Mehmet Çelik

Mehmet Çelik

bizans@gmail.com

Tüm Yazıları

Genişletilmiş ikinci baskısı yeni çıkan “Gelimli Gidimli Dünya” kitabını görünce M. Şinasi Acar’ı aradım ve tebrik ettim. Hocanın bu kitabı kültür tarihimiz için hazine niteliğinde bir eser. Araştırmacı, yüksek mühendis ve yazar M. Şinasi Acar’la ilk kez yaklaşık 15 yıl önce Dolmabahçe Sarayı’nda tanışmıştım. Bizi kendi atölyesinde tanıştıran yazar ve saat ustası Şule Gürbüz’dü. Kısa bir sohbetle başladı her şey. Böyle çok çalışkan insanlara büyük saygı ve hayranlık duyuyorum. Çalışkanlık dediysem de öyle boş lakırdı değil, 18 kitap ve 150 kadar makale! Hepsi de 1999’da emekli olduktan sonra başladığı araştırmaların ürünü. İçlerinde en sevdiklerim “Osmanlı’da Günlük Yaşam Nesneleri” ve “Gelimli Gidimli Dünya” kitapları. 

Haberin Devamı

İstanbul’un hattat mezar taşları üzerine yazılmış “Gelimli Gidimli Dünya”nın ilk baskısı 2004’te yapılmıştı (Gözde Yayınevi) ve kitapta o zaman 90’a yakın hattat mezarı hakkında bilgi ve kitabesinin fotoğrafı vardı. Yeni kitapta ise (Ofset Yapımevi Yayınları) bu sefer 215 mezar taşı bilgisi ve fotoğrafı (Mustafa Yılmaz imzalı) bulunuyor. İkinci baskının önsözünden öğreniyoruz ki bu genişletilmiş kitabın hayat bulmasında Mehdi Kamruz’un payı varmış, aynı şekilde onun gibi kitapta emeği bulunan herkesin aklına sağlık, ömrüne bereket diliyorum. 

“Gelimli Gidimli Dünya”

“Son ucu ölümlü dünya” 

İsmi Dede Korkut’tan alan “Gelimli Gidimli Dünya” kitabının “Eskiden İstanbul’da mezar ve mezarlık yaşamla iç içeydi. Hemen her mahallede küçük bir mezarlık vardı ve pek çok türbe ve mezarlık evlerle yan yanaydı. Belki de bu yüzden buralar, insanı ürperten ve hüzün veren yerler değildi; mezarlar aydınlık, mezar taşları güleç gözükürdü.” diye başlayan muazzam bir önsözü var. Önceki baskıda okuduğum zaman yine çok etkilendiğimi hatırladım, tekrar okuyunca anlatılan olaylar (hattatların mezar taşlarının yağmalanması ve mezar yerlerinin başkalarına satılması) nedeniyle bir kez daha üzüldüm. 

Önsözde eski mezarların pek çoğunda bulunan “kitabelerinin yazıları, taşlarının nakışları, tepelerinde yer alan kavuk, tarikat sikkesi ve fes gibi çeşitli başlıkları ve lahitleriyle birer tarih hazinesi ve anıtsal sanat eseridir” deniliyor ve ardından “çağrı, kimlik, dua ve tarih” gibi kitabelerin temel özellikleri tek tek anlatılıyor. 

Haberin Devamı

Kaybolan büyüklerimiz 

Sonrasında asıl meseleye değiniliyor: “19. yüzyıl ortalarına dek bugünkü Tepebaşı ve Kasımpaşa yamaçları ile Taksim, Harbiye ve Gümüşsuyu sırtları büyük mezarlıklarla kaplıdır. Bu mezarlıkların ve kent içindeki irili ufaklı hazîrelerin bir bölümü tümüyle iskâna açılarak yok edilmiş; pek çoğu da yeni açılan ya da genişletilen yollar nedeniyle büyük ölçüde daraltılmıştır. İstanbul’daki mezarlıkların herhangi bir planı ve haritası yapılmadığı gibi envanterleri de çıkarılmış değildir.” 

Osmanlı dönemi dahil resmi mezarlık kayıtlarının eksik de olsa ancak Cumhuriyet döneminde (1939) tutulmaya başlanması konunun çağlar boyunca ilgi görmediğini anlatıyor. Öyle ki Behçetî İsmail Hakkı Efendi kendi başına Karacaahmet Kabristanı’nda gömülü en önemli 520 kişinin mezar taşı kitabelerini incelemiş ve 1929 tarihli 86 sayfalık bir defterde toplamış. Ancak 46 yıl sonra İbrahim Hakkı Konyalı, “Üsküdar Tarihi” adlı eserinde bu mezar taşlarını Karacaahmet’te tek tek aradığını fakat 520 mezarın yarıdan fazlasının ne yazık ki yok olduğunu tespit etmiş! 

Haberin Devamı

Yok edilen tarih 

M. Şinasi Acar aynı durumun hattat mezar taşları için de geçerli olduğunu söylüyor. Peki ama yüzyıl önce yer kalmamış mezarlıklara nasıl oluyor da yeni isimler gömülebilmiş? Anlaşılan “sahipsiz” mezarlar vahşi yöntemlerle yok edilerek yenilere yer açıldığı için! Yazar yakın gelecekte pek çok sahipsiz mezarın da bu şekilde yok edileceğini söylüyor.

Geriye ne kalmış peki? “Hattatlarımızın bıraktığı eserlerin ışıltıları, gözümüzü ve gönlümüzü aydınlatmaya devam ediyor.” Ruhları şâd olsun. 

M. Şinasi Acar kimdir?

“Gelimli Gidimli Dünya”

1939’da İstanbul’da, Süleymaniye’de dünyaya geldi. Memur çocuğu olduğu için Türkiye’nin birçok şehrindeki devlet okullarında eğitim gördü. 1962’de İTÜ Elektrik Fakültesi’nden yüksek mühendis olarak mezun oldu. 

Eskişehir’de Eston’da göreve başlayan Acar, Genel Müdürlük görevine kadar çeşitli kademelerde çalıştı. 1992-99 yılları arasında Zeytinoğlu Holding’de Grup Başkanı olarak görev yaptı. 2002-2015 arasında Eskişehir Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü’nde “Türk Hat Sanatı” dersleri verdi.