Karşılaştırmalı saatçilik felsefesi

6 Temmuz 2025

Gizli zevklerimden biri saat fotoğraflarına bakmak. Yine öyle bir günde bu yıl çıkan iki saat arasında, daha doğrusu iki marka arasındaki farklılıklar ilgimi çekti. Biri teknik açıdan çok güçlü ve ama mütevazı görünümlü bir Grand Seiko (Spring Drive U.F.A.) diğeri ise daha gösterişli bir şıklıkla parlayan Piaget (Sixtie). Aynı işlevi görse de bütünüyle farklı değer dünyalarına ait iki saat. İlginç olan şu ki bu fark sadece estetik tercihlerden kaynaklanmıyor, arkasında daha derin düşünce katmanları var.

Grand Seiko’nun tarihi, 1960’ta Japonya’nın dünya saatçilik sahnesinde lider olma arzusuyla başladı. Grand Seiko, İsviçre saatçilik standartlarını referans alarak bunları aşma hedefiyle yola çıktı. 1977’de geliştirilmeye başlanan Spring Drive teknolojisi ve (1881’de kurulan) Seiko’nun 1969’daki quartz saatlerdeki öncülüğü saatçilik tarihini değiştiren yenilikler oldu. Grand Seiko zamanla Seiko’dan ayrıştı ve 2017’de bağımsız bir marka oldu.

Piaget&

Yazının Devamı

Yves Klein ile Sâmi Efendi

29 Haziran 2025

1947 yazında Fransa’da Nice sahilinde üç genç arkadaş dünyayı aralarında paylaştı: Claude Pascal havayı, Armand Fernandez toprağı, Yves Klein ise gökyüzünün mavisini seçti. Bu çocuksu anlaşma, Klein’ın “Evrenin Rengi” dediği Uluslararası Klein Mavisi’nin (IKB) ilk kıvılcımıydı.

Prof. Dr. Süleyman Berk’in hat kitabında, Yesârîzâde Mustafa İzzet Efendi’den Sami Efendi’ye kadar nice hattatın mavi zemin üzerine altın harflerle yazdığı zerendûd levhaları gördüğümde aklıma Yves Klein geldi. Zer (altın) ve endûd (sürülmüş) kelimelerinin birleşimi olan zerendûd, ezilmiş altın varakın mürekkep hâline getirilerek renkli kâğıda sürülmesiyle hazırlanmış hat eseri demektir.


Sâmi Efendi, ‘Yâ Hazret-i Mevlânâ’, 1906

Yves Klein, 28 Nisan 1928’de Nice’te figüratif ressam Fred Klein ve soyut ressam Marie Raymond çiftinin çocuğu olarak dünyaya geldi. 1942’den 1946’ya kadar École Nationale de la Marine

Yazının Devamı

Efendimiz acemilik, üstadımız meşk

22 Haziran 2025

Bu sıralar uzun zamandır benimle birlikte birçok kişinin emek verdiği, iki ciltlik büyük boy bir hat kitabının editörlüğünü üstlenmiş durumdayım. İçinde yüzlerce hat eserinin detaylı fotoğrafları var. Yakında prova baskısı yapılacak ve soyuttan somuta geçen büyük bir ilerleme olacak. İğneyle kuyu kazarcasına emek veren herkes gibi ben de heyecanla matbaadan gelecek kitabı bekliyorum. Kitap bitti güya ama daha bugün, yanlış yere konmuş bir virgül üzerine sayfa tasarımcısı “Reis” lakaplı Tuncer Taşdöğen ile konuştuk. (Virgül deyip geçmeyelim bu arada enfes bir dergiydi.)


Ressam Şeref Akdik’in çizimiyle babası Hacı Kâmil Efendi.

Prof. Dr. Süleyman Berk hocamızın yazdığı bu eserin sayfalarında gezinirken bir hattatın, resmi olarak Reîsülhattâtîn yani “hattatların reisi” unvanını taşıyan son yazı ustası Ahmed Kâmil Akdik’in sayfasında takıldım kaldım. Ahmed Kâmil Akdik veya hattatlar arasındaki adıyla Hacı Kâmil Efendi hem özgün bir kişilik sahibiymiş hem de yazı sanatına

Yazının Devamı

Sinan Genim Üniversitesi

15 Haziran 2025

Bu sıralar sadece cumartesi günleri dersimiz var. Önceleri haftada iki gündü. Dünyanın en şanslı öğrencileri olduğumuz için, derse günün istediğimiz saatinde katılabiliyoruz. Tek bir hocamız var: Mimar Dr. M. Sinan Genim.

Sinan Bey, başta mimarlık olmak üzere tarih, sanat tarihi ve edebiyat derslerine giriyor. Her hafta yeni bir sürpriz. Bir gün Hatice Sultan ile Melling Kalfa’yı, bir gün muvakkithaneleri, bir başka gün Le Corbusier’den Zaha Hadid’e uzanan mimarları ya da Forum Constantini’den geriye kalan tek yapı olan Çemberlitaş’ı anlatıyor.

Sinan Bey, bir derste sadece “tekerrür” sözcüğünü anlatırken bir başkasını Knossos Sarayı’nın taşıyıcı sistemlerine ayırabiliyor. “Sûrnâme-i Vehbî”den Mehmed Siyah Kalem’in çizimlerine Ahmed Karahisari’den Kâmil Akdik’in hat eserlerine kadar bitmeyen bir bilgi hazinesi her cumartesi bir çiçek açıyor. Sinan Hoca, iflah olmaz bir meraklı ve birçok konuda derin bilgisi var; bilmediğini ise mutlaka araştırıp

Yazının Devamı

Milliyet’in ilk arşivcisi: Nedim Güney

8 Haziran 2025

3 Mayıs 2025, Milliyet gazetesinin 75.yaşının ilk günü ama daha öncesi var, Milli Mücadele kahramanlarından Mahmut Soydan’ın sahibi ve başyazarı olduğu eski harflerle yayımlanan ilk Milliyet 11 Şubat 1926 tarihlidir, dolayısıyla gazetemiz aslında 99 yaşında sayılabilir.

Bugünkü Milliyet’in kurucusu Ali Naci Karacan (1896-1955) da Milli Mücadele döneminde Anadolu’da kıvılcımlanan hareketi destekledi. Bu amaçla Necmettin Sadak ve Kâzım Şinasi ile birlikte 1918’de Akşam gazetesini kurdular. Tabloid boy 4 sayfalık gazete büyük ilgi gördü. Ali Naci, daha sonra sırasıyla İkdam, Politika, İnkılâp ve Tan gazetelerini de çıkarttı.


Nedim Güney’in nadir fotoğraflarından biri, ayakta, sağdan üçüncü, 1970’ler.

3 Mayıs 1950’de çıkan ve kısa zamanda büyük gazeteler arasına giren Milliyet ise Ali Naci Karacan’ın son büyük eseriydi. Karacan, 1954’te Gazetenin yönetimine çok güvendiği 25 yaşındaki Abdi İpekçi’yi (1929-1979) getirdi. Büyük yetkilerle göreve başlayan

Yazının Devamı

Jaguar ile Salgado

1 Haziran 2025

Jaguar, Amazon yağmur ormanlarının derinliklerinde yaşayan kabileler için rüyaların efendisi ve ormanın hükümdarıdır. Yerlilerin inançlarına göre bu kutsal hayvana, tanrıların habercisi olma görevi verilmiştir: güçlü kükremesiyle fiziksel dünya ile ruhlar alemini birleştiren ve gerektiğinde insana dönüşebilen bir kılavuzdur. Sebastiao Salgado işte böyle bir jaguardı; iki dünya arasında gezinen bir fotoğrafçıydı.

25 Mayıs 2022’de Roma’daki Maxxi Müzesi’nde Salgado’nun fotoğraflarından oluşan Amazonia sergisinin karanlık atmosferinde dolaşırken ürperdiğimi hatırlıyorum. Amazonia sergisi, fotoğrafa meraklı herkesin aklını başından alacak bir tecrübeydi, ben de çok etkilendim. Jean-Michel Jarre’ın eseri olan orman seslerinin elektronik müzikle karıştığı bir ortamda Salgado’nun gözlerinden yağmur ormanlarında yaşayan insanları ve diğer canlıları gördüm. Nasıl bir ses teknolojisi kullanılmış bilmiyorum fakat sergiyi gezerken sanki ormanın tam kalbindeymiş gibi hissettim.

Salgado altı yıl Amazon’da yaşadı.

Yazının Devamı

Sakallı Lütfü (1954-2025)

25 Mayıs 2025

Bir ay kadar önce bir cumartesi günü, daha doğrusu 12 Nisan 2025 tarihinde Kadıköy’de Tarih Edebiyat Sanat Kütüphanesi’nde (TESAK) bir etkinlik vardı. “Bir Sahaf: Lütfü Seymen, Bir Dergi: Müteferrika” isimli panelin açılış konuşmasını yapan “cönk padişahı” dediğim Sabri Koz büyüğümüz, sözlerine “Lütfü Seymen’i tanıdığım için mutluyum, onu sevdiğim için mutluyum. Onunla kırk yıl boyunca düşüp kalktığım, elinden yemek, tezgâhından kitap, gönlünden sevgi topladığım için çok mutluyum ve çok bahtiyarım.” diye başladı. Bu güzel sözlerin muhatabı Lütfü Seymen de orada dinleyiciler arasındaydı, fakat maalesef geçtiğimiz pazartesi günü (19 Mayıs) kahredici vefat haberi geldi, 71 yaşındaydı.

Sakallı Lütfü hem tatlı dilli bir yazardı hem de nadir kitaplar, sahaf kültürü, matbaacılık ve yayıncılık tarihini ilgi odağı yapan dergisi Müteferrika’nın yayın yönetmeniydi. Kadıköy’deki toplantı da 32 yıldır

Yazının Devamı

Arşiv’den Belge Bilgi Merkezi’ne

18 Mayıs 2025

Arşiv’de işe başlamıştım ama kısa bir süre sonra isim değişikliği yapıldı ve Belge Bilgi Merkezi haline geldik. Yine de şükrediyorum ya “dokümantasyon enformasyon merkezi” veya çok daha kötüsü “dokümantasyon enformasyon center” olsaydı nasıl katlanırdım bilemiyorum.

Ben hep “arşiv” demeyi sevdim. Arşivimiz temelde “bilgi” ve “görsel” olmak üzere iki bölümden oluşuyordu. Aslında üç demek gerekir, çünkü ve Milliyet Yayınları’nın çıkardığı mavi kapaklı çocuk kitaplarından araştırma-inceleme eserlerine kadar Ali Naci Karacan döneminden kalma kıymetli kitaplardan ve zengin bir ansiklopedi koleksiyonundan oluşan ciddi bir kütüphanemiz de vardı, aslında Cağaloğlu binasında bir kütüphaneci istihdam ediliyormuş ama Milliyet’in Bağcılar’daki arşivinde maalesef bir kütüphane görevlisi yoktu, bugün ise bir kütüphaneden söz etmek mümkün değil maalesef.

Bütün bunlara ek olarak ayrı bir yerde büyük bir depoda müthiş

Yazının Devamı