ilişki kurdu.
Ben tanıdığımda Doğan Avcıoğlu ile evliydi; Ahmet ve Murat’ın annesiydi. Avcıoğlu Devrim gazetesinin başındaydı, yani etkin bir siyasal grubun yöneticisiydi. Sevil eşinin zekasına ve çalışma gücüne hayrandı. Söylemini de benimsiyordu. Ama siyasi faaliyetinin içinde yer alacak bir kişilik değildi. Açık toplumun, her düşündüğünü söyleyen insanıydı. Zekası ihtiyat ve itidalin zincirleriyle bağdaşamazdı.
Galiba bu dönemin içinde anlaşamadılar ve anlaşmazlık ani bir boşanma ile sonuçlandı. Uğruna mesleğini terk ettiği evlilik sona ermişti.
Bir müddet sonra 12 Mart döneminin rüzgarları geçince, dışişleri bakanı olan baba dostu Turan Güneş kendisine UNESCO’da bir iş bulmayı önerdi. UNESCO o tarihte çok aydınımız için cazip bir yerdi ama onun için değil. Buranın adamı olmayı tercih ederdi. Çaresiz Dışişleri Bakanlığı’na döndü. Tabii zekası ve bilgisiyle ilgili bir terfi artık beklememeliydi; bu hissettirildi. Uzakta geçen yıllar onun baremdeki basamaklarda da geri kalmasına neden olmuştu. Güzel Fransızca hocamız, Mülkiye’nin güzide kızı ve can dostum meslekten bedbin bir şekilde Paris Başkonsolosluğu’ndan emekli oldu.
Hiçbir zaman heyecanını kaybetmeyen, insanlardan yorulmayan, dostlarını aramaktan vazgeçmeyen biriydi. Hangi gününüzde olursa olsun birlikte bulunmaktan keyif alacağımız insanlardandı. En son müzedeki görüşmemizde Esin Afşar da vardı. Her üçümüzün havası da o günlerde iyi değildi, başımızda çeşitli dertler vardı ama Sevil Yurdakul’un çınçın nüktesi ve enerjisiyle her derdimizi geride bıraktık.
Sevil hanımla laf tükenmez, hayatta özlenen
hem de herkes tarafından özlenen nadir insanlar arasındadır. Bütün eğitimine rağmen dışarı kaçmayı değil bu memlekette kalmayı yeğleyen
birisi oldu.
Özay Şendir
Özel’den Sosyalist Enternasyonel mesajları ve İsrail
23 Mayıs 2025
Cem Kılıç
Üretken yapay zekâ dört işten birini tehdit ediyor!
23 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Hayal bile kuramıyoruz!
23 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Rakamlar yalan söylemez
23 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Suriye, İsrail ve karıştırıcılar
23 Mayıs 2025